Bu bölümü yazmaya başlayana kadar yazıp yırttığım kağıtları sayamadım. Vazgeçmişliklerimden ise hiç bahsetmeyeyim. Neden bu konuda yazılmadığını ortalık yerde ağlama krizlerim başlayınca anladım.
Ne olursa olsun vazgeçmeye niyetim yoktu. Vazgeçirmediler zaten. Ağlayacak bir omuz buldum. Sabırla saatlerce anlattıklarımı dinlediler. İçimdekileri boşaltım. Güç kazandım ve bıraktığım kalemi daha güçlü aldım elime.
Son bölümdeyiz. En sevdiğim bölüm. Amazon ruhlarını keşfeden kadınları sizlerle baş başa bırakıyorum.
Ekim: Öfkem dindi, yerine eylemlilik gücü geldi
Gruba anlattığım günün akşamı dışarıda rüzgâr vardı. Elimi içimdeki küçük kız tutuyordu. Birlikte rüzgâra karşı yürüdük. İlk kez birbirimize gülümsüyorduk. O günden sonra içimdeki küçük kızı bir daha görmedim.
Öfkem dinmişti. İçimdeki iki ben bir bene dönüşmüştü. Kendimi, kendime sarılırken, kendimi severken buluyordum. İçimdeki temizlik hissi ise harikaydı. İçimdeki küçük kızın yerini güç almıştı.
Eylemlilik gücü. Yaşadıklarımdan utanmak bir yana, her an herkese anlatabilirim hissi belirmişti. Beni anlamakta güçlük çeken en yakın arkadaşıma anlattım, hem de ağlamadan.
Güçsüzlüğümden faydalanıp vücudumu sömüren erkekleri gördüğümde ise dik dik bakıyordum. Bu yeni halim onları korkutmuştu.
Deşifre ettiklerim bile oldu. Bırakmadım yaşamsal alanımı. Utanıp ortalıktan yok olması gerekenler onlardı.
Daha da güçlendiğim zaman, tecavüzcüyü deşifre edeceğim. Öykümü sizlerle paylaşma sebebim ise cinsel şiddete maruz bırakılan kadınların kendilerini değersiz hissedip değer bulabilmek için erkeklerle birlikte olmalarıydı.
Kısır döngü oluşuyordu. Bu kısır döngüden tek faydalanan ise erkeklerdi. Kısır döngünün bir şekilde kırılması gerekiyordu.
Öykülerimizin bilinmesi, cinsel şiddete maruz bırakılan kadınlara, kendilerinin yalnız olmadıklarını, mücadele eden kadınların olduğunu, mücadele ile hep birlikte kurtulabileceğimizi anlatmaktaki ilk adımımız.
Şu an "Cinsel (Şiddete Karşı Kadın Platformu)Taciz ve Tecavüz Kriz Merkezleri Grubu"nda mücadeleme devam ediyorum.
Kaktüs: Sır yoktu artık
Gruptan sonra hayatımda neyin değiştiği sorusuna gelince; yaşanılan cinsel şiddetin, deşifre edilmediği sürece gelecek kuşaklara aktarıldığını okumuştum. Çocuğum vardı. Gelecekte böyle bir olaya maruz kalmasını istemiyordum.
Hem üstelik neden bu acıyı tek başıma taşıyordum ki? Babam dâhil olmak üzere herkesin bilmesini istedim. Tecavüzcü amcayı, amcam diyemiyorum, deşifre ettim.
Babamın ilk tepkisi, "Ben de ona aynısını yapacağım" demesiydi. "Biz çocuğumuzu koruyamadık" diyerek kendilerini sorgulamaları beklerken, onlar sorunun kaynağına amcayı koymuşlardı.
Deşifre ettiğimin ertesi günü bütün telefonları kapattım. Babam ısrarla görüşmek istiyordu. Görüştük. "Çocukken bize karşı neden tepkisel ve öfkeli davrandığını şimdi anlıyorum" dedi. İlişkimiz yumuşamaya başlamıştı. "Keşke mahkemede gizlilik olsa da dava etsek. Bu bir suç" demesi çok hoşuma gitti.
Ailenin diğer fertlerine gelince, babama bir şey olmasından korktular ilk başta. Halalarımdan biri "Yanlış hatırlıyordur" demiş. Yüz yüze gelmedik henüz. Küçük halam kendi kızı adına endişelendi.
Küçük kızı, tecavüzcü amcaya sık sık gidiyordu ve davranışlarında anormallikler vardı. Ne yaptılar onu da bilemiyorum şu an. Tartışmalar sürüp giderken, başka bir şehirde oturan kız kardeşimin yanına gittim. En büyük şaşkınlığı kız kardeşimleyken yaşadım. Amca onu da taciz etmişti.
