Türkiye'de dört kadından sadece biri çalışıyor ve araştırmalara göre istihdam dışında kalan kadın sayısı artıyor. Bu konu son olarak hükümet "istihdam paketini" tartışmaya açtığında gündeme geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kadına yönelik pozitif ayrımcılık talep eden hak savunucularına "Esas ayrımcılık sizin önerdiğiniz. Biz fırsat eşitliğini savunuyoruz" demişti. The Guardian'dan Kira Cochrane, Britanya'da ayrımcılık karşıtı yasaların son dönemde nasıl yeniden tartışma konusu edildiğini anlatıyor. Kısaltarak aktarıyoruz.
Gözünüzün önüne getirin. 40'larınızın başında bir kadınsınız ve çok sevdiğiniz bir şirkette 12 yıldır çalışıyorsunuz. Her zaman sadık, heyecanlı bir şekilde çalıştınız ve bunun karşılığında önemli bir yönetici haline geldiniz.
10 hafta önce ikiz bebeklere hamile olduğunuz öğrendiniz fakat birini düşürdüğünüz için hamileliğinizin geleceği konusunda endişelisiniz. Bu yüzden iştekilere hamile olduğunuz söylemek için beklemeye karar verdiniz ama acilen hastaneye gitmeniz gerekirse diye İnsan Kaynakları yöneticisine bilgi verdiniz. İki gün sonra, yöneticiniz sizi çağırdı ve derhal istifa etmenizi istedi.
Bütün bu hikaye, geçen yıl Ruth Halloway'ın başından geçti. Yöneticisi ona, istifa etmediği halde "hayatını zorlaştıracaklarını" söyledi. "Benim işe yaramadığımı kanıtlayabilene dek ekibimin önemli isimlerini alacaklar, sorumluluklarımı azaltacaklardı."
Halloway'ın hikayesi tekil bir örnek olsa da bu konuda yalnız değil. 2005'te Eşit Fırsatlar Komisyonu Britanya'da her yıl 30 bin kadının hamilelik nedeniyle işinden edildiğini tahmin ediyordu. Kadınlar mücadele etmekte zorlandıkları bir dönemde olduklarından bu sorun genellikle gizli kaldı; vakaların sadece yüzde 3'ü mahkemeye gitti.
Dahası, sorun sadece işsiz kalmak da değil. Ayrımcılık, doğum yaşındaki kadınların işe girmesinin de engellenmesine yol açıyor.
11 yaşın altında çocuğu olan bir kadın, bir erkeğe göre yüzde 45 daha az iş bulma şansına sahip. Bekar anneler için bu oran yüzde 49.
122 iş bulma ajansı üzerinde yapılan çalışmaya dayanan Eşitlik Araştırması, ajansların yüzde 70'ine müşterileri tarafından hamile ve doğum yaşındaki kadınları işe almamak konusunda talimat verildiğini gösteriyor.
Bu konu geçtiğimiz günlerde ülkenin önde gelen iş insanlarından Alan Sugar, ayrımcılık karşıtı düzenlemelerin temeli oluşturan bir yasayı, işverenin görüşmelerde adaylara çocuk sahibi olup olmayacaklarını sormasının yasak olmasını tartışmaya açınca gündeme geldi.
Sugar, yasağın kalkmasının kadınların lehine olacağını iddia ediyor. Ona göre, bu soruyu soramayan işverenler çözümü kadınları işe almamakta buluyor.
Ayrımcılığa karşı çalışan Fawcett Topluluğu'ndan Katherine Rake, geçmişte kaldığı varsayılan bu bakışın güçlü bir şekilde hortlamasından dolayı şaşkın:
"Bir işverenin bu soruyu sormasının tek mantıklı açıklaması, aile kurmayı planlayan kadınları işe almamak olabilir. Erkeklere aynı soru sorulmayacağına göre, ortada inanılmaz bir eşitsizlik var."
Rake, tek bir değişiklikle bütün bir ayrımcılık karşıtı hukukun çökeceğini söylüyor. Bir diğer dikkat çektiği nokta da hiçbir hükümet yetkilisinin Sugar'a tepki göstermemiş olması.
Onun hükümetin danışmaları arasında yer aldığı düşünülünce konu daha da vahim hale geliyor. Çalışma hayatında sorumlu bakan John Hutton'a görüşünü sorduğumda, -Sugar'ın adını anmadan- "İş yerinde ırk, cinsiyet ayrımcılığı kabul edilemez" dedi.
Öte yandan istatistikler açıkça korkunç:
- Kadınların yüzde 45'i işyerinde hamilelik nedeniyle ayrımcılığa uğruyor,
- insan kaynakları yöneticilerinin yüzde 80'i 20'lerinde ve yeni evlenmiş bir kadını işe almadan önce "ikiz kez düşüneceklerini" söylüyor,
- 20'li yaşlarda kadınlar, aynı işi yaptıkları erkeklerden yüzde 3,3 az ücret alırken 40'lı yaşlarda bu oran yüzde 22,8'e çıkıyor.
Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu'ndan Andrea Murray sorunun yapısal, kültürel ve asırlar boyunca oluşturulan sosyal ilişki biçimlerinden kaynaklandığını söylüyor.
Bu boyutta bir sorunla mücadele için kadınların ciddi biçimde örgütlenmesi gerekli fakat çoğu zaman olaylar tekil, birbiriyle ilişkisi olmayan vakalar gibi algılanıyor.
Murray, "Kadınlar, yaşadıklarını çerçeveye oturtacak kadat politik bilince sahipler. Çünkü çoğu insan, hayat böyle, diye düşünüyor. Aynı cinsel tacizde olduğu gibi. Birçok insan katlanmanız ve çenenizi kapamanız gerektiğini düşünüyor" diyor.
Rake, politikacıların bu sorunu kabullenmesi gerektiğini söylüyor.
"Ortaya çıkıp yasayı hatırlatmalılar ve 'modern işyeri böyle olmalı çünkü tüm nüfusun yeteneklerini kullanabilmeleri herkesin yararına' diyebilmeliler."(KC/EÜ)