BM Kadının Statüsü toplantısında feminist sosyologlardan Suriye eylemi

ABD'nin Newyork kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Toplantıları (KSK 69) çerçevesinde 14 Mart Cuma günü, Feminist Sosyologlar Derneği (Sociologists for Women in Society) tarafından "Küresel Sorunlar, Yerel Gerçekler: Silahlı Çatışmalarda, Eğitimde ve Adalete Erişimde Kadınların Yaşadığı Güçlükler" başlıklı bir panel düzenlendi.

SOHR: Suriye’de öldürülen sivillerin sayısı 1476’ya yükseldi
Panelde ABD, Kenya, Çin ve Türkiye'ye odaklanan araştırmalar sunuldu ve katılımcılar, yapılan sunumlara büyük ilgi gösterdi.
Paneldeki önemli sunumlardan biri, akademisyen Özlem Altıok tarafından yapıldı. Altıok, Batılı devletlerin, soykırım gerçekleştiren ve kadınları baskı altına alan rejimlere açık ya da örtük destek sağlamalarını eleştirdi. 1995 yılında kabul edilen Pekin Deklarasyonu'ndan bu yana barış süreçlerinde kadınların yer almasının sağlanması konusunda ciddi bir ilerleme kaydedilmediğini vurgulayan Altıok, Suriye’de süregiden Alevi katliamlarına dikkat çekerek, Şubat ayından itibaren birçok genç kadın ve kız çocuğunun kaçırıldığını belirtti.
“Suriye'deki Alevi Katliamını Durdurun”
Sunumunun ardından, katılımcılardan biri, Suriye'deki katliamların BM'de ve dünya genelinde yeterince duyulmadığını belirterek, ne yapılabileceğini sordu. Bu soruya hızlıca bir tepki gösteren katılımcılar, BM önünde bir protesto düzenlemeye karar verdiler. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen bir grup kadın, BM binası önünde "Stop Massacre of Alawites in Syria (Suriye'deki Alevi Katliamını Durdurun)" yazılı dövizlerle Suriye'deki Alevi katliamına karşı sessizliği protesto ettiler.
"Konu gündem düşmesin"
Protestoya katılan üç akademisyen, etkinlikle ilgili düşüncelerini bianet’e anlattı.
Özlem Altıok, Feminist Sosyolog, EŞİK Gönüllüsü, şöyle dedi:
"Panelde yaptığım sunumda, Suriye’deki katliamlara dikkat çektim ve bu katliamların dünya gündeminde yeterince yer almadığını vurguladım. KSK'nın ilk haftasında, Afganistan ve genel olarak barış süreçleriyle ilgili etkinliklerde edindiğim izlenimleri paylaştım. Suriye’deki katliamların yeni yeni gündem olmaya başladığını ancak bu konunun gündemden düşmemesi gerektiğini söyledim."
Susan H Lee, Ph.D., ABD Kadın Grubu Eski Başkanı, Feminist Sosyolog, Piskopos, şöyle dedi:
"Suriye'nin geçiş döneminde hukukun üstünlüğü, sivillerin korunması ve tüm etnik ve dini azınlıkların insan haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Suriye, Alevilere yönelik katliamların soruşturulmasında şeffaf olmalı ve bağımsız araştırmacıların ülkeye girerek soruşturma yapmalarına izin vermelidir. Suriye’deki Hıristiyan liderlerinin, geçiş sürecinde diyalog ve başkalarına açıklık kültürünün geliştirilmesi için duyduğu umutları destekliyorum. Pekin Eylem Platformu'nun barış kültürü çağrısını feminist bir bakış açısıyla onaylıyorum. İnsan haklarına saygı gösterilmesi ve ihlallerin şeffaf bir şekilde soruşturulması, barışın inşası için çok önemlidir."
Hafsa Girdap, Kadın Çalışmaları'ndan şu tepki yükseldi:
