Fotoğraf: Canva
Türkiye'de mahpus çocuklarla ilgili verilere ulaşmada ciddi güçlükler yaşadıklarını anlatıyor Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Başkan Yardımcısı Avukat Selmin Cansu DEMİR.
Hatta bu hususun Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesinin Türkiye hakkındaki sonuç gözlemlerinde de çokça eleştirildiğini aktarıyor.
Adli İstatistiklere bakıldığı zaman ise karşımıza çıkan net tabloyu ise şöyle özetliyor Demir: "Her geçen yıl hapis cezası ile cezalandırılan çocuk sayısı artıyor. Yani çocuk dostu adalet anlayışından daha da uzaklaşılıp cezalandırıcı yaklaşım esas alınıyor."
Demir, 20 Kasım Çocuk Hakları Günü'nde mahpus çocukların durumunu, yargılama süreçlerini, neler yapılması, konuya nasıl yaklaşılması gerektini bianet'e anlattı.
"Bir çocuk özgürlüğünden yoksun bırakıldığında, fiziken ve ruhen ailesinden ve toplumdan uzaklaştırılmış oluyor. Kapalı kurumlar, çocukların ruhsal sağlıklarını son derece olumsuz etkiliyor ve gelişimlerini sekteye uğratıyor."
"Verilere ulaşmak zor"
Türkiye'de mahpus çocuklarla ilgili verilere ulaşabiliyor muyuz? Devlet bu verileri paylaşıyor mu?
Çocuklara ilişkin verilere ulaşmakta ciddi güçlükler yaşıyoruz.
Veri eksikliğini vurgulayan Komite, Türkiye'nin, tüm çocukların haklarından eşit faydalanmalarını izlemeye yardımcı olacak, analize elverişli, düzenli ve güncel ayrıştırılmış veri toplama sistemi oluşturulması gerektiğine işaret ediyor.
Özellikle çocuk ceza infaz kurumları gibi bağımsız izleme yapmanın mümkün olmadığı alanlarda çocuklara ilişkin verilerin toplanması ve açıklanması oldukça kritik önem taşıyor. Çocuk hakları alanında etkili politikalar geliştirebilmemiz için çocukların infaz kurumlarındaki durumlarını öğrenmemiz gerekiyor. Açıklanmayan veriler için yaptığımız bilgi edinme başvuruları da çoğunlukla Adalet Bakanlığınca ilgili konularda özel bir araştırma yapılmadığından bahisle yanıtsız kalabiliyor.
Ceza Tevkifevleri ve Adli İstatistik Genel Müdürlükleri ve TÜİK üzerinden bir takım sınırlı verilere ulaşabiliyoruz. Örneğin CTE verilerine göre, 1 Kasım 2022 itibarıyla toplam mahpus çocuk sayısı 2 bin 510. Bu çocukların 801'i hükümlü, bin 709'u tutuklu. Kanunen hükümlü çocuklar, çocuk eğitimevlerinde, tutuklu çocuklar ise kapalı kurumlarda tutulmalı. Ancak CTE, kapalı kurumlarda tutulan çocuk sayısını 2 bin 264, eğitimevlerinde kalan çocuk sayısını 246 olarak açıklamış durumda. Bu verilere Covid-19 iznine ayrılan hükümlüler de dahil.
Eğitimevleri işlevsizleştiriliyor
Mahpus çocuklar eğitim hakkına ne kadar erişebiliyor? Biraz eğitimevlerindeki durumdan söz eder misiniz...
Sınırlı veriler dahi bize hükümlü çocuklar arasında disiplin suçu nedeniyle kapalı kuruma iade edilmiş çocuk sayısının ne kadar çok olduğunu gösteriyor. Yine çocuk eğitimevlerinde tutulan çocuk sayısı ile tutuklu çocuk sayısı arasında uçurum olduğunu görüyoruz. Görece çocuk hakları açısından çocukların yararına daha uygun olan bir kurumdan çocukların yalnızca 10'da 1'i yararlanabiliyor. Bizler "kapalı kurumlar kapatılıp çocuk eğitimevlerinin sayısı artırılmalı" derken eğitimevleri işlevsizleştiriliyor.
