İnsan hakları örgütleri, Kayseri’de başlayan ve diğer illerde devam eden mültecilere karşı saldırılara dair yazılı açıklama yaptı.
Kayseri'de Suriyelilere saldırı ve sonrası
“Mültecilere yönelik ırkçı saldırıları durdurun” başlıklı açıklamada, Kayseri’deki istismar ve nefret suçlarına sebep olan saldırıları kınadılar, suça karışan kişilerin hukuk önünde cezalandırılmasını talep ettiler:
“Saldırılar sırasında ev, işyeri ve araçlarda meydana gelen maddi zararlar tazmin edilmeli. Nefret suçları cezasız kalmamalı, yeni saldırılara yol verecek cezasızlık politikası son bulmalı ve göç politikalarında insani ve kalıcı çözüm formülleri geliştirmeli.”
“Pragmatist göç siyaseti mültecileri mağdur etti”
Açıklamada, hükümetin bu vahim gelişmelerden siyasi olarak sorumlu olduğunu belirttiler:
“13 yıldır daha da belirginleşen pragmatist göç siyaseti esas olarak sosyal destek ve hukuki korumadan mahrum bırakılan ve ağır sömürü çarkına sürülen mültecileri mağdur etmektedir. Kayseri, Konya gibi sanayi kentlerini ucuz ve güvencesiz göçmen emeği üzerinden vahşi bir emek pazarı yarışına sokan ve “Anadolu Kaplanları” olarak bilinen muhafazakâr patron örgütleri de bu pragmatist göç siyasetinin önemli bir parçasıdır ve olayların bu hale gelmesinde sorumlulukları vardır.
Saldırıların gerçekleştiği Danişment Gazi ve Eskişehir Bağları mahalleleri aynı zamanda, mülteci ve yerli organize sanayi işçilerinin yaşadığı emekçi yerleşim birimleridir ve bir arada insanca yaşamın yolu ortak talepler etrafında örgütlenerek mücadele etmelerini zorunlu kılmaktadır. Ancak linç saldırıları ve körüklenen nefret yerli ve mülteci nüfus arasında gelişen bu bağları parçalamaktadır. Sendikaların ve emek örgütlerinin de bu süreçte işçilerin birliği, halkların kardeşliği için ses çıkarması, bu nedenle ayrıca önem kazanmaktadır.
Şovenizm ve ırkçılığın yönlendirdiği teyitsiz yanlış bilgiler ve provokatif çağrılarla gelişen, Kayseri’dekine benzer galeyan, kışkırtma ve saldırıların da iktidar sahipleri ve kimi siyasi muhaliflerce daha kitlesel geri göndermeler için dayanak yapılması ve zaten yetersiz olan hukuki korumanın tamamen ortadan kaldırılması ihtimali bu süreçte güç kazanmaktadır.
İzmir Güzelbahçe’de inşaat işçisi üç Suriyeli mültecinin yakılarak katledilmesi, geçtiğimiz günlerde Muğla’da Kürt tarım işçilerine yapılan ırkçı saldırı ve tam da Sivas Katliamının yıldönümünde bir kez daha ırkçı saiklerle ev yakmalara, linç saldırılarına tanık olmak endişe verici.”
Hak örgütleri, yetkililerden linç olaylarına karşı önlem almasını talep ettiler.
İmzacı kurumlar: Antikapitalistler, Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, DEM Parti Göç ve Mülteciler Komisyonu, DSİP, EGEÇEP (Ege Çevre ve Kültür Platformu), Eko Anarşistler, Ekoloji Birliği, Emek ve Adalet Platformu, Enternasyonal Dayanışma, Göç İzleme Derneği, Göçmen Sendikası Girişimi, Halkların Köprüsü Derneği, Hepimiz Göçmeniz Irkçılığa Hayır Platformu, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De, İklim Adaleti Koalisyonu, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İstanbul Geri Dönüşüme Katkı Derneği, İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, İzmir Müzisyenler Derneği, İzmir Yeşil Gelecek Derneği, Jineps Gazetesi, Marksist.org, Muğla Çevre Platformu, Mülteci Medyası, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Sınırsız Dayanışma, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, Validebağ Direnişi, Validebağ Savunması, Yaşamak Sosyal Alan ve Dayanışma Derneği, Yeşil Sol Parti Mültecilerle Dayanışma Çalışma Grubu
(AS)