Yaşanmışlar bizim için ağır bir yüktü ama ortaklıkta sır yoktu artık ve biz yan yanaydık.
Amcanın sosyal alanı daralmıştı. Amaçlarımdan birine ulaşmıştım. Halen kafamda sorular var. Sorularımın cevaplarını gruptaki kadınlarla bulmaya çalışıyorum.
Mücadele etmem gerektiği fark eder etmez de ("Taciz ve Tecavüze Son İnisiyitafi"ne) "Cinsel Taciz ve Tecavüz Kriz Merkezleri Ağı"na üye oldum. Aynı zaman da çocuklara yönelik cinsel istismarla mücadeleye katkı sağlamaya çalışıyorum.
Deniz Yıldızı: Gelecek dalga kadınların mücadele dalgası olacak
Kendi tecridimi kaldırıp benimle aynı şeyleri yaşamış başka kadınlarla bir araya gelmek benim için özgürlüğe doğru attığım ilk adımdı.
Aynı sorunların başka kadınlar tarafından da yaşandığını öğrendiğim zaman yıllarca hissettiğim derin yalnızlık hissi törpülenmeye, yumuşamaya başlamıştı. Binlerceydik.
Üstelik aynı ülkede değil, dünyada. Birçok yaşantı, aynı senaristin elinden geçmiş gibi bire bir aynıydı. Acılarımızı paylaştıkça güçlendik.
Değersizlik, yalnızlık hissimin nedenlerini tek tek keşfettim. Ürkekliğimin de tabii. Eşimin kuşkuculuğu anti-sosyal yanımı beslemişti. Ailem, onlardan uzaklaşma nedenimi onları beğenmeme olarak düşünüyorlardı.
Gerçeği açıklamak istedim gruptan sonra. Yıllarca "Ailene yeteri kadar tavır almıyorsun" diyen eşim "Şimdiye kadar aldığın tavrı aldın. Gerek yok şimdi tavır almana" dedi.
Gruptaki kadınlardan kopmak istemiyordum. Onlarla buluşmak için dışarıya çıktığım zamanlar eşimle tartışmaya başladık. Anti-sosyalliğimden memnun olmayan eşim, şimdi benim için önemli insanlarla görüşmemi istemiyordu.
Sorun aslında görüşeceğim insanların benim için önemli olmasıydı. Daha doğrusu eşimin görüşmem için seçtiği insanların dışındaki insanlardı. Onları ben seçmiştim.
Tartışmalarımız sırasında yıllarca söylediği aynı kelimeleri söylüyordu. "Orospusun sen", "Aşağılıksın sen". Önceden bunları söylediğinde, "evet" diyordum ve ölecek gibi oluyordum. Şimdi ise 'hayır' diyorum.
Ölüm hissi de geçti. "İnceldiği yerden kopsun" diyorum. Bir an önce ekonomik bağımsızlığımı kazanmam gerektiğini fark ettim. Neler yapabileceğimi araştırıyorum.
17 yıldır sevildiğimi, sevdiğimi sandığım sahte bir dünyada yaşamışım, aslında tam tersiymiş. Sorunlarımı eşimle çözmek, onunla ve çocuklarımla gerçek bir dünya oluşturmak istiyorum. İnsanca bir ilişki kurmam mümkün olmazsa da bu onursuzluğa tahammül etmeyeceğim.
Bir hikâye okumuştum. Hikâyede kıyıya vuran deniz yıldızlarını tekrardan denize atıyorlardı. Cinsel şiddete maruz kalmış biz kadınları kıyıya vurmuş deniz yıldızlarına benzetiyorum.
Ama birilerinin gelip de bizleri denize atmalarını beklemekten hoşlanmadım o hikâyede. Deniz yıldızları olabiliriz lakin denize ulaşmamız için gelecek dalga kadınların mücadele dalgası olacak.
Bitti sanmayın. Tartışılacak ve paylaşılacak çok şey var. Gücümüz yettiği oranda paylaşmaya devam edeceğiz. (BB)
* Haberimizde kullandığımız görsel, Dilek Özmen'in eseridir. Özmen, 1970 yılında Bartın'da doğdu. 1992 'de Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Resim Bölümü'nden mezun oldu. Yurtiçinde16, yurtdışında bir kişisel sergi açtı. Çin, Bulgaristan, Romanya, Amerika, İtalya ve Avusturya'da karma sergilerde yer aldı. Çalışmalarını kendi atölyesinde sürdüren Özmen, Unesco (AİAP) Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) üyesidir. Halen resim öğretmenliği yapmaktadır. Evli ve iki çocuk annesidir.