261 çocuk okuma-yazma bilmiyorEğitimevlerinde kalan hükümlü çocuklar kurum dışındaki eğitim kurumlarına devam edebilirlerken, tutuklanarak çocuk kapalı ceza infaz kurumunda tutulan çocuklar örgün eğitimden faydalanamıyor. Kurum içinde verilen eğitimleri alıp, sınavlara girebiliyorlar. Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre kurumdaki 2.510 çocuğun 261'i hiç okuma yazma bilmiyor, 128 çocuk ise hiçbir okulu bitirememiş, eğitim durumu bilinmeyen 51 çocuk var. Tutuklanıp da okulu bırakan ya da tahliye olup da eğitim hayatına geri dönen çocukların oranını bilemiyoruz, bu veri açıklanmıyor ama yaptığımız çalışmalar, adalet sistemine girme ile okul terki arasında bir bağ olduğunu gösteriyor. Çocuğun okula devamı, hem suçla ilişkilenmesinin önlenmesi hem de tahliye olduktan sonra yeniden suça karışmasının önüne geçilmesi için anlamlı bir fark yaratabiliyor. |
"Eğitimevine hiç gidemeyen çocuklar var"
Tutuklu çocukların yargılamaları çok uzun sürdüğünden çocuk, hakkındaki hüküm kesinleşene kadar artık çocuk 18 yaşını doldurmuş olabiliyor, bu nedenle de tüm yargılama sürecinde kapalı kurumda kalıp cezası kesinleştiğinde artık yetişkin olduğu için eğitimevine hiç gidemeyen çocuklar var.
TÜİK verileri de ceza infaz kurumlarına giren ve ceza infaz kurumlarından çıkan hükümlü çocuk sayılarında yıllar içinde ciddi artışlar olduğunu gösteriyor. Sadece 2020 yılında ceza infaz kurumlarına 10 bin 234 çocuk girmişken, tahliye olan çocuk sayısı 21 bin. Bu çocukların kaçı tekrar adalet sistemine geri döndü bunun bilgisi açıklanmıyor.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 33'ncü yılında, sözleşmenin çocuklar için temel bir çocuk hakkı olarak belirttiği özgürlüğü yoksun bırakıcı tedbir ve cezaların son çare olması ilkesinden gittikçe uzaklaşıldığını görüyoruz. Adli İstatistikler de karşımıza çıkan net bir tablo daha var, her geçen yıl hapis cezası ile cezalandırılan çocuk sayısı artıyor. Yani çocuk dostu adalet anlayışından daha da uzaklaşılıp cezalandırıcı yaklaşım esas alınıyor.
Yetişkin hapishanelerinin ayrı bölümleri
Türkiye'de kaç tane çocuk hapishanesi var? Yetişkin hapishanelerinde kalan çocuk var mı?
Türkiye'de 9 çocuk kapalı ceza infaz kurumu var. Buralarda oğlan çocukları tutuluyor. Tutuklu kız çocukları ise kadın hapishanelerinin çocuklara ayrılan koğuşlarında kalıyor. Hükümlü çocukların kaldığı 4 eğitimevi var. Bu kurumlardan yalnızca biri, Urla Eğitimevi kız çocuklarına özgülenmiş durumda. Diğerlerinde oğlan çocukları kalıyor.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna göre çocuklara özgü kurumun bulunmadığı hâllerde, çocuklar kapalı ceza infaz kurumlarının çocuklara ayrılan bölümlerine yerleştiriliyor. Eğer tutuklanan bir çocuk, bu 9 bölgedeki çocuk kapalı ceza infaz kurumundan birine gönderilmemişse o ildeki yetişkin hapishanesinin çocuk koğuşunda kalıyor. Ayrıca pandemi öncesinde İstanbul Maltepe'de olduğu gibi kurum kapasitesinin dolması bir başka deyişle çok fazla çocuk hakkında tutuklama kararı verilmesi nedeniyle de çocuklar L Tipi gibi yetişkin hapishanelerinin ayrı bölümlerinde tutulabiliyordu. Ancak bu kurumlarda kaç çocuk olduğuna ilişkin güncel istatistiklere ne yazık ki sahip değiliz.
