Görsel: pixels
Bugün 20 Kasım. Hem Dünya Çocuk Hakları hem de Nefret Mağduru Transları Anma Günü. Bu iki önemli günün tek bir günde kesişmesi ise oldukça düşündürücü.
Küçük yaşlarından itibaren atanmış cinsiyetini benimsemek ve toplumun kendisinden beklediği cinsiyet rollerini gerçekleştirmek zorunda bırakılan trans çocukların da günü bugün.
Türkiye’de küçük yaşlarından itibaren ailesi, arkadaşları, çevresi, öğretmenleri tarafından ötekileştirilen daha kendini keşfedememişken çeşitli etiketlerle dışlanan bu çocuklar neredeyse her gün nefret suçuna maruz kalıyor.
Hayatı keşfettikleri okulda ilk öğrendikleri şey nefret ve onun yayılma biçimleri oluyor. Son dönemde giderek artan nefret söylemleri var olan olumsuz durumu daha da kötüleştirirken ailelerin, öğretmenlerin ve hatta çocukların bu konuda bilinçlendirilmesinin taşıdığı önem ise her geçen gün artıyor.
Cinsel ve cinsel kimlik sorunları ve travmalar üzerine çalışmalar üreten İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan emekli olan Prof. Dr. Şahika Yüksel, ailelerin trans çocuklarıyla nasıl iletişim kurması gerektiğini, okulda öğretmenlerin bu konuda ne gibi farkındalık çalışmaları yürütebileceğini, alınması gereken psikolojik desteği ve başvurulabilecek kaynakları bianet’e anlattı.
Ailelerin tepkisi
Prof. Dr. Şahika Yüksel ailelerin, çocuklarının farklı cinsel yönelimleri olduğunu kabullenme süreçlerinin her aile için kendine özgü bir
Neleri yapmalı/Yapmamalı?Yüksel trans çocuğu olan ve bu durum karşısında ne yapacağını bilemeyen anne babalara yapması ve kaçınması gerekenleri şöyle özetliyor: Öneriler Çocuğunuzu duyun, kabul edin ve sevin Çocuğunuz için güvenli bir alan oluşturun Toplumda kabul edilebilir etkinlikleri araştırın Zorbalık ve olaylarla baş etmesi için çocuğunuzu hazırlayın Çocuğunuzun avukatı olun Destekleyici olanakları araştırın Diğer önemli kişilerle konuşun Neleri yapmaktan kaçının Hata bulmaktan kaçının Değişmesi için baskı yapmayın Onu suçlamayın Ergen konuşmayı başlattığında / duruma dair önemli bir işaretle karşılaştığınızda (örneğin; farklı bir giysi bulduğunuzda) ilk tepki konuyu kapatmaya, hatta “örtbas” etmeye yönelik olmasınç Kişiye kişisel olarak / sanal ortamda sosyal destek ve savunuculuk kaynakları başta olmak üzere aile ve arkadaşlara yönelik kişisel olarak / sanal ortamda sosyal destek ve savunuculuk kaynakları cinsiyet huzursuzluğunu gidermek amacıyla tıbbi ve psikolojik yaklaşımlarla birlikte /tek olarak kullanılabilir. Bu kaynakların etkileri ise şöyle: Kendini ifade edebilmek, Dinlenmek, anlaşılmak, Kendini daha yakından tanımak, Daha samimi olabilmek, daha samimi ilişkiler kurabilmek, Daha hazırlıklı olmak, daha iyi baş edebilmek, Açılım ve resmi sosyal geçiş bilgileri, Olağan ergen sorunları ile başa çıkma kapasitesi ve becerisinin gelişmesi, Okul başarısı, Transfobilerinde azalma. |
süreç olduğunu belirtiyor:
“Bir anne babanın kızının ‘Ben erkek olmak istiyorum’ veya oğlunun ‘Ben kendimi bir kız olarak görüyorum’ cümlelerini işitmesi, (cinsiyetinden hoşnutsuz olduğunu- transgender) öğrenmesi doğal olarak şaşırtıcı ve sarsıcı bir durumdur. Ailelerin kavramaları ve sergiledikleri tepkiler farklı devrelerden geçer. İlk şok devresinden kabule uzun bir yol vardır. Aileler bu kabullenme süreçlerinde üç tür tepki gösterebiliyorlar:
“Destekleyici tutum sergileyen aileler; kimlik yapılanma ve geçiş süreci zorluklarıyla başa çıkmada çocuklarıyla birlikte hareket eder. Onları dinler, hissettiklerini anlamaya çalışır. İlgilenebilecek uzmanlar arar ve çocuğa eşlik eder.
