Cinsel şiddete maruz bırakılan kadınlar, cinsel şiddete maruz bırakıldıklarındaki çocukluk hallerini içlerinde taşıyorlardı.
Mahpushaneye düşenlerin, ruhen düştükleri yaşta kaldıklarını biliyordum ama kadınlarının içlerinde taşıdıkları küçük benleri yeni öğrendim.
En acısı ise, içlerinde küçüklük hallerini taşıyan kadınlara ulaşılmadığı, yaşananların kendi suçlarının olmadığı, sorunun erkek egemen sistem olduğu anlatılmadığı; bu anlaşılmadığı sürece o küçük kızların büyüyememesiydi.
Bu ikinci bölümde öykülerini paylaştığım üç kadının gruba katılma serüveni ve grupta paylaştıklarını sizlere aktaramaya çalışacağım. Sözü kadınlara bırakıyorum.
Ekim: İğrendiğim bir kısır döngü
Ekim, "İntihar ettiğime inanamıyordum. Politik bilince sahiptim. Sorunlarımın kaynağı sistemdi. Sorunlarıma sebep olan sistemi analiz edip mücadele araçları geliştirmem gerekirken bilinçsizce de olsa intiharı tercih etmiştim.
Psikolog, psikiyatr, NLP, reiki ve hipnoz dönemi başladı. Psikiyatrlar, kişilik bozukluğum olmadığını, duygusal karmaşa içinde olduğumu söylüyorlardı. Duygusal karmaşama neyin, nelerin sebep olduğuyla ilgili bir şey öğrenemedim yıllarca.
Bu kadar çabamın bana göre tek yararı, dönemsel durgunluklar yaşamamdı. Ama içimde halen o küçük kızı taşıyordum. Öfkeliydim. Değersizlik hissinden kurtulmak için sevmek ve sevilmek umuduyla birlikte olduğum her erkekten sonra içimdeki boşluk gittikçe derinleşiyordu.
Nefret edip iğrendiğim bir kısır döngünün içinde debelenip duruyordum. Yeni bir psikiyatrdan randevu almıştım. Almanya'daki üniversitelerin birinden gelmişti. Tekrardan yurtdışına gitti. Ancak iki kez görüşebildik. İlk görüşmede tanıştık, sorunlarım hakkında genel hatları ile bilgi verdim.
İkinci görüşmemizde ise, bana arka arkaya sorular sordu. Cevaplarımdan yola çıkarak önündeki kağıda bir şekil çizdi. Kağıdı eline alıp havaya kaldırdı.
Kısır döngümü çizmişti. 'Ortaya bak' dedi. Bakıyordum. 'Kısır döngüne sebep olan bu davranış. Davranışına neden ise ya taciz ya da tecavüzdür' dedi.
Dışarıya çıktığımda yağmur yağıyordu. Ağlayarak yürümeye başladım. Ağlarken bir taraftan da beynimin içinde 'tecavüz' kelimesi yankılanıp duruyordu.
Yıllarca aradığım sorunumun kaynağını bulmuştum ama şimdi ne yapacaktım, bununla nasıl başa çıkacaktım.
Tesadüf eseri grupla tanıştım. İlk başta gruba katılmaktan dolayı tedirgindim. Yıllarca kendime bile itiraf edemediklerimi, bilinçaltımın en derin yerlerine sakladıklarımı tanımadığım kadınlarla nasıl paylaşacaktım?
Tanımıyorum dediğim her kadında benden bir parça, onlarda ise benden bir parça vardı. Hepimiz ayrı yerlerde, ayrı bedenlerde aynı şeylere maruz kalmış, aynı duyguları yaşamıştık.
Grupta evinden ilk kez çıkan bir ev kadını vardı. Sürekli o konuşuyordu. İlk başlarda işimize gelmişti bu. O'nu dinledikçe, dinledikleri üzerine yorum yaptıkça, yıllarca aradığım sorulara cevaplar buldum.
Yaşadıklarımı anlatma sırası bana gelmişti. Tedirgindim. Anlatabileceğimi sanmıyordum. Kendi içimde kendime bile anlatamamışken, ağzımı açıp sesli bir şekilde anlatmak... Ne yaşamıştım? Beynimin bir oyunu muydu?
Gruptaki kadınları dinlerken bile 'Galiba ben böyle şeyler yaşamamışımdır' deyip duruyordum kendime. 'Anlatmamam' dediğim an grupta bir sessizlik oldu. Hayal kırıklığı içinde bana bakıyorlardı.
Bana bakan gözlerden kaçmak için gözlerimi yere indirdim. 'Akrabamdı. Sürekli onlara gidiyorduk. Gittiğimiz evin ortanca oğluydu. Annem o gün niçin beni o eve bırakmıştı bilemiyorum. Ordaydım. Yatağa yatırmıştı.
Arkamdaydı. Canımın yandığını ve bacaklarımın arasından bir sıvı aktığını hissetmiştim. Kaçmaya çalışmıştım ama kaçamamışım işte...' Anlattığıma inanamıyordum."
Kaktüs: Görebiliyordum, amcamdı
Benimle samimi dostluk kurmak isteyen, ne yazık ki benim güvensizlik engelime takılan bir arkadaşımın yönlendirmesiyle gruba katıldım. Gruba katıldığım ilk haftalarda tedirgindim.
Geçmişte ne yaşadığımı bilmediğim için gruba takılmayı ve devam etmeyi mantıklı bulmuyordum. Konuşmak yerine dinliyordum. Grupta ilk kez dışarıya adımını atan bir ev kadını vardı. O konuşuyordu, bizler de dinliyorduk.
