Anayasa Mahkemesi, (AYM) dokuz8Haber Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Biçici’nin Gezi direnişi sırasında haber takip ederken gördüğü polis şiddetiyle ilgili yaptığı başvuruyu karara bağladı.
AYM, polislerin Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağını ihlal ettiği” ve Biçici’nin Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan “ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiği” kararına verdi.
Kararının bir örneğini de, “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için soruşturmanın ihlal kararı doğrultusunda etkili bir şekilde yürütülmesi” amacıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.
Anayasa Mahkemesi, Gezi direnişinde gazeteci Gökhan Biçici’ye (@GokhanBicici) uygulanan polis şiddetini “ifade ve basın özgürlüğü ihlali” saydı.
— dokuz8HABER (@dokuz8haber) September 3, 2021
Dava açılmayan, disiplin cezası verilmeyen fail polisler hakkında yeniden soruşturma açılabilecek.https://t.co/OCM3PsbNi1 pic.twitter.com/MzdEw85MiN
“Açık hak ihlali var, özenli soruşturma yok”
Yüksek Mahkeme kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. maddesindeki “kötü muamele yasağının demokratik toplumların en temel değeri olduğu” ibaresini hatırlatarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki davalara atıfta bulundu.
Kararında Gökhan Biçici’nin “polis memurları tarafından cop ve tekme ile darbedildiğinin anlaşıldığını” belirten AYM, “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele edildiğini” vurguladı. AYM, polisin bu eylemlerine yönelik olarak “sorumluların belirlenmesi ve gerekiyorsa cezalandırılması yönünde etkili bir ceza soruşturması yürütülmediği” sonucuna da vardı. AYM, “soruşturmanın özenli ve süratli yürütülmesi yükümlülüğüne aykırı davranıldığına” da hükmetti.
“Basın özgürlüğünün ihlali”
Anayasa Mahkemesi, Gökhan Biçici’nin “haberci olarak takip ettiği gösteriler sırasında darbedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün ihlal edildiği” iddiasını da haklı buldu. Polisin Gökhan Biçici’nin gazeteci olduğunu bildiğinin anlaşıldığı ifade edilen AYM kararında, “Savcılık tarafından başvurucunun kimliği tespit edilemeyen kolluk görevlileri tarafından darbedildiği tespit edilmiş, ancak başvurucunun gözaltına alınarak görevini yapmasına engel olunmasının makul sebepleri kamu makamları tarafından ortaya konulamamıştır” dedi.
Yapılan müdahalenin Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan meşru sebeplerden hiçbirine uymadığı kaydedilen AYM kararında, “Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün ve 28. maddesinde korunan basın özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır” hükmüne vardı.
AYM etkili soruşturma istedi
AYM, Gökhan Biçici’nin tazminat talebi bulunmadığından ayrıca tazminata hükmedilmesine gerek görmezken dava masraflarının başvurucuya ödenmesine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi ayrıca, kararın bir örneğinin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için soruşturmanın ihlal kararı doğrultusunda etkili bir şekilde yürütülmesi” amacıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine de hükmetti.
Ne olmuştu?
Gazeteci Gökhan Biçici, Gezi direnişini izlediği sırada polislerin şiddetine maruz kalmış, Şişli civarında polisin eylemcilere saldırısını görüntülerken darbedilerek gözaltına alınmıştı. Basın kartını göstermesine rağmen Gökhan Biçici’nin boynundaki basın kartı koparılmış, kaskı ve gözlüğü yere atılmış, ellerinden ve kollarından tutularak taşınırken, polis O.E. “Alın bunu götürün, bir apartman boşluğunda işini bitirin” diye bağırmıştı. Polisin yere yatırarak şiddet uyguladığı Gökhan Biçici, ters kelepçe ile gözaltına alınmış ve şiddet polis aracında da devam etmişti.
Biçici’nin polisten şikayetçi olması üzerine açılan soruşturma, “yeterli delil olmadığı” ve “faillerin tespit edilemediği” gerekçesiyle davaya dönüşmemiş; Biçici’nin İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne yaptığı itiraz da reddedilmişti.
Polisler hakkında açılan disiplin soruşturması da aynı gerekçelerle kadük bırakılmıştı. Biçici dilekçesinde “kendisini darbeden polisleri teşhis edebileceğini, kendisini en fazla darbeden kolluk görevlilerinin Çevik Kuvvet ekibinin gaz silahı kullanmaktan sorumlu iki kolluk görevlisi olduğunu” belirtmesine karşın soruşturma kapatılmıştı.
(HA)