"Aile İçi Şiddete Son Konferansı 2006", "aile içi şiddetle mücadele erkeklerin, özel sektörün ve devletin rolü" temasıyla Bahçeşehir Üniversitesi'nde başladı. Hürriyet, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNDP), CNN Türk ve Çağdaş Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen konferansın açılış konuşması Çubukçu tarafından yapıldı.
Şiddeti tanımlarken ezberden kaçınmalıyız
Bakan Çubukçu, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin "dünyanın her yerinde olduğu gibi", Türkiye'de de önemli ve yaygın bir sorun olarak devam ettiğini söyledi.
Çubukçu, şiddete yönelik kavramların tanımlanmasının önemli olduğunu belirtti, "ideolojik kamplaşmalardan, söylemlerden, suçlamalardan, kutuplaşmalardan, mümkünse ezberlerden kaçmamız gerekiyor" dedi.
1994 yılından bu yana sağlıklı veri yok
Türkiye'de son 10 yıldır aile içi şiddete ilişkin yeterli istatistik bulunmadığını kaydeden Çubukçu, 1994 yılında yapılan araştırmaya göre, Türkiye'de kadına yönelik fiziksel şiddetin yüzde 34, çocuklara yönelik fiziksel şiddetin ise yüzde 46 oranında olduğunu kaydetti.
Aile içinde sadece kadınlar ve çocukların değil, yaşlıların da şiddetle karşı karşıya kaldığını dile getiren Çubukçu, şiddete uğrayan çocukların yüzde 75'nin bunu hayatlarına yansıttığını söyledi.
On yıl önce terbiye aracı olarak görülüyordu
Çubukçu, şiddetin on yıl önce "terbiye aracı olarak görüldüğünü", yeni yeni "ayıplanacak bir davranış" olarak nitelenmeye başlandığını kaydederek, "şiddete karşı mücadelenin ortak verilmesi gerek" dedi.
Şiddete uğrayan ve uygulayanların genellikle eğitimli, yüzde 65'inin de madde bağımlısı olduğunu söyleyen Çubukçu, şiddetin sadece ekonomik durumu alt seviyede olan kadınların sorunu olmadığını vurguladı.
Şiddeti olağan karşılayan kadın daha rahat anlatıyor
Çubukçu, "Ekonomik durumu kötü olan, kırsaldaki kadınlar yaşamlarında şiddeti olağan karşıladıkları için şiddeti daha rahat ifade ediyorlar. Biz kentli kadınlar, eğitimli kadındaki şiddeti ortaya çıkarmak o kadar kolay değil, şiddeti uygulayanları da ifade etmiyorlar" dedi.(AÖ/TK)