Farklı aşamalarında/ ebeveyn olarak yeni deneyimleriyle baş etmekte güçlük çekseler de, çocuklarını yargılamadan, dışlamadan, suçlamadan onlar için en uygun olanı yapabilmek için çaba sarf eder.
“Kararsız aileler; nasıl bir tutum alacağından emin değildir. Şaşkınlık kararsızlık gelgitler ağır basar. Aile transfobik yargılarına rağmen görünüşte çocuğunu desteklemeye çalışır.
“Reddeden yargılayan aileler; gerçekten çocuğun ne yaşadığını hiç dinlemez. Çocuğun kendisini ifade etmesi için hiç fırsat tanımaz.
Çocuğu atanmış cinsiyet normlarına göre yaşamaya ve bunu benimsemeye zorlar. Bu amaçla psikolojik, fiziksel, ekonomik şiddet uygular veya uygulamakla tehdit eder. Doğumdan atandığı cinsiyeti kabul etmesi için hediyeler vaat eder.
“Aile kabulü çok kez tüm bireyler için aynı hızda ve yönde gelişmiyor. Sıklıkla, anne, abla gibi kadın yakınlar olmak üzere bazı aile üyeleri gözlerini kapamayıp süreci kabul ediyor. Çocuğu dinliyor ve dinleyince de anlamaya başlıyor.
Aynı zamanda bu aile üyesi çocuğun diğer aile üyelerine, yakınlarına durumunu aktarmasına ve kendini ifade etmesine de aracı oluyor.
“Bütün bu süreçte çocuklar ve aileler farklı devrelerden geçer: Farkındalık, bilgiye ulaşma, önemli kişilere açılma (aile üyeleri, arkadaşlar, sevgililer), keşif: Kimlik ve kişisel etiketleme, beden değişimleri (genital dışı estetik) ve nihayet bütünleşme.”
“Çocuk yaşadığı cinsiyet hoşnutsuzluğunu adlandıramaz”
Yüksel çocukların yaşadığı cinsiyet hoşnutsuzlukları ve bu süreçte gelişen sorunlara karşı yapılabilecekleri şu şekilde özetliyor:
“Transgender cinsiyet hoşnutsuzluğu çok kez erken yaşta başlar ama tabii çocuk bu durumun adını koyamaz. Ergenlikte, atandığı cinsiyete ilişkin bedensel değişikler ortaya çıktığında, hissettikleri cinsiyette olmayışları onları çok zorlar. Bu devrede psikolojik, tıbbi süreç başlayabilir.
“Uygun psikososyal yaklaşım talep edildiğinde ve tıbbi öneriler doğrultusunda yürütüldüğünde bedensel cinsiyetin değişimine yönelik girişimler daha başarılı şekilde gerçekleşiyor. Ve hatta kişinin yaşam kalitesini, esenliğini artırırken intihar riskinin azalmasına ve ruhsal bozuklukların önlenmesine de katkı sunuyor.
“Anne babanın da bu devrede çocuğuyla birlikte veya ayrı ayrı danışmanlık almaları hem onlara hem çocuklarına-gençlere çok yararlı oluyor. Süreç boyunca LİSTAG, GÖKKUŞAĞI gibi aile gruplarına katılabilir veya telefonla da bilgi alabilirler.”
“Trans olmak bir ruhsal hastalık değil”
Yüksel, ruh sağlığı uzmanlarına konuyla ilgili başvuran ebeveynlere yaptıkları bilgilendirmenin bilinen yanlışları düzeltmeye de imkân tanıdığını söylüyor:
“Trans olmayan, (tam Türkçe ifadesi yok, natrans deniyor) insanlar kadın veya erkek olduğunu hiç sorgulamadan, düşünmeden kabul etmiş ve yaşamaktadır. Cinsiyetinden hoşnut olmama, reddetme ile empati kuramaz. Bu konuda bilgisi de sınırlıdır.
“Bizlere ruh sağlığı uzmanlarına, gender konusunda çalışanlara gelen ailelerini tümünün ortak beklentisi bilgi almak. Aileler ne olduğunu, niye olduğunu bilmek istiyor.
"Önce bilgilendirme yapıp ardından ailelerin sorularına yanıt verilir. ‘Cinsiyetinden hoşnutsuz olmak, trans olmak bir ruhsal hastalık değildir. Genel olarak insanların cinsel kimliği çeşitlilik sergiler.
