Fotoğraf: MA
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) eşbaşkanlarının da aralarında olduğu 23 dernek yöneticisi ve üyesi hakkında açılan davanın 2. duruşmasının 2. oturumu, Silivri Kapalı Cezaevi Kampüsü’ndeki İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Mahkeme, tüm tutuklu sanıkların adli kontrol tedbiriyle tahliyesine hükmetti.
Koçyiğit: GÖÇİZDER ile bir ilişkim yok
MA’nın haberine göre, dünkü duruşmada savunma yapan Nurhayat Koçyiğit, Mehmet Baran’dan satın aldığı Bakırhan Turizm Şirketi üzerinden GÖÇİZDER’in paralarının akladığına dair iddiaları reddetti.
Şirketi Turizm Bakanlığı üzerinden bulduğunu ve hiçbir sorunun olmaması nedeniyle satın aldığını dile getiren Koçyiğit, GÖÇİZDER ile bir ilişkisinin olmadığını belirtti. Cihan Kartal’ın avukatı Emrah Baran, “İlk olarak şunu söylemek istiyorum: bu dava siyasi bir davadır. Kolluk tarafından kullanılan tekniğe baktığımızda bunu görüyoruz. Suç filli ortada olmamasına rağmen siyasal hasım üzerinden beli ‘deliller’ öne sürülerek suç üretilmeye çalışılmıştır” dedi.
Halit Karahan tarafından müvekkiline 250 TL para gönderildiğini 3 yıl sonra ise müvekkilinin cezaevinde bulunan tutuklulara gönderdiği bin 750 TL’nin ise bu para olarak ele alındığını ve bu şekilde ise hem Karahan’ın hem de Kartal’ın suçlandığına dikkat çeken Baran, “Burada bir saptırma vardır. Sırf dernek suçlanmak için böyle bir uydurma yapılmıştır. Arasında bir kere nedensellik yoktur” dedi.
“Deliller duruşmaya gelmiyor”
“Değer ailesi” kavramı üzerinden suçlamalara da yanıt veren Baran, hakkında soruşturma veya kovuşturma olanların emniyet tarafından “değer ailesi” olarak kabul edildiğini ve bu şekilde hedef gösterilmelerinin önünün açıldığını belirtti. Baran, “Delilden söz ediyoruz ama delil duruşmaya gelmiyor. Delilin duruşmaya getirilmesi ve ortaya çıkarılması lazım. Sadece hakim ile savcının temas ettiği ‘delil’ delil olamaz. Bizim de müvekkillerimizin de temas etmesi lazım” diyerek, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 135’inci maddesinde yer alan “dinlenme kararlarının” da dosyada yer almadığına işaret etti.
“Emniyet bu soruşturmalarda suç yaratıyor”
Makbule Altıntaş’ın avukatı Cemile Turhallı Balsak, “İddianame çarpıtmadan, niyet okumadan ötede değil. Bu iddianamede çarpıtmanın sınırı yok. Ne yazık ki bu çarpıtmalar bugün müvekkillerimizin tutukluluk nedeni. Haliyle insan bu kadar da olmaz diyecek noktaya geliyor. Emniyet bu çarpıtmaların yargılama konusu olmasını da sağlamış olabilir. Emniyet ne yazık ki bu tarz soruşturmalarda bir taraf olarak görüyor kendini ve suç yaratıyor, suç işliyor. Bir dernek hem legal hem illegal olamaz. AYM de buna dair aynı fikirde. İddianamedeki iddialar hukuku alt üst ederek insanları ceza tehdidi altında bırakıyor. Makbule 9 ay çalışıyor. Telefon dinlemeleri ve para transferleri tamamen bu sürenin dışında” diye konuştu.
“Yargılama hukuka aykırı”
Daha sonra söz alan tutuklu Bilal Yıldız’ın avukatı Polat Yamaner, müvekkilinin dernek ile ilişkisinin olmadığını söyledi. Müvekkilinin hak savunucu olduğuna dikkat çeken Yamaner, pek çok uluslararası sözleşmeye dikkat çekerek, tutuklama ve yargılamanın hukuka aykırı olduğunu dile işaret etti. Yamaner, müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.
Tutuklu bulunan Erhan Örs’ün avukatı Burcu Gül de, Örs’e dair iddialara yanıt verdi. Örs’ün 9 yıl önce kurduğu şirketinin dernek için kurulmuş bir “paravan” şirket olarak ele alındığının altını çizen Gül, şirketin 9 yıl önce kurulduğunu ve bu süre zarfından yapılan çalışmalara dair daha sonra bilgi ve belge sunacaklarını dile getirdi.
“Müvekkilim dernek üyesi değil”
Müvekkilinin “Sûr: Ax û Welat” belgeselinin kurgusunu yapması nedeniyle de suçlandığını dile getiren Gül, bu durumun “PKK” ile ilişkilendirilemeyeceğini söyledi. Suçlamalar arasında yer alan para transferlerine değinen Gül, Diyarbakır Valiliği tarafından onaylanan “Sur’da Devran” filminde yer alan bir kişi ile Örs ile arasında yaşanan para transferlerinin suçlama konusu yapıldığını dile getirerek, bu transferin mesleki açından yapıldığını söyledi.
Gül, müvekkilinin İmren T.’e 500 TL para transferi yaptığını ancak bu paranın tekrardan kendisine geri gönderildiğini ve bu iki hususun MASAK raporuna da yansıdığını dile getirerek, bu hususun kolluk tarafından fezlekeye konulmadığını ve iddianameye yansımadığını söyledi. Gül, ayrıca müvekkilinin dernek üyesi olmadığını da söyledi.
“Yasal faaliyetler kriminalize ediliyor”
Halit Karahan’ın avukatı Kadir Karahan, müvekkilinin suçlamalara dair beyan vermek üzere davet edilmeden en son başvurulması gereken gözaltı işlemine maruz kaldığını ve tutuklandığını söyledi. “Usul esasın başıdır” diyerek, sözlerini sürdüren Karahan, bu durumun başından beri gözetilmediğini ve çok ciddi ihlallerin yaşandığını belirtti. Karahan’ın kendisi ve avukatlarıyla yaptığı telefon görüşmelerinin de iddianamede yer aldığını dile getiren Av. Karahan, polisin suç işlediğini söyledi. Karahan, “Yasal faaliyetlerin kriminalize edilmeye çalışıldığı bariz bir şekilde görülüyor” diyerek, tahliye talebinde bulundu.
Beyanların ardından söz alan savcı, dernek yönetici ve üyelerinin tutukluluk halinin devamı yönünde talepte bulundu.
Mahkeme, tutuksuz yargılananlar hakkında yurt dışı yasağına devam kararı verirken, 3 kişinin savunması ise bir sonraki duruşmaya bırakıldı. Tutuklu yargılanan 13 kişinin tamamı hakkında adli kontrol şartı ile tahliye kararı verildi.
Bir sonraki duruşma 4-5 Mayıs’ta görülecek. (AS)