Fotoğraf: Protestocuların 5 Ocak'ta Almatı'daki gösterisi/CNN International
Kazakistan'daki son ayaklanmalarda ölenlerin sayısı 164'e çıkarken, BM İnsan Hakları Ofisi (OHCHR) Salı günü (11 Ocak). cinayetlerle ilgili olarak güvenlik güçlerince "gereksiz ve orantısız güç kullanılıp kullanılmadığı" konusunda "hızlı, bağımsız ve tarafsız soruşturma" istedi.
10 bin göz altı
19 milyon kişinin yaşadığı ülkede ayaklanmaların ardından 10 bine yakın kişinin gözaltında tutulduğu tahmin ediliyor. OHCHR sözcüsü Liz Throssell, Cenevre'deki Birleşmiş Milletler merkezinde gazetecilere bilgi verirken, "İçişleri Bakanlığı'nın 11 Ocak itibariyle yaklaşık 9.900 kişinin gözaltında tutulduğunu açıkladığını anlıyoruz. Açıkçası bu çok büyük bir sayı" dedi.
Throssell, "Uluslararası hukuka göre, insanların barışçıl protesto ve görüş açıklama hakları var. Ve sadece görüşlerini ifade ettikleri için tutuklanmamaları gerekir" dedi. "Sırf bu haklarını kullandıkları için tutuklanan ve gözaltına alınanların tümünün derhal serbest bırakılması" çağrısında buluncu.
OHCHR sözcüsü, ülkenin en büyük kenti Almatı çevresindeki hasar ve yıkıma geniş çapta tanık olunduğunu ve haberleştirildiğini kaydetti. BM'nin gözaltına alınanların kimliklerine ilişikin olarak net bir dökümü olmamasına karşın, "tutuklamalar olduğu ve kimilerinin muhtemelen suçlanacakları açık," dedi.
Sözcü bu arada "Elbette, Almatı ve Kazakistan'ın diğer bölgelerinde sokaklara çıkan silahlı kişilerin de olduğunu vurguluyoruz" dedi.
Throssell, tüm tutukluların temel insan hakları kapsamında bir avukata erişiminin olması gerektiğini vurguladı: "Bizim için çok önemli olan, Kazak kamu denetçisinin, gözaltı yerlerini ziyaret ederek ulusal önleme mekanizması olarak adlandırılan ve işkence ile ilgili görevini tam olarak yerine getirebilmesidir" dedi.
LPG zamları, protestolar ve OHAL ilanı
Haber ajanslarına göre, protestolar Pazar günü hükümetin ulaşım ve ısınmada çok yaygın olarak kullanılan sıvılaştırılmış petrol gazındaki (LPG) fiyat sınırlamasını kaldırmasıyla başladı. Gerçi zamlar daha sonra geri alındıysa da huzursuzluk, uzun süredir devam eden siyasal hoşnutsuzlukları kapsayarak hızla yayıldı.
5 Ocak'ta Kazakistan'ın Almatı merkezi ve başkent Nur-Sultan da dahil olmak üzere çeşitli bölgelerinde ilan edilen olağanüstü hal tüm ülkeyi kapsayacak şekilde genişletildi.
Ülkeyi sarsan ayaklanmaların başlamasından bir hafta sonra, Kazakistan'ın en büyük kenti Almatı giderek yatışıyor. OHCHR, Salı günü ülke genelinde bir günlük yas ilan edildiğini, telefon şebekesi, internet ve toplu taşımanın kademeli olarak yeniden çalışmaya başladığını söyledi.
'Öldürücü güç kullanma' emri
Bu arada BM bağımsız insan hakları uzmanları, Salı günü Kazakistan makamlarını ve güvenlik güçlerini protestoculara yönelik "öldürmek dahil, sınırsız güç kullanımını durdurmaya" çağırdı ve Hükümetin güç kullanımına ilişkin olarak bağımsız ve insan haklarına dayalı soruşturma açılması çağrısında bulundu.
İnsan Hakları Konseyince atanan uzmanların yaptığı açıklamada, son günlerde Kazakistan Cumhurbaşkanı'nın protestoları bastırmak için "haydutlar ve teröristler" olarak nitelendirdiği protestoculara karşı güvenlik güçlerine ve orduya "hedef gözetmeksizin ateş açma" emri verdiğinin bildirilmesinden derin endişe duyduklarını söyledi.
Mayıs 2019'da Kazakistan'a -protestolların yer aldığı Aktau ve Almatı'yı da kapsayan- bir resmi bir ziyaret gerçekleştiren BM Terörle Mücadele ve İnsan Hakları Özel Raportörü Fionnuala Ní Aoláin, Kazakistan'ın "terörizm" kavramını aşırı genişletilmiş bir anlamda kullandığını söyledi. Raportör, endişeyle, bu şekilde protestoculara, sivil toplum aktivistlerine, insan hakları savunucularına, gazetecilere ve siyasi partilere korku aşılamanın amaçlandığı izlenimini paylaştı. Yorumları birçok başka bağımsız BM uzmanınca da onaylandı.
'Terör' suçlaması yanlış uygulandı
BM İnsan Hakları Konseyi uzmanları "terörizm" teriminin yanlış, retorik ve aşırı geniş kullanımına karşı yetkilileri uyardılar. Bu tür bir kullanımın uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve insan haklarını Kazakistan'da yaşayan herkes için baltaladığını belirttiler: "Terörizm" sözcüğünün kötüye kullanılması herkesin güvenliğini zedeliyor ve uluslararası hukukta özel bir anlamı olan bu terimi 'ucuzlaştırıyor'."
Uzmanlar, bu ifadenin "Hükümetin görüşünü paylaşmayan, sosyal ve ekonomik koşulları protesto eden ve siyasi görüşlerini ifade edenleri susturmak için" kullanılmaması gerektiğini vurguladılar.
Uzmanların açıklamalarında şiddet eylemlerinin, Kazakistan'ın kapsamlı ceza yasası çerçevesinde ele alınmasının önemine dikkat çektiller. "Kazakistan bu eylemleri kovuşturmak için yeterli donanıma sahiptir. Hükümet, ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüğü de dahil olmak üzere temel özgürlüklerin meşru kullanımını korumalıdır" dediler.
Uzmanlar, "Protestocuların yaygın bir biçimde terörist olarak damgalanması"nın Kazakistan'ın 'terörist' olduğu düşünülen herhangi bir bireye karşı 'öldürmek kastıyla ateş açma' politikası da dahil olmak üzere güç kullanımına izin veren aşırı geniş terör yasasını kullanmanın bir yolu" olduğunu dile getirdiler.
"Terörizm temelinde ifade ve toplanma özgürlüğüne yönelik bu tür toptan engeller, uluslararası insan hakları hukukunun yaşam hakkıyla ilgili katı hükümlerine kesinlikle aykırıdır."
Uzmanlar, öldürücü güç kullanımının yalnızca meşru müdafaa amacıyla ve öldürücü olmayan güç de dahil olmak üzere diğer tüm yollar tükendiğinde kullanılması gerektiğini hatırlattılar. Bu ilkelerin, kendi rızasıyla Kazakistan topraklarında faaliyet gösteren yabancı güçler için de geçerli olduğunun altını çizdiler. (AEK)