Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın Galatasaray Meydanı’ndaki 500. buluşmalarında söz alan kayıp yakınları kayıplarının akıbetinin açıklanıp faillerinin yargılanması taleplerini yineledi.
500. haftada Cumartesi Anneleri’nin yanı sıra meydanda büyüyen çocukları da söz aldı.
Kayıp yakınları konuşmalarında cezasızlığa, sorumlular listesinde sıraladıkları isimlerin yargılanmadan hayatını kaybetmesine çekti; sadece kendileri için değil tüm kayıplar için, bir daha gözaltında kaybedilmeler yaşanmasın diye adalet için bu meydanda olduklarını ve tüm kayıplar bulunup failler yargılanan dek burada olacaklarını duyurdu.
Arjantin’deki Plaza de Mayo Büyükanneleri adına Rosa Tarlovsky de Roisinblit'in bianet aracılığıyla Galatasaray'a gönderdiği dayanışma mesaji okundu.
''1998’de oraya geldiğimde tanıştığım annelere seslenmek istiyorum. Onları çok sevdiğimi, çok önemli kişiler olduklarını söylemek istiyorum. Mücadeleyi bugüne kadar sürdükleri gibi sürdürmeliler, elbette sonunda bir şeyler elde edecekler. Her ülkede yaşanan olayların kendine has özellikleri vardır, Türkiye için de böyle olduğunu biliyorum.
''Hafızayı korumak, olup biteni hatırlamak lâzım, böylece bütün dünya orada neler olduğunu öğrenir ve onlarla dayanışmaya girer. Hafıza, hakikat, adalet. Önemli olan budur.''
Hanım Tosun: Herkes için buradayız
* Fehmi Tosun'un eşi
“20 yıl önceki çocuklarımız artık 20 yaşın üzerinde, yine bu meydanda. 20 yıldır kayıplarımız için adım atılmadı. Bazı anne, babalar artık aramızda yok
“Bu ülkeyi yönetenlere sesleniyorum: Bu anneler için ne yaptınız? Bu ülkeyi yönetenlerin kulakları sağır, bizi duymuyorlar.
“İster duyun, ister duymayın, herkes hesap verene dek bu meydanda gitmeyeceğiz.
“Bu meydana meraklı değiliz, ama acılı, öfkeliyiz. Kayıplarımızın akıbetini açıklanıp faillerin yargılanmasını istiyoruz.
“Buraya ilk oturduğumuzda da biliyorduk geri gelmeyeceklerini. Bir daha kimse evinin önünden, çocuklarının gözleri önünden kaçırılmasın diye buradayız.
“Coplandık, gözaltına alındık ama kimse bizi burada vazgeçiremedi, vazgeçemeyeceğiz.
“Başladığımızda her gün insanlar kayboluyordu. Her haftasonu gözaltına alınıyorduk. Bunlar normal gözaltılar değildi, vahşetti. Gözaltına alırken kafamızın üstünde cop, ağzımızda, yüzümüzde gazları vardı.
“Bunlara direnerek meydanı kazandık. Gözaltında kaybedilmelerin azaldığını gördük. Dünya sesimizi duydu. Dayak yerken kimse kaybolmuyor artık diye mutlu oluyorduk.
“Kendimiz için değil, herkes için buradayız. Kayıplar bulunsun, failler yargılansın.”
İrfan Bilgin: Fail devlet, kişiler değil
* Kenan Bilgin'in kardeşi
“İlk talebimiz ‘sağ aldınız, sağ istiyoruz’du. Ama aldıkları gibi sağ vermeyeceklerini biliyorduk, planı programı yapılarak gözaltına alınmış, kaybedilmiş, karar önceden verilmişti.
