İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın İstanbul İstiklal caddesi Galatasaray meydanında 700. Hafta buluşmasında yaşanan polis şiddetine karşı açıklama yaptı.
İHD merkezinde gerçekleşen toplantıya Cumartesi Anneleri/İnsanları, Halkların Demokratik Partisi milletvekili Ahmet Şık, Garo Paylan, Oya Ersoy, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Ali Şeker, insan hakları savunucuları, 700. Hafta eyleminde gözaltına alınanlar ve basın mensuplarının da aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı. 23 Şubat 1995 tarihinde, oğlunu İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi'ne götürdükten sonra bir daha haber alamayan Hanife Yıldız'ın toplantıdaki konuşmasını aynen yayımlıyoruz.
"Ben niye buradayım?"
Ben niye buradayım? Bu insanların içinde ne arıyorum. Çünkü ben çocuğumu kendi elimle karakola götürdüm. Bunu söylemek benim içerimi çok kanatıyor. Çok acı çekiyorum. Bir anne bu fedakarlığı yapıyor devlete karşı ama ne yazık ki devlet bu anneye 23 yıldır bunu yaşatıyor.
Ben 96’da Ankara’ya gittim. Ben çok kamuoyuyla tanışmamıştım. Kamuoyunu da arkama almadan gittim. O zaman Meral Akşener İçişleri Bakanı’ydı. Tansu Çiller Başbakan, Mehmet Ağar da Emniyet Genel Müdürü olacak, hepsini hatırlamak …
Ama baktım ki hepsi beni başından savmaya bakıyor. “Bak ben size getirdim, bir yıldır da çocuğum yok. Ben ne yapacağım, size gelmeyeceğim de kime gideceğim?” dediğim zaman hepsi başından beni savdı. Sizin anlayacağınız adaletsizlik, devletin bana sahip çıkmaması, çocuğuma sahip çıkmaması beni buraya attı.
Ben evladımı arıyorum kim bana sahip çıkarsa ben onların yanında olurum. Ben bu insanların içine geldiğim zaman sadece Murat’ın annesi olarak geldim ama baktım bir sürü Murat var. Ben onların da annesiyim.
2011’deki şeyde ben de vardım. Orada aslında o zaman başbakan sıfatıyla, dedi ki, hepimizin derdini dinlemiş gibi yaptı. “Bunlardan bizim hükümetimiz zamanında kaybolan kimse yok” dedi. Oradan Kiraz Şahin, 40 yaşında eşine, adalete kavuşmadan rahmetli oldu, dedi ki “Siz belediye başkanıyken benim eşim de temizlik işçinizdi, 96’da kaybedildi.” Oradan Kadriye Ceylan çıktı “2004 yılında benim oğlum” dedi, o da “Bizim dönemimde sadece bir kişi kaybolmuş” dedi. Yani aslında bunları kabul etti. biz de her zaman dedik ki bu kayıplar sizden önceki hükümetin kayıpları sizse bu kayıpların akıbetini bize açıklamanız yerine bu suçluları yargılaması yerine Mehmet Ağar ile kolkola geziyorsunuz, Tansu Çiller’i başbakan edasıyla boy göstertiyorsunuz. Süleyman Soylu da anca boy gösterir.
Her şey apaçık ortada. O çıkıp helikopterle trafiği takip edeceğine bizi takip etseydi dinlemiş olsaydı demek ki. Bunlar bizi neresiyle dinliyorlar.
2011’de dedim ki “Siz demişsiniz ‘Birileri bunları kullanıyor’. Beni kimse kullanmıyor, beni bu yüreğim getirdi. Senin karşına da yüreğim getirdi, meydana da yüreğim getirdi. Çünkü ben evladımı devlete götürdüm. Bir daha devletten alamıyorum."
Bu kolay bir şey mi? Çıkıp da başka yönlere çekmenize gerek yok. Biz sizden istediğimiz herhangi bir eşya değil, istediğimiz canlarımız, yavrularımız, eşler, kardeşler, evlatlardır.
Bu insanlar evinden, sokağından, okulundan, iş yerinden alınmış, benim gibi aptal da size getirmiş. Bari kimseden utanmıyorsanız, Hanife Yıldız’dan utanmanız lazım. Böyle bir adalet, insanlık olmaz.
Bize adalet sağlanmıyor, kayıplarımızın akıbeti açıklanmıyor. Biz 23 yıldır sadece bunu istiyoruz. Kayıplarımızın akıbeti bize açıklansın, kaybedenler yargılansın.
Onlar ise bizi karakola çağırıp oğlun mu kayıp diye soruyorlar, kayıplarımız hakkında da ‘sözde kayıp’ diye söz ediyorlar. Bizim için de ‘Cumhurbaşkanının başına çorap örüyorsunuz’ diyorlar yahu bu devletin başına o çorap örüyor. Bakın bu krizlere bunları ben mi yapıyorum?”
“Sizin o çok övüp, sayıp, saygı duyduğunuz insanın saygısı da bu kadar ise onun İçişleri Bakanı da bu kadar olur zaten. Gerçi Hükümetin olmadığı bir ortamda ‘bakan’ demek de çok doğru olmaz, hükümet yoksa bakan kim? Bunlar oturdukları koltuklarını sağlamlaştırmak için sahibine sadakat gösteren yüksek maaşlı. (BK)
Toplantıdaki kayıp yakınlarının konuşmalarının tam metni
Hanife Yıldız: Kimseden Utanmıyorsanız, Benden Utanmanız Lazım
İrfan Bilgin: Taleplerimizi Yerine Getirirseniz Meydandan Kalkarız
Hanım Tosun: Dünya Bizim Sesimizi Galatasaray’da Duydu
İkbal Eren: Evlatlarını İstiyor Anneler, İstismar Bunun Neresinde?
Hasan Karakoç: Siz Kayıplarımızı Bulup Sorumluları Yargılayın, Biz Oturmaktan Vazgeçelim
Mikail Kırbayır: Bakan Soylu Görevin Bizi Dinlemekti, Uzaklaştırmak Değil
Maside Ocak: Soylu'nun Açıklamaları Kayıp Davalarını Etkileyecek