"Bu panel akademik bir etkinlikti, ancak paneldeki katılımcılar ‘Ne yapabiliriz?’ diye sorduklarında, ben de aksiyon almak gerektiğini düşündüm ve tereddütsüz katıldım. Bu mesele sadece akademik bir konu değil, aynı zamanda insani olarak da derinden önemsediğim bir konu. Panel sunumumda, akademik araştırma ile taban aktivizminin işbirliği yaparak insan hakları, özellikle de kadın hakları ve toplumsal adalet alanlarında nasıl değişim yaratabileceğini ele aldım. Türkiye’deki kadınların, özellikle Kürtler, Aleviler, Ermeniler ve mülteciler gibi azınlık gruplarına yönelik baskısını vurguladım. Ayrıca, cinsiyet, ırk ve din kesişimlerini değerlendirerek, devlet şiddetinin ve toplumsal cinsiyete dayalı ırksallaştırmanın Türkiye ve ABD’deki göçmen kadınlar üzerindeki etkilerini inceledim."
"Hikayelerini anlatmaya devam edeceğiz"
Sosyoloji ProfesörüNatascia Boeri de şöyle dedi:
"Pekin Eylem Platformu’nun üzerinden otuz yıl geçmişken, dünyanın dört bir yanında, özellikle çatışma dönemlerinde kadınlara yönelik şiddetin devam etmesi oldukça utanç verici. BM'ye daha fazla taleplerde bulunmak ve şiddetin barışı getirmeyeceğini hatırlatmak çok önemlidir."
Sosyolog Ashley Randolph şöyle dedi:
"Silahlı çatışmalar, Türkiye ve Suriye’deki kadınlara yıkıcı zararlar vermektedir. Kadınların acılarını görmezden gelemeyiz. Onların güvenliği, hakları ve temel desteğe erişimleri için durmaksızın savunuculuk yapacağız. Suriye’deki Alevilere yönelik son katliam, bu gerçeği trajik bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bu zulümlerin unutulmaması ve adaletin sağlanması için mücadele edeceğiz. Bu meseleler çözülene kadar onların hikayelerini anlatmaya devam edeceğiz."
Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik saldırıların giderek arttığı bir dönemde, Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu'ndan tam 30 yıl sonra, New York'taki KSK 69 toplantılarına Türkiye ve dünya çapında yüksek bir katılım söz konusu oldu. Toplantılar 22 Mart’a kadar devam edecek.
Suriye'de Alevilere yönelik katliamlar
Suriye'de son yıllarda Alevilere yönelik ciddi saldırılar gerçekleşti. Özellikle 2025’te Lazkiye ve Banyas bölgelerinde, Alevilere yönelik kitlesel katliamlar yapıldı. Bu saldırılarda yüzlerce Alevi sivil hayatını kaybetti, pek çok ev ve köy tahrip oldu. Bu durum, uluslararası toplum tarafından kaygıyla izleniyor ve çeşitli protestolara neden oluyor.
Kadınlara yönelik hak ihlalleri
Suriye'deki iç savaş, özellikle kadınları derinden etkiledi. Şiddet, cinsel saldırılar ve ev içi şiddet olayları ciddi şekilde arttı. Uluslararası Af Örgütü, Suriyeli kadınların savaş sırasında toplumsal cinsiyete dayalı şiddete uğradığını ve genellikle karar alma süreçlerinden dışlandığını belirtiyor. Ayrıca, hapishanelerde kadın mahkumlara kötü muamele yapıldığı ve bu durumun uluslararası arenada kınandığı ifade ediliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve BM, Suriye'deki kadınların maruz kaldığı hak ihlallerine karşı ciddi adımlar atılması gerektiğini vurguluyor.
Bu duruma karşı çıkan ve kadın hakları için mücadele eden pek çok sivil toplum kuruluşu ve topluluk var. Çoğu, kadınların bu şekilde ötekileştirilmesinin bir hak ihlali olduğunu belirterek, bu soruna karşı duruyorlar.
(EMK)
İMAMOĞLU’NUN DİPLOMASI
“Tartışmalar hukuki ve akademik gerçeklerle örtüşmüyor”

Tarlabaşı Toplum Merkezi’ne açılan dava 29 Eylül’e bırakıldı

KADINLARIN GÜNDEMİ
Herkesin bir Ahmet Kaya şarkısı olduğu gibi bir de favori 8 Mart dövizi yok mu?

15 maddede Feminist Gece Yürüyüşündeki hak ihlalleri

Af Örgütü’nden Acil Çağrı: Saifi’nin sağlığa erişim hakkı tanınmalı