“Bu insanları alıp işkence eden, katleden memurlara sesleniyorum: Faili devlet, kişiler değil. Size görev verildi kaybedin diye. Size talimat verenler mükafatlandırıldı. Vicdanınız varsa bize ulaşın. ‘Falanca yere attık kemikleri alın’ diye söyleyin. Ben şahsen bunu yaparsanız sizi affederim.”
Emine Ocak: Fotoğrafıyla herkese gittim
* Hasan Ocak'ın annesi
“Oğlum kaybedildi. Fotoğrafını alıp herkese gittim. Kapılarına vurdum, oğlumu göstermediler. Ona işkence yaptılar, onu öldürdüler.”
Hanife Yıldız: 500 haftaya değil, adalete ulaşmak için geldik
* Murat Yıldız'ın annesi
“Buraya 500 haftaya ulaşmak için değil, adalete, insanlara ulaşmak için geldik. Ne yazık ki 500. haftaya da geldik, yine adalet bulamadık.”
“Adalete güvendik, oğlumla karakola gittik, 19 yıldır bana onu geri vermediler. Bir ananın devlete inanıp güvenmesinin bedeli bu mu olmalıydı?”
Hasan Karakoç: Çiçeklerimizi bile gözaltına aldılar
* Rıdvan Karakoç'un kardeşi
“Onlarcaydık, binlerce olduk. Anneler gözaltına alındı, saçlarından sürüklendi… Kayıplarımızı istedik, yetkililer kör sağır ve dilsizi oynadılar. Çiçeklerimizi bile gözaltına aldılar.”
Mikail Kırbayır: Katiller korunuyor
* Cemil Kırbayır'ın ağabeyi
"Ellerimizde fotoğrafları olanlar, bu coğrafyada iyi, güzel doğru yaşam için mücadele ederken 12 Eylül faşist darbesi sonucu yolları kesilerek, adreslerinden alınıp yaşamlarına son verilenler.
"500 haftadır akıbetlerini sorguluyor, mezarlarına kavuşmak için adalet arıyoruz. Bu ülkeyi yönetenler sağır, dilsiz oldular. Öyle olmak zorundalar. Bütün uzuvlar emrini beyinden alır.
"Cemil Kırbayır ile ilgili devlet 30 yıl firar diyerek yalan söyledi. Üç yıl önce Meclis'te kurulan komisyon gözaltında kaybedildiğini raporlayarak Kars savcılığına suç duyurusunda bulundu.
"Üç yıl geçti, hala iddianame hazır değil. Bu demektir ki 12 Eylül zihniyeti sürüyor, katiller korunuyor."
Zübeyde Tepe: Sağ kalan failler yargılanan dek
* Ferhat Tepe’nin annesi
“500 haftadır adalet arıyoruz, maalesef yok. Katiller birer birer eceliyle öldü, çocuklarımızı eceliyle ölmeye bırakmadılar. Sağ kalanlar yargılanan dek buradayız.”
Muzaffer Yedigöl: Kayıplarımızı bulamazsak insanlığınızı kaybedersiniz
* Nurettin Yedigöl’ün kardeşi
“Bizim mücadelemiz demokrasidir. Biz adelet için, kayıplarımızın kemiklerini almak için mücadele ettik.
“Nurettin YEdigöl’ler sahiplenilseydi bugün Berkin Elvanlar olmayacaktı. Biz kayıplarımız bulamazsak, siz insanlığınızı, vicdanınızı kaybederseniz.”
Gülbahar Alpsoy: İstemekle olmuyor, mücadele edeceğiz
* Kasım Alpsoy’un kızı.
“500 yıldır adalet için direniş var bu meydanda. Bugün sınırın hemen yanında Kobanê’deki annelerin direnişi bizden farklı değil. Kadınlar adaleti getirecek.
“Hiçbir şey istemekle olmuyor. Mücadele edip, kazanacağımıza, faillerin yargılandığını göreceğimize inanıyorum.”
