Türkiye çapında 20 cezaevinde yapılan Hayata Dönüş Operasyonu’nun, dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve dönemin Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman imzalı “gizli” ibareli harekat emirleri 14 yıl sonra mahkemeye gönderildi.
Müdahale harekat emrinde Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıkları, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet Genel Müdürlüğü ve Valiliklerin görevleri yazıyor. Belgede, Bakan Tantan, ilgili bakanlıkların müsteşarları, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Jandarma Genel Komutanlığı Harekât Dairesi Başkanı Osman Özbek’in de imzası var.
Ancak Hayata Dönüş Operasyonu ile ilgili sadece operasyona katılan erler yargılandı, yargılanıyor. Mahpusların avukatlarının, “gerçek sorumluların yakalanması için” yaptıkları suç duyuruları işleme konmadı.
“Bizim rolümüz yok” demişlerdi
Harekat emirleri, Jandarma Genel Komutanlığı’nca operasyonla ilgili davanın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Belgenin, Aytaç Yalman’ın verdiği ifadenin ardından mahkemeye gönderilmesi talep edilmişti.
Belgeden, 19 Aralık 2000’de başlayan operasyonun, 12 Aralık’ta emrinin verilmiş olduğu anlaşılıyor. Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı, 12 Aralık 2000’den itibaren İstanbul Jandarma Komutanlığı emrine verilerek operasyon hazırlığı yapılıyor.
Yalman ifadesinde, “Plan ve icra aşamasında daimim yoktur” demişti.
Dönemin İçişleri Bakanı SadettinTantan da "Operasyonda bir rolümüz yoktu" demişti.
Operasyon 19 Aralık’tan önce başlamış
Aytaç Yalman imzalı, ilgili Jandarma birimlerine gönderilen Müdahale Harekat Planı’nın tarihi “G günü S saati” diye belirtiliyor. Ancak içerisindeki talimatların 14 Aralık’ta yerine getirilmesi talimatının verildiğine bakıldığında, yazının bu tarihten önce gönderildiği anlaşılıyor. 12 Aralık’ta operasyona katılacak birimler, yeni görev yerlerine sevk ediliyor. Plan, Türkiye çapında düzenlenecek operasyonun planlanmasını ve öncesi-sonrasında yapılacakların detaylarını içeriyor.
Tantan’ın bakanlıklar ve müsteşarlara gönderdiği plan ise, İçişleri Bakanı Tantan ve ilgili kurumlarca 14 Aralık’ta imzalanarak onaylanıyor.
“Basın yakınına bile yaklaşmayacak”
Belgede, basın mensuplarının cezaevlerine yaklaştırılmaması talimatı da yer alıyor:
“Basın kuruluşlarının çevre binalardan çekim yapılması da dahil cezaevi yakın çevresine yaklaştırılmaması, özellikle helikopterlerden görüntü almalarının önlenmesi, Başbakanlıktan izin alınmadan hiçbir yetkilinin basına bilgi vermemesi...”
“Basının faaliyetlerine engel olunması, bu hususun jandarma ve polis helikopterleri ile denetiminin yapılması.”
“Basın kuruluşlarının cezaevi üstünde çekim yapması ve naklen yayın yapmalarına müsade edilmeyecek.”
“Tereddütsüz ateşli silah kullanılacak”
Müdahale harekat emrinde, “cezaevlerindeki koğuşlarda arama yapılamadığı, tutuklu ve hükümlülerin bol miktarda silah bulundurduğu, ateşli silah kullanabilecekleri” ileri sürülüyor ve “Ateşli silah kullanılması durumunda tereddütsüz mukalebede bulunulacaktır” deniyor.
Operasyonun ardından yapılan aramalarda silah bulunmadığı gibi, operasyon sırasında da mahpusların bulunduğu taraftan askerlere ateş açılmadığı tespit edilmişti.
Tutuklular yakılacak mı?
Emirde, “Çıkan yangından güvenlik güçlerinin etkilenmesi durumunda yangın söndürme cihazları ile müdahale edilecek” yazıyor.
Mahpusların yangından etkilenmesi durumunda bir kurtarma operasyonundan bahsedilmiyor. Bayrampaşa Cezaevi’nde altı kadın tutuklu yanarak ölmüştü.
Devlet otoritesinin tesisi
Planda operasyonunu nedeni şöyle açıklanıyor:
“Cezaevlerindeki ayaklanma gibi olayların toplum tarafından nefretle karşılandığı ve bir an önce bu olayların bitirilmesi ve cezaevlerinde devlet otoritesinin tekrar tesis edilmesinin sağlanması beklenmektedir.”
Belgede, tutuklu yakınlarının ve STK’ların “Cezaevlerindeki olayları uzun süre gündemde tutarak ve yurtdışında da kamuoyu oluşturarak Türkiye üzerinde baskı oluşturabilecekleri değerlendirilmektedir” yazıyor.
EMASYA da plan dahilinde
Harekat emrinde, Adalet ve Sağlık bakanlıkları, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet Genel Müdürlüğü ve Valiliklerden görevlilerin de imzaları var. Kurumların görevleri şöyle belirtiliyor:
Adalet Bakanlığı
“Geçici olarak açılacak Sincan, Kocaeli ve Edirne F tipi cezaevleri için acil ihtiyaç duyulan personelin temini için İçişleri Bakanlığı ile gerekli koordinasyonu yaparak operasyon gününe kadar atanmalarını sağlayacak ve cezaevleri aynı güne kadar faaliyete geçirilecektir.”
Sağlık Bakanlığı
“Cezaevlerinin bulunduğu illerdeki sağlık kuruluşlarında hekim, hasta koğuşu, tıbbi araç ve gerecin hazır bulundurulması...”
MİT
“Emniyet Genel Müdürlüğü ile koordineli olarak, cezaevlerinin dışında ancak cezaevleri ile bağlantılı olan yasadışı örgütlere müzahir kişi, dernek ve kuruluşların tespit edilmesi...”
“Başta liderleri olmak üzere, örgüt mensuplarının fotoğraf albümlerini hazırlayarak operasyon gününden önce İl Jandarma ve İl Emniyet müdürlüklerine teslim edilmesi...”
Emniyet Genel Müdürlüğü
“Cezaevleri dışındaki yasadışı örgüt üyelerini ve kurumları kontrol altına almak. Tutuklu ve hükümlü ailelerinin kontrol altında bulundurulması. Şehrin dışındaki banliyö ve varoşlarda Gazi Mahallesi ve Ümraniye’de olduğu gibi, benzer toplumsal olaylara karşı ilave tedbirler alınması.”
Valilikler
“EMASYA planı kapsamında ihtiyaç duyulabilecek ilave kuvvet ihtiyacının belirlenerek ilgili garnizon komutanlıkları ile gerekli koordinasyonunu sağlanması. Ambulans, itfaiye, dozer, kepçe kırıcı gibi malzemeyi hazır bulundurmak.”
19 Aralık 2000’de Bayrampaşa Cezaevi’ne “Tufan” adlı planla operasyon yapılmış 12 mahpus öldürülmüştü. Bu plan da olaydan 12 yıl sonra ortaya çıktı. 39 erin yargılandığı Bayrampaşa Cezaevi davası Çarşamba günü saat 10:00’da Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. (AS)