Yıllarca insansız kalmıştı. Sürekli kendisini anlatmasını hoşgörüyle karşılıyor, yaşadıkları üzerinden değerlendirmelerde bulunuyorduk. Her bir değerlendirmede bendeki puzzle'ın parçaları birleşmeye başladı.
Geçmişte yaşadıklarımı anlatma sırasının bana geldiği hafta gergindim. Bir an önce anlatmak istiyordum. Ne anlatacağımı ben bile bilmezken, anlatma isteğime şaşırıyordum. Sıra bana gelmişti. Göz teması kurmadan, sadece ben varmışım gibi anlatmaya başladım.
İçimdeki sekiz yaşındaki küçük kız bendim. Soyunmuş, kendi ayaklarımla beni çağıran erkeğin yanına gitmiştim. Kadın halim, çocuk halimi anlayamamıştı. Çocuk halimin soyunmayı istediğini, öyle sevilmeyi tercih ettiğini sanmıştım.
Bu yüzden dövmüştüm onu yıllarca. Hâlbuki o çocuktu, kendini nasıl koruyabilirdi? Gruba öykümü anlattığım günün akşamı içimdeki sekiz yaşındaki küçük kıza sımsıkı sarılıp uyudum.
Ertesi gün artık içimde sadece ben vardım. Küçük kız büyümeye gitmişti. Küçük kız gidince, arkasındaki erkek yalnız kaldı. Baş başaydık. Yüzü netti. Görebiliyordum. Amcamdı. Sekiz yaşındayken amcamın tecavüzüne maruz kalmıştım.
Deniz Yıldızı: Öğretmenime ölmek istediğimi söyledim
İlk kez kendim için evden çıkıyordum. Gruptaki kadınlar beni dinledikçe anlattım. Yıllarca susmanın açlığını gidermeye çalışıyordum. 'Onların da konuşmaya hakkı var' desem de kendimi durduramıyordum.
İlk kez hayat öykümü baştan sona anlatabildim. 'Feodal değerlerin hüküm sürdüğü bir aile ortamında büyüdüm. Babamın iki eşi vardı. Aynı zamanda teyzeme âşık olduğu herkesçe biliniyordu. Öz annem, amcam tarafından taciz ediliyordu.
Annem bunu dile getirdiğinde ise dayak yiyordu. Şehir dışından gelip de bizde kalanların haddi hesabı yoktu. İlk hatırladığım amcanın oğlunun sevmek adına dudaklarını dudaklarıma yapıştırmasıydı.
Sonrası, dayımın oğlunun erekte olmuş penisinin üzerinde doğru pozisyonu bulmak için beni bir o yana bir bu yana oturtmaya çalışmasıydı. Henüz beş yaşındaydım ve yaşadıklarım bunlardı. Esas kâbus sırasını bekliyormuş.
Büyük ağabeyimle Tarzancılık oynuyorduk. O Tarzan ben ise Jeyn'dim. Sürekli üzerime abanıyordu. Oyun bittikten sonra da peşimi bırakmıyordu. Göğüslerim belirginleşmeye başlayana kadar hep aynı oyunu oynadık. On yaşına gelmiştim. Göğüslerim belirginleşmeye başlamıştı.
Sürekli göğüslerimi sıkıyordu. Canım çok yanıyordu. Göğüslerimin ellenmesinden nefret ediyordum. Halen de nefret ediyorum ve her dokunuşta irkiliyorum. Kaçmaya çalışıyordum. O ise bir gölge gibi beni izliyordu.
Gündüz kaçsam bile akşam vücudumda gezen bir elin ürpertisiyle uyanıyor, üvey annemin koynuna kaçıyordum. Dayanamıyordum. Küçük ağabeyimle aram iyiydi.
Neler yaşadığımı anlattım. Küçük ağabeyim, büyük ağabeyimin erkek olmaya başladığını, bunun normal olduğunu söyledi. Bu normalliğe dayanacak gücüm yoktu. Ölmeyi istiyordum.
Yalnız kalmaktan korkuyordum. Küçük ağabeyime ve üvey anneme yapışmaya başladım. Yapışık yaşama dönemim başladı. Büyük ağabeyim mahalledeki kızları taciz etmeye başlamıştı. Gittiğim komşuların evinden ya kovuluyor ya da evdeki erkeklerin misilleme tacizlerine maruz kalıyordum.
Korkumdan ve utancımdan kimselere gidemez olmuştum. 12 yaşıma gelmiştim. Ağabeyim eve getirdiği kızları taciz ediyordu gözlerimin önünde. Korkuyordum. Ölümden başka bir şey düşünemez olmuştum.
Okulda, kendime yakın hissettiğim bir öğretmenime ölmek istediğimi söyledim. O günden sonra büyük ağabeyim beni rahat bıraktı. Tacizler son bulmuştu ama içimde bir hapishane vardı artık. (BB)
Aynalı Kadınlar-3: Tecavüzü Paylaşmak/ Özgürleşme
* Yazıda kullandığımız görsel Gülsün Karamustafa'nın Kaplankadın çalışmasıdır. Karamustafa, 1969'da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (İDGSA) Yüksek Resim Bölümü, Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinden mezun oldu. İDGSA'da öğretim üyeliği yaptı. Birçok filmde sanat yönetmenliği yaptı, yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı Bir Yudum Sevgi filminde görev aldı. Yönetmen olarak çevirdiği tek filmle ulusal festivaller dışında Fransa, Kanada, Mısır, İran, ABD, Japonya, Almanya, Belçika ve Hindistan'da birçok festivale katıldı, ödüller aldı. Karamustafa, yurtiçi ve dışında bir çok kişisel ve karma sergiler açtı. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nde de yer aldı.