*Tunç Başaran'ın "Uçurtmayı Vurmasınlar" filminden...
Çocuğa ayrı yatak verilmiyor, ayrı yemek verilmiyor, hapishanede çocuk doktoru olmuyor, oyuncak verilmiyor, eğitim imkanı yok, kreş imkanı hiç yok ya da sınırlı...
Hapishanelerde anneleriyle birlikte kalmak zorunda olan 0-6 yaş grubu çocukların yaşamının çok basit bir özeti bu. Yaşam Hakları Derneği, 9 kurumda yaptığı çalışmayla, hapishanelerde anneleriyle birlikte kalan 6 yaşından küçük çocukların, annelerin ve hamile kadınların maruz kaldıkları hak ihlallerini raporlaştırdı.
Yaşam Hakları Derneği'nden Rana Berk, 0-6 yaş çocukları kapsayan rapora yansıyanları anlattı.
"Anneler için zor olan çocukların yok sayılması"
0-6 yaş grubu çocuğu olan kadın tutuklu ve hükümlülerle görüştünüz rapor için. Aralarında tahliye olanlar da vardı. Kadınların anlatımlarından, deneyimlerinden örnekler verebilir misiniz? Onları en çok zorlayan, şikayetçi oldukları durumlar neler?
Onları en çok zorlayan şey çocukların görmezden gelinmesi, onlar yokmuş gibi davranılması. Annenin bebeğiyle, çocuğuyla ilgili endişeleri, sorunları da görmezden geliniyor. Çocuk bir birey olarak kabul edilmediği için hiçbir ihtiyacı dikkate alınmıyor. Çocuğa ayrı yatak verilmiyor, ayrı yemek verilmiyor, hapishanede çocuk doktoru olmuyor, oyuncak verilmiyor, eğitim imkanı yok, kreş imkanı hiç yok ya da sınırlı. Bu listeyi uzatabiliriz.
Hapishanelerde anneler ve çocukları çok ağır koşullarda yaşamak zorunda bırakılıyorlar. Örneğin, anneler çocuklarını karşılamak ya da yakınlarına teslim etmek üzere koğuş dışına çıkamadıkları için çocuklar hiç tanımadıkları insanlara, üniformalı ve silahlı gardiyanlara teslim ediliyor.
"Sonra bana sımsıkı sarıldı, inanamadı..."
Bunun çocuklar üzerindeki travmatik etkisini tahmin etmek hiç güç değil. Mesela şu katılımcı ifadesi bu travmatik deneyimi çok iyi özetliyor:
"Oğlumu teyzesi getirdiğinde oğlum teyzesinden ayrılmak istememiş, beni çıkarmadılar koğuştan zaten. Oğlum, benim orada olduğuma inanmıyor, nereye gideceğini bilmiyor, kendini yerlere atıyor. Teyzesi artık dayanamıyor, alıp gidiyor. Ben tekrar getirmelerini istedim oğlumu, böyle defalarca uğraşarak, en sonunda güçlü bir erkek personel, oğlumu kucağına alarak bana getirdi. Kendisini yerlere attığı için kafası morarmıştı, üstü başı toz içindeydi. Ağlamaktan gözünü açıp beni göremedi bile. Sonra beni gördü, ortamı gördü, ben teyzemi istiyorum, burada kalmak istemiyorum dedi. Bu sefer ben ağlamaya başladım, ben 50 gündür çocuğumu görmemişim, çok özlemişim, sürekli koğuşta onun hayalini görüyorum. Sonra bana sımsıkı sarıldı, inanamadı." (35 yaş, 4 yaş çocuk, Bolu T Tipi)
Çocuğun önünde çıplak arama
Bazı anneler kendilerine ve çocuklarına çıplak arama yapıldığını ya da kendileri aranırken çocuklarının buna tanık olduklarını belirttiler. Bir katılımcımız arama sırasında yaşadığı travma nedeniyle çocuğunun babasının ziyarete geldiği görüşlere gitmeyi reddettiğini vurguladı. Hapishaneye giriş ve çıkışlarda, açık ya da kapalı görüşlere giderken, bebekler bezleri bile açılarak aranabiliyor.
