“Ankara’nın en temel sorunu nedir?” diye sordum Fulya Çay’a.
“Ulaşım ve karanlık. Bu kentten her ayrılışımın dönüşünde daha karanlık görüyorum. Ana arterlerin bile karanlık. Gidin Eskişehir’e kent ışıl ışıl. Ankara’daki ulaşımdaki güçlük sınırlılık, günün pik saatlerindeki hareketlilik neredeyse akşam saat 8'de eve kapatıyor insanları. Çayyolu’ndaki Devlet tiyatrosuna gidiyorum ve çıktığımda toplu taşım aracı yok.
''Özellikle belli bölgelere çok eski belediye otobüsü veriliyor. Çamurdan görünmeyen camlar, oturmaktan imtina ettiğin koltuklar bu da olayın diğer boyutu. Burası başkent ötesi bir metropol. 24 saat ulaşıma sahip olmalı. Hayat kesintiye uğruyor burada.”
Ümitköy metro
“Belediye seçimleri yapılacak yakında. Bitmekte olan bu dönemde, başkentin hangi temel sorunu çözüldü?” diye sordum doğduğundan bu yana Ankara’da yaşamını sürdüren Fulya Çay’a.
“Bitti-bitecek denen Ümitköy metro hattı belki söylenebilir. Çevre yollarının da trafikte rahatlama yarattığı söylenebilir. Başkaca aklıma gelen bir şey yok” dedi.
Bir kadın olarak...
“Bir kadın olarak bu kentte hemcinslerinin bu kentin yönetimine katıldığını düşünüyor musun” soruma yanıtı kısa ve netti.
“Katılmadığını düşünüyorum. Karar organlarında kadınlar yer almalı. Tüm yönetsel düzeylerin erkek işgalinde olması, kadınlara sunulan bazı yönetsel görevlerin de lütuf gibi sunulmasına da karşıyım.”
Göç ve toplu taşım
“Sence, sadece Ankara’ya ilişkin özel bir sorun var mı?” diye sordum sosyal hizmet uzmanı Fulya Çay’a.
“Özellikle göç alan bölgelerde yaşayan insanların insan onuruna yaraşır muamele görmediğini düşünüyorum. Mesela; yaşadıkları mekanın fiziki koşulları, eğitim-sağlık hizmetlerine ulaşımları ya da sair olanaklara ulaşmada yaşadıkları güçlükler açısından. Gecekondu bölgelerinde yaşayanlar hayata karışmakta sıkıntı çekiyor; özellikle gençler, çalışan insanlar evine, işine ulaşmada sıkıntı yaşıyor.
''Özellikle gençler, çalışan insanlar, evlerine ulaşmakta güçlükler yaşıyor. Yaşadıkları yerler yollar çamur içinde, bu şekilde işyerine gelmeleri bile onları ayrımcılığa uğramasına neden. İstanbul’da okuyan oğlum Ankara’ya geliş saatini buranın toplu ulaşım saatlerine uygun yapıyor. Ben sağlıklı işleyen bir toplu taşım istiyorum bu kentte.”
Güvenli değil
“Ankara kadınlar için güvenli bir kent mi?” diye soruyorum yaşadığı kentin sorunlarına duyarlı olan Fulya Çay’a.
“Kesinlikle güvenli değil. Akşam saat 10’dan sonra Kızılay’da tek başına yürünemiyor. Işıklandırma yetersizliği nedeniyle otobüsten indikten sonra evinize ulaşmak çok zor.
''Loşluk nedeniyle Kızılay’da bile üst geçit kullanmamaya çalışıyorum. Pek park kullanan biri değilim ama geçenlerde Kurtuluş Parkının içinden geçerken ürperdim resmen. Ayrıca Ankara’yı Ankaralı bilir; dışarıdan gelen bilmez güvensiz yerleri. Burayı bilen biriyle gezmek zorundasınız.
''Ankara’da fütursuzca arttı acemi şoförler; trafikte kabus gibiler. Şehrin uzak bir yerinde oturuyorum yoğun trafik altında seyretmek sinir bozucu.”
İnsan dost...
“Başka ne söylemek istersin?” diyorum Fulya Çay’a “Çok şey” deyip devam ediyor.
“Hem büyüyen hem köyleşen bir Ankara var artık. Ankara’da hem yoksulluk hem yoksunluk çok çarpıcı. Sanki daha bir yoksullaştı gibime geliyor Ankaralı. Göç alan bölgelerde yıllardır yaşayan kadınlar şehir merkezini hiç görmediklerinden ürküyorlar, korkuyorlar.
''Gecekondu mahallelerinin bazılarında kullanma suyu hala sorun. Kentsel dönüşüm rant yarattı, bir de beton alanların metrekaresini. Son bir şey eklemek istiyorum: İnsana dost bir kentte yaşamak istiyorum. (ŞD/BA)
* 2014 Yerel Seçim Videorama Dosyası'na desteği için Friedrich Ebert Stiftung Derneği'ne teşekkürlerle...