"Bir kimlik diğerinden daha üstündür diye bir kural yok. Herkesin kimliği vardır.’ Bu bilgilendirme kişilerin soruları temelinde oluyor. Böylece bu sorularla, yaygın olarak paylaşılan hatalı bilgilerinin düzeltilmesi de mümkün olabiliyor.”
“Çocuk değil çevre düzenlenmeli”
Yüksel okullarda trans çocukların uğradığı zorbalığına ve nefret suçlarına karşı iş birliği çözümünü öne çıkarıyor:
“İdeal olanı genç-aile- okul- arkadaşlar arasında bir iş birliğinin kurulması. İş birliği ne kadar erken olursa o kadar anlamlı olur. Takım çalışması olarak adlandırdığımız bu çalışmalarda çocuk değil çevre düzenlenir.
“Zorbalık yapan akranlar olduğu gibi, cinsiyet hoşnutsuzluğu konusundan haberdarlığı olan pek çok genç de var. Damgalama kontakt olduğunda tanıdığında azalır- kalkar
“Çocuk-ergen veya erişkin, her yaş grubundaki, trans bireylerin, ailelerinin konu hakkında bilgilenmesi ve iş birliği, uyum sürecini kolaylaştırır. Erken açılmanın aile tarafından redde ve destek sistemlerinin kaybına yol açabileceği dikkate alınmalıdır. Uygun zamanlama önemli.”
“Translar için sağlık hizmetleri erişilebilir değil”
Yüksel, devletin, STK’ların veya üniversite gibi eğitim kurumlarının bu konuda yapabileceklerine ilişkin ise şunları ekliyor:
“Sağlık hizmetlerinde eşit yurttaşlık çok büyük önem taşıyor. Bu sebeple sağlık hizmetlerinde ayrımcılık, ön yargı, damgalama vb. davranışların önüne geçilmeli.
"Cinsiyet ve cinsellikteki farklılıklara hoşgörülü sağlık politikaları ve reformlar teşvik edilmeli. Bunun bir kamu görevi olmasına karşın bu tür politikaların geliştirilmesinde meslek örgütleri öncülük etmeli.
“Erişilebilir sağlık hizmetleri her bireyin hakkıdır ancak çoğu özel sigorta sistemi ruh sağlığı tedavisi, hormon tedavisi ve ameliyatlar dahil olmak üzere cinsiyet uyum süreciyle ilgili bakım ve hizmetleri karşılamıyor.”
İki İzleme Önerisi Biri Fransa’dan ikincisi Türkiye’den filmi de bu haber vesilesi ile hatırlatıyoruz. *Fransız yönetmen Sébastien Lifshitz’in filmi “Little girl”, “Küçük Kız” isimli film, bu yıl İKSV film festivalinde online olarak izleyici ile buluştu. Festivalde filme dair şu bilgiler paylaşılıyor: Berlinale’den Teddy Ödülü kazanmış Sébastien Lifshitz, Bambi ve Wild Side gibi LGBTQ karakterleri odağına alan filmleriyle tanınan bir isim. Festival izleyicisinin dikkatini üç yıl önce, Fransız aktivist Thérèse Clerc’i anlattığı belgeseliyle dikkatini çeken Lifshitz, hayli zorlu ve güncel bir meseleye çeviriyor kamerasını. Küçük Kız, 7 yaşındaki Sasha ve ailesini bir yıl boyunca gözlemliyor. Kendini hep bir kız olarak gören ve hisseden Sasha okulda erkek kıyafetleri giymek zorunda bırakılsa da ailesi durumun ve Sasha’nın ciddiyetinin farkında. Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan Küçük Kız Sasha’nın dilediği gibi olma ve özgürce yaşama mücadelesini, toplumun tepkilerini ve ailesinin tüm fobik saldırılara karşı dirayetli duruşunu içe işleyen bir sinema diliyle anlatıyor. Benim Çocuğum (Can Candan, 2013, Belgesel) Yönetmenliğini Can Candan’ın yaptığı 2013 yapımı belgesel film lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender çocukları olan anne ile babalarının gözünden çocuklarının ve kendilerinin yaşadığı uyum-kabullenme sürecini anlatıyor. Filmde hikâyelerine yer verilen beş aile de LİSTAG (Lezbiyen Gey Biseksüel Trans İnterseks Bireylerin Aileleri ve Yakınları Derneği) üyesi. Film çocukların aileleri tarafından kabullenme süreçlerini aktarırken Türkiye’deki LGBTİ+ mücadelesine de ayna tutuyor. |
(ED/EMK)