Kocaeli Üniversitesi’nden verilen “cezaevinde kalmasının hayati tehlike oluşturduğuna” dair raporlarına rağmen tahliye edilmeyen Abdullah Kalay, Adli Tıp Kurumu’ndan üçüncü raporu almak için muayene oldu.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı heyetinin 7 Temmuz’daki üçüncü raporunda, hasta mahpus Kalay’ın durumunun Adli Tıp Kurumunca tekrar değerlendirilmesine karar verildi. Bu raporun ardından Kalay 3 Ağustos’ta Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi.
Kalay’ın avukatı Özgür Katırcıoğlu bianet’e yaptığı açıklamada, sonucun yakın zamanda çıkmasını beklediklerini söyledi.
Wernike-Korsakoff ve kalp yetmezliği
Dersim, Mazgirt doğumlu 46 yaşındaki Kalay’a 1996 ve 2000 ölüm oruçlarına katılmasının ardından Wernike-Korsakoff teşhisi konuldu. Daha önce kalp krizi geçirmiş olan Kalay’da ileri derecede kalp yetmezliği de var.
Ayrıca yüksek oranda duyma kaybı, kulaklarda çınlama, romatizma, reflü, hemoroid, sürekli baş ağrısı, alerjik astım, boyunda düzleşme, bağırsak sorunları, baş dönmesi, sırt ve göğüs ağrıları, kollarda ve bacaklarında uyuşma sorunu yaşıyor.
Ne olmuştu?
Abdullah Kalay, 13 Nisan 2012 tarihinde kalp krizi geçirdi. İlk müdahalenin 2,5 saat sonra yapılması nedeniyle vücut fonksiyonlarında kalıcı hasar oluştu.
Üniversite hastanesi: Tahliye edilsin
Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı heyeti, 30 Aralık 2013 tarihli raporunda Kalay’ın tahliye edilmesi gerektiğini söyledi:
“Cezaevinde kalmasının hayati tehlike oluşturabileceği, cezasının infazının resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde devam edilse dahi hayati tehlike oluşturabileceği, hastalığın kronik bir rahatsızlık olduğu, hayat boyu devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda cezanın ertelenmesinin gerekeceği, bir yıl sonra tıbbi durumunun tekrar değerlendirilmesinin uygun olacağı…”
Adli Tıp dikkate almadı
Kalay Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi. 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu ise 24 Ocak 2014’te verdiği raporla, Kalay’ın cezaevinde kalabileceğini ifade etti.
Adli Tıp’ın raporunda da Kalay’ın daha önce kalp krizi geçirdiği, kalp yetmezliği olduğu, Wernicke Korsakoff hastası olduğu, ancak buna rağmen “doktoru ve reviri olan cezaevinde kalabileceği” belirtildi.
Hastaneden ikinci rapor
Kalay bunun üzerine tekrar Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’na sevk edildi.
Buradan aldığı 4 Temmuz 2014 tarihli raporda da tahliye edilmesi gerektiği ifade edildi: “Cezaevinde kalmasının hasta için hayati tehlike oluşturabileceği, hastalığın kronik bir rahatsızlık olduğu, hayat boyu devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda cezanın ertelenmesinin gerekeceği…”
Kardiyologsuz kalp muayenesi
Bu raporun ardında ailesi tekrar Adli Tıp’a başvurdu. 25 Eylül 2014 tarihinde Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu, kalp hastası olan Kalay’la ilgili, içinde kardiyolog olmayan bir heyet raporu hazırladı.
Raporda, “hastalıklarının ilerlemesi veya vasfının değişmesi durumunda yeniden değerlendirme yapılabileceği ” mütalaa edildi.
Üçüncü rapor
7 Temmuz 2015’te Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı heyetince hazırlanan üçüncü raporda da Adli Tıp Kurumu’nun tekrar değerlendirme yapması istendi.
Şimdi yine Adli Tıp’tan sonuç bekleniyor.
Abdullah Kalay kimdir? |
Hapse girmeden önce İzmit’te esnaflık yapan Kalay, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne (CİSST) yazdığı mektupta yargı sürecini şöyle anlatmıştı: “1992’de gözaltına alındım. Yoğun işkencelere maruz kaldım. 15 gün gözaltı süresinden sonra tutuklandım. Hapishanedeyken 6. ayda Adli Tıp’a sevk edildm, gördüğüm işkencelerden dolayı yedi günlük rapor verildi. İşkence yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundum, hiçbir işlem yapılmadı.” “İşkence altında hazırlanan senaryolarla suçlu olduğumu yazan belgelere imza atmıştım. Hakkımda örgüt üyeliğinden ve bir araba gasp etme iddiasıyla dava açıldı. 2002 yılının başında tahliye edildim. Bu süre içinde mahkemelerin adil yargılama hakkının ihlali ve uzun tutukluluk süresi nedeniyle AİHM’e başvurdum. Türkiye bu konuda mahkûm oldu.” Kalay’ın davası, yattığı süre aldığı cezaya sayılacak şekildeyken Yargıtay’ca tekrar bozuldu. Yargıtay, “Müebbet yatması gerekir” dedi. Davası 18 yıl sürdü. “Yargıtay tarafından dosya onaylanmış. İşimde olduğum bir gün, 24 Eylül 2010’da tutuklandım. Şimdi de ölmemek için mücadele ediyorum.” |
(AS)