Anayasa Mahkemesi, Kadıköy’de biber gazı atılmasını ardından rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Serdar Kadakal’la ilgili başvuruda bugün karar verdi. AYM, “yaşam hakkına yönelik bir ihlal tespit edilmediğinden, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna” karar verdi.
37 yaşındaki Serdar Kadakal 13 Eylül 2013’te Kadıköy’de hayatını kaybetti. Kalp hastası olan Kadakal, Kadıköy’de çalıştığı mekanda akşam 23:00 civarında rahatsızlanınca ambulans çağrıldı. Bir süre beklediler, ambulans gelmeyince arkadaşları Kadakal’ı Kadıköy Şifa Hastanesi’ne götürdü. Hastaneye geldiğinde ölmüş olduğu kayıtlara geçti.
Kadakal’ın Kadıköy’deki eylemlerde yoğun şekilde biber gazına maruz kaldığı ve ölüm sebebinin bu olabileceği iddiaları üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklama yaptı: “Serdar Kadakal'ın işyeri ve yakın çevresi, Kadakal'ın '1996 yılında kalp kapakçığının değiştiği, halen kalp pili kullandığı, alkol ve sigara kullanması yasak olmasına rağmen alkol ve sigara kullandığı, kullanması gereken ilaçları düzenli olarak kullanmadığı, bu konuda eşinin kendisini sürekli uyardığı, vefat ettiği gün bulunduğu yerde herhangi bir polis müdahalesinin de olmadığı' şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.”
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı da 26 Şubat 2014’te verdiği kararla, “Ölüm şüpheli değil, kovuşturmaya yer yok” dedi. Savcılığın kararında, Kadakal’ın ölümünden önceki üç gün boyunca yaşadığı ve çalıştığı sokakta yoğun şekilde gaz kullanıldığı belirten tanık ifadesine de yer verildi: “Tanık, 13 Eylül ve öncesinde Hatay’da ölen Ahmet Atakan’ın ölümünü protesto gösterileri Kadıköy’de yoğun şekilde sürdüğünü ve güvenlik kuvvetlerinin yoğun biber gazıyla müdahalesi sonucu fenalaşmış olabileceğini söyledi.”
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi raporunda ise Kadakal’ın ölümünün kalp hastalığı sonucu meydana geldiği ifade edildi. Savcılığın kararı mahkemece de onanınca Kadakal’ın ağabeyi Anayasa Mahkemesine başvurdu.
AYM: Gerekçesiz ve keyfi değil
Anayasa Mahkemesi başvuruyla ilgili bugün karar verdi:
“Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinin başvurucunun iddiaları doğrultusunda soruşturma dosyasındaki ifade, görüntü, otopsi raporu ve tıbbi belgeleri inceleyerek verdiği raporunda kişinin gazdan etkilenerek öldüğüne dair bir beyanda bulunulmadığı, bu rapor üzerine olayda şüpheli bir durum olmadığı değerlendirilerek konuyla ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karara başvurucu tarafından yapılan itirazın İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiği, bu bağlamda gerekli delillerin toplanarak soruşturmanın makul sürede tamamlandığı, başvurucunun soruşturmanın açıklığını temin edecek ve meşru menfaatlerini koruyabilecek bir şekilde soruşturma sürecine dâhil olabildiği görülmektedir.”
“Buna göre başvuru dosyasında oluşa ilişkin belge ve bilgiler dikkate alındığında, ölüm olayının bildirilmesi üzerine resen başlatılan soruşturmanın yetersiz olduğundan ve kararın somut kanıtlarla çelişecek biçimde ve açıkça hukuka aykırılık oluşturacak şekilde gerekçesiz ve keyfi verildiğinden söz edilemeyeceği gibi, bu konuda ihmali bir davranış veya yetkililere yüklenebilecek bir eksikliğin de saptanmadığı görülmüştür.”
“Dolayısıyla, kişinin yaşam hakkının korunması kapsamında yürütülen cezai soruşturmanın etkisiz olduğuna ilişkin bir sonuca varılmasını gerektirecek bir husus tespit edilememiştir.”
Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) biber gazının kimyasal silah olduğunu ve insanı öldürebileceğini açıklamıştı. (AS)