"Görüşlere giderken, kapalı görüş, bebeğin bezine kadar arıyorlardı mesela. Ben itiraz ediyordum ama kimse dinlemiyordu tabi. Girişte çıplak aramaya maruz kaldım. Zaten şok içindeydim, beni itmişler, kakmışlar, sürüklemişler, normal görülüyordu bunlar. Karşı çıksan daha kötü olacak. Hepsi insan onuruna çok ağır gelen şeyler." (34 yaş, 4 yaş çocuk, Sincan Kadın Kapalı)
"Çocuk uykudayken bağırarak sayıma geliyorlar"
Çalışma kapsamında görüştüğümüz anneler sabah sayımlarının da eziyete dönüştüğünü vurguladı. Sabahları gardiyanlar demir kapılara vurarak, bağırarak bir bebek için, küçük çocuklar için çok korkutucu olabilecek seslerle sayıma geliyor. O anda uyuyor da olsalar, ya da anneleri emziriyor da olsa çocuklar anneleriyle birlikte sayımda hazır bulunmak zorunda.
"Sabahları sayım avluda oluyordu, ben yağmur da yağsa çocuğumu alıp orada beklemek zorunda kalıyordum her gün, 20 dakika falan bekliyorduk, bazen o anda çocuk uykuda oluyordu, onu uyandırıp avluya çıkarmak zorunda kalıyordum." (30 yaş, 3 yaş çocuk, Trabzon E Tipi)
"Mesela sayıma geldiklerinde ben emziriyor oluyordum ama izin vermiyorlardı kesinlikle, keseceksin emzirmeni geleceksin sayıma diyorlardı. Tolöre edilebilirdi bence, ben bebeğimle nereye gideceğim?." (41 yaş, 7 ay çocuk, Trabzon E Tipi)
Çocuk doktoru yok
Çıplak aramanın, sayım sırasında bebeğini emziren annenin bebeğini memeden kesmesini talep etmenin, ortamda düzeni ya da güvenliği sağlama amacıyla ilişkisi bulunmuyor. Bu durum açıkça kötü muamele ve BM Çocuk Hakları ve İnsan Hakları Sözleşmelerinin "hiç kimse insanlık dışı ve onur kırıcı muameleye tabi tutulamaz" temel ilkesine aykırı.
Çalışmanın öne çıkan bulgularından sağlık hizmetine erişim konusu, oldukça çarpıcı hak ihlalleri içeriyor. Hapishanelerde çocuk doktoru bulunmuyor. Revire gidebilmek için önceden dilekçe vermek ve bu talebin kabul edilmesini beklemek gerekiyor. Bazen acil durumlarda bile bu prosedürler uygulanıyor, hastalar koğuşlarında revir sırasının gelmesini beklemek zorunda kalıyor.
Yanlış ilaç, yanlış tedavi nedeniyle alerji olan, rahatsızlıkları artan çocuklar olmuş. Yaptığımız görüşmelerde annelerin çok mecbur kalmadıkça, çocuğunu revire ya da hastaneye götürmek istemediklerini gözlemledik.
"Hiçbir şey yapmıyorlar ki, bir kere ishal olmuştu, hiç dikkate almadı doktor. Gardiyan canı isterse yardım ediyordu. Çocuk doktoru zaten yok, normal doktoru da göremiyorsun' (36 yaş, 1,5 yaş çocuk, Osmaniye 1 Nolu T Tipi)
Keyfiyete bırakılmış durumda
Hangi hapishanelerdeki kişilerle görüştünüz? Göze çarpan farklılıklar var mıydı koşullarda?
Farklı bölgelerdeki 9 hapishaneden katılımcılarla görüştük. İzmir 1 No'lu T Tipi Kapalı (Şakran), Bolu T Tipi Kapalı, Trabzon E Tipi Kapalı, Kocaeli 2 No'lu T Tipi (Kandıra) ve Van T Tipi çalışmamız kapsamındaki hapishanelerden bazıları. Çalışmamızın en çarpıcı sonucu hapishanelerde hamile kadınlara, annelere ve anneleriyle birlikte kalan bebeklere ve küçük çocuklara yönelik uygulamaların, büyük oranda hapishane yönetimlerinin insiyatifine, yani keyfiyetine bırakılmış olduğudur. Bu nedenle hapishaneler arasında farklılıklar var ancak şu daha iyi, bu daha kötü diyebileceğimiz bir bulgu yok.
Çocuklara mahkûm muamelesi
"6 aylık bebeği ile birlikte tutuklanan anne siyasi koğuşu olmadığı için 1 ay bebeğiyle birlikte hücrede tutulduğunu belirtmiştir." Çocuğa mahkûm muamelesi yapılması, çocuğun kendini suç işlemiş gibi hissetmesine neden oluyor mu?
