Kadınlara Hukuki Destek Merkezi'nden (KAHDEM) avukat Habibe Yılmaz Kayar, boşanan kadınların tekrar evlenebilmek için 300 gün beklemesiyle ilgilidüzenlemenin kadına yönelik ayrımcılık olduğunu söylüyor.
Medeni Kanun'un 132. maddesi şöyle:
"Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır."
Kayar şöyle diyor:
"Kadın ve erkeğin evliliklerini farklı koşullara bağlayıp kadınlar için daha ağır koşulları öngören bu düzenleme kadınlarla erkekler arasında eşitsizlik yaratmasından başka, hamile olan ve olmayan kadınlar arasında da eşitsiz bir düzenleme içeriyor. Konunun ayrıca hasta hakları bakımından da incelenmesi gerekir; tıbbi bir zorunluluk olmaksızın kadının muayeneye zorlanması kabul edilemez bir düzenleme. Ayrıca kadın hamile olduğunu belirtirse veya muayene sonucu hamilelik anlaşılırsa bu durumda kadın doğuma kadar evlenmekten yasaklanmaktadır, ki bu kabul edilemez."
Soy bağı sorunu
Konu, kadınlara İnternet üzerinden ücretsiz hukuki destek veren KAHDEM sitesine gelen bir soru üzerine tartışmaya açıldı.
Düzenlemenin gerekçesi "soy bağını belirlemek". Yani amaç boşanan kadın hemen evlenirse ve 300 gün içinde doğurursa, bebeğin eski eşinden mi, yeni eşinden mi olduğunun bilinememesi ihtimalini engellemek.
Fakat Kayar bu gerekçenin orantısız ve kadın adına ayrımcı olduğunu vurguluyor:
"Gözetilen amaç ile kadının hukuki ehliyetini kısıtlama orantılı olmadığı gibi, yasa yapıcı boşanan erkeklerin soy bağını korumak için, kadının özel hayatına, bedensel ve ruhsal bütünlüğüne müdahaleyi hak sayıyor."
Uluslararası hukuka aykırı
Ayrıca bu düzenleme Türkiye'nin de altında imzası bulunan uluslararası sözleşmelere aykırı.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 16. maddesi "Yetişkin her erkeğin ve kadının, ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır" diyor.
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'nin (CEDAW) 15. maddesi de "Taraf Devletler medeni haklar bakımından kadınlara erkeklerinkine benzer hukuki ehliyet ve bu ehliveti kullanmak için eşit fırsatlar tanıyacaklardır" diyor.
16. maddeye göre de "evlilik ve aile ilişkileri konusunda ayrımı önlemek için gerekli bütün önlemler" alınmalı.
CEDAW Komitesi'nin 21 No’lu Tavsiye Kararı'nda da "Taraf Devletler, kadınların hukuki ehliyetlerini kısıtlamaya yönelik hukuki sonuç doğuran her çeşit sözleşmenin vs. özel muamelelerin tamamının geçersiz olduğunu kabul ederler" diye belirtiliyor.
Kayar, Medeni Kanun maddesinin iptali için yasal yollara başvurulabileceğini söylüyor.
"Bu soru genellikle doğurganlık yaşındaki kadınların sorunu gibi görülüyor. Menepoza girmiş kadınlar, operasyon ile uterusu alınmış kadınlar, 70 yaşındaki kadınlar vs. örnekler çoğaltılabilir... Kadına yönelik kısıtlamanın kaldırılması ve sorunun başka çözüm yollarının aranması gerekli."(EÜ/TK)