Ahmet Cihan: Kaybedilenlerin arkasında devlet var
* Süleyman Cihan’ın kardeşi
“Kaybedilenlerin arkasında devlet var. Değişen çok şey var diyorlar ama değişmeyen tek şey devletin işlediği cinayetlerin arkasında durduğudur.
İkbal Eren: Kendinizle ve bizimle yüzleşin
* Hayrettin Eren’in kardeşi
“Ocak ailesinin başlattığı oturma eylemine diğer aileler de katıldı, kocaman bir aile olduk. Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi demeden, yüreklerine ateş düşmesini bekelemden katılan insan hakları savunucuları ile büyüdük, bu günlere geldik.
“Devlet eliye gözaltında kayıpların kısmen de olsa önünü keserek önemli kazanım elde ettik.
“ Failleri belli, kaybedilenler nerede diye sorduk, failler birer birer önümüzden geçti. Kalanlar, vicdanları varsa kendileri ve bizimle yüzleşsin.”
Serhat Ertak: Tek resim var adı kayıp
* Mehmet Ertak’ın oğlu
“ (Kayıp yakınlarından fotoğrafları kaldırmalarını istedi) Karşınızda tek bir resim var; adı kayıp. Devletin kanlı yüzünün resmi. Bir şey yapmadan önce burada adım atsın.”
Deniz Gülünay: Bu meydanda çocukluğumun izi var
* Hasan Gülünay’ın kızı
“ Burası sadece oturup ağladığımız yer değil, fotoğraflardaki devrimcilerin soluğuyuz. Bu meydana acıyan gözlerle bakmasın kimse, biz burada hesap soruyoruz.
“Bu meydanda büyüdüm, çocukluğumun, oyuncaklarımın izi var. 22 yıldır arıyoruz, ömrüm yettiğince aramaya devam edeceğim.”
Vehap Canan: Hakikatleri araştırma komisyonu kurulsun
* Abdullah Canan’ın oğlu
“IŞİD’in şimdi Şengal’de, Kobanê’de yaptıklarını biz 90’larda Yüksekova’da yaşadık.
“ Kaybedilenler devletin bilgisinde yapılan siyasi cinayetlerdir. Herşeyin gereğini yapacağını söyleyen başbakan, cumhurbaşkanı, neden bu katillerin gereğini yapmıyorsun. Meclis’te hakikatleri araştırma komisyonu kurulsun, ülke geçmişle yüzleşsin, kayıplar açıklansın, failler yargılansın istiyoruz.”
Emrah Aydınlar: Bin hafta da geçse arayacağız
* Cüneyt Aydınlar’ın kardeşi
“ Devlet failleri yargılmaktan bile aciz. Bin hafta da geçse kayıplarımızı aramaya devam edeceğiz.”
Sedat Tanış: Berfo anneye verdiğiniz sözü yerine getirin
* Serdar Tanış’ın kardeşi
“Ağabeyim ve akrabam Ebubekir Deniz Silopi Jandarma İlçe Komutanlığı’na çağrıldı, gitti, bir daha haber alamadık. Failler suçsuz kaldı, AİHM ülkeyi cezalandırdı.
“Cumhurbaşkanı ‘Fırat’ın yanında kuzuyu kurt kapsa gelin hesap sorun’ diyordu, koyunumuzu kurt kapmadı, canlarımızı devlet kaptı. Berfo Anneye ve kayıp yakınlarına verdiğiniz sözü yerine getirin.
Mukaddes Coşkun: Kemikleri bulduk, sebep olanları da bulacağız
* Abdurrahman Coşkun’un yengesi
“Sekiz sene önce buraya geldiğimi söylediğimde nereye gittiğimi soruyorlardı, dün buraya dayanışmaya geleceklerini söyleyenlerle karşılaştım.
“18 yaşında bir gencin iki kilo kemiğini verdiler bize. Asit kuyusunun dibinde bulduk. Nasıl kemikleri bulduk, buna sebep olanları da bulacağız." (BK)