Bebekler ilk aylarda kendilerini hâlâ annelerinin bir parçası gibi hissediyorlar, ayrı bir varlık gibi hissetmiyorlar. Bebeklerin, çocukların anneleriyle özdeşleşme duygusu çok yoğun. Zaten annesine suçlu muamelesi yapılmasını görmesi bile kendisini suçlu hissetmesi için yeterli. Hapishanede anneleriyle kalan çocuklar bunu fazlasıyla görüyor. Ring aracında çocuğu kucağındayken annenin kelepçelendiği durumlar, çocuğun annesinin çıplak aramaya maruz kalışına tanıklık etmesi ne yazık ki yaşanıyor. Bunun da ötesinde raporumuzda da vurguladığımız gibi hapishanelerde bebeklere, çocuklara mahkûm muamelesinin yapıldığı pek çok durum söz konusu.
"Hiç çocuk görmeden büyüdü"
Hapishanelerdeki durumu bu yaş gurubu çocukların gözünden özetleyebilir misiniz?
Kısıtlayıcı hapishane koşullarının çocukların üzerinde ciddi psikolojik ve fiziksel etkileri olduğu açıktır. Bunlar arasında anneye yönelik ayrılık anksiyetesi, yaşıtlarla iletişim kuramama, öfke patlamaları, tedirginlik, yaşına göre konuşma problemleri, yetersiz beslenme nedeniyle fiziksel sorunları sayabiliriz. Rapora da yansıyan şu anlatımları örnek verebilirim:
"Hiç çocuk görmeden büyüdü, bunun sıkıntısını hâlâ yaşıyoruz, geçen sene ana sınıfına başlattık, yetişkinlerle çok güzel konuşuyor hiç sıkıntısı yok ama çocuklarla iletişimde inanılmaz sıkıntısı var. Çekiniyor ve ben bunu ona bağlıyorum. Hapishane sürecinin mutlaka benim anlayamadığım başka etkileri vardır diye düşünüyorum. Bana çok bağımlı, hâlâ beraber yatıyoruz, kıyamıyorum, korkuyor." (37 yaş, 1,5 yaş çocuk, İzmir Kapalı Kadın)
"İlk çıktığımızda bir ana okuluna 1-2 saat gitsin diye verdim, sosyalleşsin diye, kapılar kapandığında kendini yerlere atıyordu, ağlıyordu, kimse kaldıramıyordu, ben de ikna edemiyordum." (30 yaş, 3 yaş çocuk, Trabzon E Tipi)
Öneriler
Raporunuzda öneriler de sunuyorsunuz, bunu özetleyebilir misiniz...
Çalışmamızdan elde ettiğimiz bulgular ışığında, öncelikli tavsiyemiz 6 yaşından küçük çocuğu olan anneler için hapsedilmenin en son çare olarak düşünülmesidir. İnfazın çocuk en az 6 yaşını doldurana kadar ertelenmesi çocuğun yüksek yararına ve ailenin korunmasına hizmet edecek en iyi çözüm olacaktır. Ayrıca her çocuğun içinde bulunduğu koşullar ve bireysel durumu dikkate alınarak yaş konusunda esnek olunmalı. 6 yaşından büyük bir çocuğun da annesinin bakımına ve yakınlığına duyduğu ihtiyaç çok yüksek olabilir.
Küçük çocuğu olan bir kadın mahkûm için hapis dışı çözümler mümkün olamıyorsa mutlaka anne ve çocuğun, çocuk dostu ortamlarda kalması sağlanmalıdır. Bunlar anne-çocuk evleri, birimleri olarak tasarlanabilir. Gün ışığı alan, ısısı iyi ayarlanmış, açık havada vakit geçirme imkânı olan, canlı, renkli ortamlardan oluşan oyun ve aktivite alanları olan birimler oluşturulmalı.
Anne çocuk için oluşturulan ortamların mümkün olduğu kadar dışardaki normal yaşam ortamlarına yakın olması sağlanmalı. Ortamı bebekler ve küçük çocuklar için uygun hale getirme konusunda kurum personelinin etkisi de çok önemli. Kurum personeli hamile kadınlarla, annelerle ve küçük çocuklarla çalışabilmek için özel olarak seçilmiş ve eğitilmiş olmalı. Personel, kadın ve çocuk hakları, ihtiyaçları, temel sağlık sorunları konusunda kapsamlı bir eğitim almış olmalı. Çocuklarla iletişim halinde olan personel üniformasız ve silahsız olmalı.
Hamile, emziren ve tüm çocuklu kadınlar için BM Bangkok kuralları uygulanmalı ve uygulamalar sıkı bir şekilde denetlenmeli.
(AÖ)