Yol parası olmadığı için görüşe gelemeyen aileler
Türkiye'de çocuk mahpusların durumu nedir? Size yansıyan, elde ettiğiniz bilgiler neler?
Bir çocuk özgürlüğünden yoksun bırakıldığında, fiziken ve ruhen ailesinden ve toplumdan uzaklaştırılmış oluyor. İletişim imkanları, çocuğun ihtiyaçları ile orantısız şekilde sınırlandırılıyor. Kapalı kurumlar, çocukların ruhsal sağlıklarını son derece olumsuz etkiliyor ve gelişimlerini sekteye uğratıyor.
Kapalı kurumlarda, en temel haklarına erişmekte güçlük yaşayan çocukların birçoğu zaten derin yoksulluğun içinden gelmiş durumdalar. Bu çocukların kurum içindeki kantin gibi ücretli hizmetlere ulaşımları mümkün olmuyor, infaz kurumlarının uzakta olması nedeniyle yol paraları olmadığı için görüş günlerine gelemeyen aileler var.
Çocuklar avukatlarını ne kadar görebiliyor?
Çocuklar genellikle duruşmalarının görüldüğü illerdeki baroların atadığı avukatlar ile temsil ediliyor. Bu nedenle, çocuk eğer bölge hapishanesine sevk edilmişse, avukatı ile görüşebilmesi mümkün olamayabiliyor. Çoğu zaman, çocuk duruşmaya da getirilmeyerek SEGBİS ile uzaktan bağlantı kurulduğu için avukatını hiç göremeden, etkili bir hukuki destek alamadan yargılanabiliyor.
İnfaz kurumlarındaki çocuklar, kendilerini suçla ilişkilenmekten koruyacak, toplumla yeniden bütünleşmelerini sağlayacak bir hizmete erişemedikleri gibi tahliye sonrasında da desteklenmiyorlar. Ne yazık ki çoğu çocuk, suçla ilişkilenmesine neden olan koşullara geri dönmek zorunda kalıyor, ardından da bu çocukların adli sisteme yeniden girebildiklerini görüyoruz.
Asgari cezai sorumluluk yaşı 12
Tüm bu çizdiğiniz tabloya bakınca ne gibi öneriler çıkıyor ortaya ya da ne gibi düzenlemeler yapılmalı?
Çocukları yargılama dışına çıkartacak alternatif sistemleri oluşturmadan çocuk suçluluğunu önlemek mümkün değil. Çocuk yargılamalarının çocuk haklarına uygun hale gelebilmesi için öncelikle 12 olan asgari cezai sorumluluk yaşını bir an önce artırmak gerekiyor. Bugün, maalesef 12 yaşını bir gün doldurmuş bir çocuğun tutuklanmasının önünde neredeyse hiçbir engel yok, tutukluluk için var olan ceza üst sınırı ile ilgili 15 yaş düzenlemesi çok sınırlı kalıyor ve uygulanmıyor. Çocuklar için çok geniş düzenlenmiş olan adli kontrol hükümleri de görmezden gelinip, ölçüsüz tutuklama kararları verilebiliyor.
Hakimler, savcılar, avukatlar, uzmanlar ve çocukla çalışan tüm personelin niteliğinin ve niceliğinin artırılarak, düzenli eğitimler almalarını sağlayarak çocuk adalet sistemini güçlendirmeliyiz.
Türkiye'nin çocuklara borcu...
Yargılamaların hızlandığı, tutukluluğun ve hapis cezalarının en aza indiği, çocuk kapalı ceza infaz kurumlarının değil, çocuk eğitimevlerinin esas olduğu bir düzen kurmamız gerekiyor.
Çocukların suçla ilişkilenmesinin önüne geçmek, suça karışan çocukların adil ve çocuk haklarına uygun bir şekilde yargılanmalarını, toplumla yeniden bütünleşmelerini sağlamak Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine taraf olan Türkiye'nin çocuklara borcu.(AÖ)