Fotoğraftakiler: İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu Üyesi Sebla Arcan, gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Jiyan Tosun, gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç ve gözaltında kaybedilen Ayşegül Şimşek'in ablası Fatma Nur Şimşek.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, adalet arayışlarının 805. haftasında, 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü dolayısıyla kaybedilen tüm kayıpları için adalet istediler.
805. haftanın açıklamasını Ankara'da 1995 yılında gözaltında kaybedilen Ayşegül Şimşek'in ablası Fatma Nur Şimşek yaptı.
"Gözaltında kaybetme kavramı, hukuki bir terim olarak 'karmaşık' gibi görünebilir, ancak gözaltında kaybedilen insanların hikayeleri son derece basit" diyen Şimşek, şunları söyledi:
"Onlar; evlerinden, işyerlerinden, otomobillerinden, otobüslerden, kafelerden, sokaklardan çok sayıda tanığın önünde devletin güvenlik güçleri tarafından zorla alınıp götürüldüler ve bir daha geri dönemediler.
Elbette ki, sadece gözaltında kaybedilenlerin değil, arkalarında bıraktıkları insanların da acı, ızdırap ve bekleyiş yüklü birer hikayesi bulunuyor. Gerçeği öğrenememenin getirdiği belirsizlik, belirsizliğin getirdiği bekleyiş, adalete ulaşamamanın yarattığı derin boşluk kayıp ailelerinin hayatını adeta cehenneme çeviriyor.
"Hikayeler dünyanın her yerinde benzer"
Kayıp yakınlarının yaşadıkları AİHM tarafından, sürekli olarak maruz kaldıkları belirsizlik, şüphe ve endişe nedeniyle işkence ve insanlık dışı muameleye maruz bırakılma şeklinde değerlendiriliyor.
Ayrıca, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin 21 Temmuz 1983 tarihli Quinteros-Uruguay kararında da kaybedilen şahısların birinci dereceden akrabalarının işkence ve kötü muamele mağduru olarak kabul edilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.
Gözaltında kaybedilenlerin ve ailelerinin hikayeleri dünyanın her yanında benzerlik taşır. Bu hikayeler bir yanıyla ağır bir vahşet, sonsuz bir yas ve işkence taşısa da aynı zamanda en ağır koşullarda bile hakikat ve adalet için yürütülen onurlu bir mücadeleyi de içerir. Biz de bu mücadelenin bir parçası olarak sürdürdüğümüz barışçıl direnişimizden vazgeçmeyeceğiz.
"Sözleşmeyi imzalayın ve uygulayın"
Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle;
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devleti yönetenlere, kayıp yakınlarına yaşatılan hukuksuzluk ve işkenceye son verme çağrısında bulunuyoruz.
Yargı makamlarına, mevcut cezasızlığa son vererek, gözaltında kaybetmelere ilişkin soruşturma ve kovuşturmaları tarafsızlık ve cesaretle yürütmeleri çağrısında bulunuyoruz.
Ulusal insan hakları koruma mekanizmalarına, kayıp yakınlarının maruz kaldığı ağır ihlaller karşısında kuruluş amaçlarının gereği olarak harekete geçme çağrısında bulunuyoruz.
İktidara, Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme’yi derhal imzalama ve uygulama çağrısında bulunuyoruz.
805. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz; zorla kaybetme bütün insanlığın utancıdır. Bu utancı yeryüzünden silmek için verilen çabanın bir parçası olarak verdiğimiz mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. 25 yıldır tüm baskılara rağmen yürüttüğümüz barışçıl direnişimizi son kayıbımız bulunana son fail yargılanana kadar sürdüreceğiz." (RT)