Hasta mahkum Abdullah Kalay, Kocaeli Tıp Fakültesi’nin “cezaevinde kalamaz, hastanelerdeki mahkum koğuşlarında bile kalamaz, tahliye edilmeli” şeklindeki iki ayrı raporuna rağmen hala hapiste. Çünkü Adli Tıp Kurumu bu raporları kabul etmiyor.
Adli Tıp önce Kalay’a “cezaevinde kalabilir” raporu verdi, üniversite hastanesinin iki raporunun ardından Kalay’dan yeni tetkikler yaptırmasını istedi.
Kalay bu tetkikler için ring aracıyla hastaneye götürülüyor.
Kandıra’daki Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde hükümlü olan Kalay, son olarak Adli Tıp’ın istediği tahliller için tekrar Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü.
Yol boyunca ring aracında kapalı kalan kalp hastası Kalay, sabah gidip kan verdiği hastanede tetkik sonuçlarının çıkması için akşama dek ring aracı içerisinde kapalı halde bekletildi.
Ring aracında trafik kazası
Eşi Güler Kalay bianet’e yaptığı açıklamada, Kalay’ın bu hastane gidişleri sırasında bir de trafik kazası atlattığını anlattı:
“Abdullah Kalay Nisan ayında Koaceli Tıp Fakültesi’ne gitmek için cezaevinden çıkarıldı. Kandıra çıkışında, ring aracı D-100’e çıkmak isterken bir taksiyle çarpıştı. Aracın içinde şiddetli şekilde savruldu. Ring aracı yola devam edemeyeceği için yeni ring aracı çağrıldı ve bu bir saatlik zamanda kaza yapmış ringin içinde kapalı şekilde bekletildi. Kocaeli Üniversitesi’ne götürülmesi gerekirken bu kaza nedeniyle en yakın hastane olan İzmit Seka Devlet Hastanesi’ne götürüldü, burada kazayla ilgili muayene olduktan sonra cezaevine gönderildi. Tabii Kocaeli Üniversitesi’nde olması gereken tedaviyi de olamadı.”
Adli Tıp’tan yine rapor bekliyor
Wernicke Korsakoff hastası Kalay’ın kalbi yüzde 35 oranında çalışıyor, 13 Nisan 2012’de hapishanede kalp krizi geçirdi. Durumu ağırlaşınca hastaneye sevk edildi. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı heyeti, 30 Aralık 2013 tarihli raporunda Kalay’ın tahliye edilmesi gerektiğini söyledi:
“Cezaevinde kalmasının hayati tehlike oluşturabileceği, cezasının infazının resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde devam edilse dahi hayati tehlike oluşturabileceği, hastalığın kronik bir rahatsızlık olduğu, hayat boyu devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda cezanın ertelenmesinin gerekeceği, bir yıl sonra tıbbi durumunun tekrar değerlendirilmesinin uygun olacağı…”
Kalay Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi. 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu ise 24 Ocak 2014’te verdiği raporla, Kalay’ın cezaevinde kalabileceğini ifade etti.
Adli Tıp’ın raporunda da Kalay’ın daha önce kalp krizi geçirdiği, kalp yetmezliği olduğu, Wernicke Korsakoff hastası olduğu, ancak buna rağmen “doktoru ve reviri olan cezaevinde kalabileceği” belirtildi.
Kalay bunun üzerine tekrar Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’na sevk edildi.
Buradan aldığı 4 Temmuz üçüncü raporda da tahliye edilmesi gerektiği ifade edildi:
“Geçmişinde kalp krizi öyküsü bulunan ve halen koroner artar hastalığı, kalp yetmezliği tanıları olan hastanın, mevcut rahatsızlıkları da dikkate alındığında cezaevi gibi kapalı, kalabalık, enfeksiyon riski ve stres yükünün fazla olduğu, hem kalp yetmezliği hem de koroner arter hastalığı açısından uygun diyet ve çevresel koşulların olmadığı ortamlarda bulunmasının tekrar kalp krizi geçirmesine, böyle bir durumda da cezaevinde müdahale edilmesinin beklenmediği…”
“Sorulduğu üzere cezaevinde kalmasının hasta için hayati tehlike oluşturabileceği, hastalığın kronik bir rahatsızlık olduğu, hayat boyu devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda cezanın ertelenmesinin gerekeceği…”
Bu raporun ardında ailesi tekrar Adli Tıp’a başvurdu. Adli Tıp testlerin ve tahlillerin tekrarlanmasını istedi. Kalay zorlu ring yolculuklarının ardından testleri tamamladı, test sonuçları 17 Eylül’de Adli Tıp’a sunuldu.
Şimdi Adli Tıp’tan çıkacak ikinci raporu bekliyor.
Abdullah Kalay kimdir?
Hapse girmeden önce İzmit’te esnaflık yapan 47 yaşındaki Kalay, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne (CİSST) yazdığı mektupta yargı sürecini şöyle anlatmıştı:
“1992’de gözaltına alındım. Yoğun işkencelere maruz kaldım. 15 gün gözaltı süresinden sonra tutuklandım. Hapishanedeyken 6. ayda Adli Tıp’a sevk edilmiştim, gördüğüm işkencelerden dolayı yedi günlük rapor verilmişti. Mahkemede işkence yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundum, ama hiç bir işlem yapılmadı.”
“İşkence altında hazırlanan senaryolarla suçlu olduğumu yazan belgelere imza atmıştım. Hakkımda örgüt üyeliğinden ve bir araba gasp etme iddiasıyla dava açıldı. 2002 yılının başında tahliye edildim. Bu süre içinde mahkemelerin adil yargılama hakkının ihlali ve uzun tutukluluk süresi nedeniyle AİHM’e başvurdum. Türkiye bu konuda mahkûm oldu.”
Kalay’ın davası, yattığı süre aldığı cezaya sayılacak şekildeyken Yargıtay’ca tekrar bozuldu. Yargıtay, “müebbet yatması gerekir” dedi. Davası 18 yıl sürdü.
“Şimdi iki yıl oldu. Yargıtay tarafından dosya onaylanmış tarafıma bildirilmeden, işimde olduğum bir gün, 24 Eylül 2010’da, hakkımdaki tutuklama kararı çıkarılarak gözaltına alındım ve tutuklandım. Ve şimdi de ölmemek için mücadele ediyorum.” (AS)