Haberin Kürtçesi için tıklayın
Kartal Meydanı’nda tutuklu yakınlarının 3 Eylül’de yapmak istediği basın açıklamasını takip ettikleri sırada darp edilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Doğan Kaynak ve gözaltına alınan Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Elif Bayburt kendilerine müdahale eden polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Bayburt ve Kaynak suç duyurusunu polislerin görevini kötüye kullanması, işkence, kötü muamele, hakaret ve yaralamadan yaptı.
Çağlayan’daki İstanbul Adliyesine gelen gazeteciler burada bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına hasta ve infazları yakılan tutukluların yakınları ile HDP Milletvekili Musa Piroğlu, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) destek verdi.
Bayburt: Polis şiddeti ilk değil
Basın açıklamasında konuşan ve eylemi takip ederken polis müdahalesiyle gözaltına alınan Elif Bayburt, 3 Eylül’de yaşadıklarını için “Yaşadığımız manzara alışık olmadığımız, ilk defa başımıza gelen bir şey değil” dedi.
Son dönemde gazetecilere karşı polis şiddetinin arttığını söyleyen Bayburt, “Halkın sesini, ezilenlerin sesini duyurmaya çalışan gazetecilerin işlerini yapması engelleniyor” diye konuştu ve ekledi:
“Siyasal iktidarın talimatlarıyla polise ‘ister gözaltına al, ister işkence et, ister tehdit et ama ne olursa olsun haber yapılmasını, görüntü almasını, insanların sesini duyurmasını engelle’ deniyor.
“İktidar özgür basın emekçilerini her bir yandan susturmak istiyor; ancak 10 yıllardır süre gelen bir geleneğin Musa Anterlerin, Metin Göktepelerin devamı olan bu gelenek böyle basit, böyle ucuz saldırılarla engellenemez.
“Çünkü biz sırtımızı iktidarın bu halka örmeye çalıştığı korku duvarlarına yaslamadık. Biz sırtımızı bu ülkede sesini duyurmaya çalışan işçilerin, emekçilerin, kadınların LGBTİ+’ların, Kürtlerin ve bütün ezilenlerin idaresine, onların seslerini duyurma, itiraz etme konusundaki ısrarına yasladık.
“Hak mücadelelerini yazmaya devam edeceğiz. Bu ülkede direnenler oldukça özgür basın emekçileri olmaya devam edecek.”
Kaynak: Sadece mesleğimizi yapıyoruz
Doğan Kaynak ise Elif Bayburt gibi polis şiddetinin sadece 3 Eylül’e özgü olmadığını söyledi. Hemen her hafta polisten şiddet gördüklerini ve mesleklerini yapmalarının engellendiğini anlattı.
“Polis işkencesinin görüntüsünü kaydetmememiz için engelleniyoruz” diyen Kaynak, Diyarbakır’da tutuklu 16 gazeteciyi hatırlatarak “Gözaltılarla, tutuklamalarla hiçbir zaman geri adım atmadık, atmayız. Sadece mesleğimizi yapıyoruz. Polis işkenceyi ifşa etmeye devam edeceğiz” dedi.
Yurtsever: Haber yapmak neden engelleniyor?
MKGP’den Diren Yurtsever de “Şunu sormak gerekiyor. Elinde fotoğraf makinası olan bir gazetecinin rutin bir haberi takip etmesi neden engelleniyor? Orada ne oluyor da polis neden gazetecilere şiddet uyguluyor, gözaltına alıyor. Orada açığa çıkartılmak istenmeyen şeyin biz ne olduğunu biliyoruz. Tutuklu yakınlarına orantısız bir şiddet uygulandığını biliyoruz. Sadece insanlara şunu söylemek istiyorum. Halkın haber alma hakkının mücadelesini veren kişiler olduğunu bilsinler. Özgür basının 30 yıllık bir geçmişi var. Özgür basın biat etmiyor.” diye konuştu.
Piroğlu: İktidar gerçeklerin halka ulaşmasını engellemek istiyor
Son olarak söz alan Musa Piroğlu da şöyle konuştu:
"Özgür basına karşı bir kez daha saldırılarla karşıyayız. Suça bulaşmış iktidar, hırsızlığa bulaşmış, yolsuzluğa bulaşmış iktidar gerçeklerin halka ulaşmasını engellemek istiyor. Var olan medyanın önemli bir kısmını satın alıp susturmalarına rağmen özgür basını susturamadığı için onları tutuklayarak, baskı altına alarak halkın gerçekleri duymasını engellemeye çalıyor.
"İktidara özellikle büyük kentlerde polisin artan terörü eşlik ediyor. Ankara’da bir iktidar milletvekilinin kocasının tutuklanması sonrasında bunu haber yapan gazetecilerin haber odaları basıldı. Sormak gerekiyor, polis neyi gizlemek istiyor? Ben sayayım. Kadıköy’de 1 Eylül’de HDP ilçe eşbaşkanının kaburgasının kırılmasının görülmesini engellemek istiyor.
"Tutsak annelerine yapılan şiddetin görülmesini engellemek istiyor. Onların yanında duran insanların görülmesini engellemek istiyor. Beykoz’da inşaat baronlarının yanında koç başıyla polisin evlerin kapısını kırdığının, evlerini korumak isteyen insanların ters kelepçeyle gözaltına alındığının, çocuklarının darp edilerek gözaltına alındığının halk tarafından görünmesini engellemek istiyor.
"Hacıhüsrev’de, Tozkoparan’da halka yapılan zulmün görülmesini engellemek istiyor. Aydın’da Mezitli’de 80 yaşındaki kadının jandarma barikatı önünde durmasının görünmesini engellemek istiyor. Hanefi Zengin’in herkesin gözü önünde kadınları taciz ettiğinin kamuoyunda görünmesini engellemek istiyor.
"Yani polis halka karşı suç işleyenleri koruyor, bunu yaparken insanları darp ettiğinin görülmesini engellemek istiyor.
"Ancak özgür basını susturamazsınız. Herkese şunu söylüyorum: Beykoz’da, Tozkoparan’da direnen ailelere, hakkını arayan işçilere, hakkını arayan öğrencilere, kadınlara LGBTİ+’lara sesleniyorum. Sesinizi duyuran burası. Burada gördüğünüz bir avuç gazeteci bu ülkede gerçekleri yansıtan bir avuç insandır. Ya onların yanındayız ya da o zulmü yaşamaya devam edeceğiz. Ya onlarla omuz omuza duracağız ya da sesimizin kısılmasına seyirci kalacağız."
Emsal davalar varbianet eski muhabiri Beyza Kural'ı 2015'te İstanbul Beyazıt'taki YÖK protestosunu takip ederken ters kelepçe takarak gözaltına almak isteyen ve bu sırada şiddet uygulayan polislerin yargılaması devam ediyor. Avukat Meriç Eyüboğlu'nun polisler hakkında yaptığı şikayetler takipsizlik ve itirazları da mahkemelerce, polislerin "zor kullanma yetkisini aşmadığı" gerekçesiyle retle sonuçlanmıştı. Konu Anayasa Mahkemesi'ne taşınmış ve yüksek mahkemeden 18 Şubat 2021'de ihlal kararı çıkmıştı ve ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasına karar vermişti. Kural'a şiddet uygulayan polislerin yargılanmasına 23 Haziran 2021'de başlanmıştı. Dava henüz sonuçlanmış değil. Gökhan Biçici davasıdokuz8Haber Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Biçici'ye Gezi direnişi sırasında şiddet uygulayan polisler 9 yıl sonra 30 Haziran 2022'de, Anayasa Mahkemesi kararından ardından yargı önüne çıktı. Biçici'nin avukatı dosyanın ağır ceza mahkemesinde görülmesini, savcı ise 'zamanaşımını' gerekçe göstererek davanın düşmesini istedi. Duruşma 13 Eylül'e kaldı. |
(HA)