Verso Siyasal Araştırmalar Merkezi'nin başkanı Erhan Göksel, ABD'nin büyük finans şirketlerinin 2001'de bilişim sektörüyle başlayan krizi ipotekli emlak kredileriyle (mortgage) ötelediklerini, riski ABD dışı ekonomilere yıktıklarını söylüyor.
Göksel'e göre, finans devleri, kapitalizmde tekelleşmeyi artırırken, paralarını da ABD'deki "merkezlerine" çekiyor. Bu da ABD dışı ekonomileri alt üst ederken,dolar yükseliyor.
Göksel Türkiye'nin en riskli ülkelerden biri, Çin'in bu krizden en az etkilenecek ülke olduğunu vurguluyor. Göksel'in saptama ve öngörülerinden bazıları şöyle.
Riskli kredi dünyaya: Nobel ödüllü iktisatçı Joseph Stiglitz, 2001-2008 arasında ipotekli emlak kredisi fonlarının ABD'nin en büyük ihracat kalemi olduğunu, bu sürede toplamda 27 trilyon dolarlık bir endüstri yaratıldığını, felaketin sonuçlarının yüzde 40'ının ABD dışına yıkıldığını yazdı. Şirketler tüketiciden alacaklarını defalarca ciro ettiler, verdikleri kredinin yüzde 40'ını bu fonları ABD dışı ekonomilere satarak karşıladılar. Bu yaklaşık 11 trilyon dolar eder. Sattıkları riskli fonlardı. 2012'de yapılmaya başlanacak evler için bile fon sattılar. Bunu da küresel sermayenin medya gücüyle pompaladılar. Stiglitz "Bu ekonominin maliyetini her dakika bir aptala yıktık" diyor.
Biliyorlardı: ABD finans sektörü, krizin kaçınılmaz olduğunu 2001'de görüp faturayı ABD dışına yıkmanın yollarını hazırlamıştı. Bu aklı onlara danışmanlık şirketi McKinsey'in kitabını yazan Juan Ocampo verdi. Ocampo bu sistemden "Hız limitlerini aşan güçlü bir teknoloji" diye bahsediyordu. Önce Clinton döneminde bankacılığı devlet denetiminin dışına çıkaran yasa çıktı. Sonra varlığa dayalı menkulleri banka bilançolarının dışına çıkardılar. Risk bankalarda olduğu halde bilançolarında görünmüyordu.
Doların yükselişi: Şirketler ABD'de çıkan yangını söndürecek suyu ABD dışından getiriyor. Bulundukları ülkelerden döviz çekiyorlar. Örneğin Türkiye'de lira olarak bulunan sıcak para geri dönmeye kalkınca dolara geçiyor. Her ülkede dolar talebi oluştu. Bunun üzerine dolar yükseliyor. Çoğu devletlerin eline geçen ve değerleri üçte birine inmesi beklenen hedge fonlar sayesinde de ABD dışı ülkelerden büyük bir servet transferi olacak.
Türkiye güvencede değil: Sanayi Bakan Zafer Çağlayan özel sektörün borcunun 835 milyar YTL, yaklaşık 700 milyar dolar olduğunu açıkladı. Özel sektörün yaklaşık 15 milyar dolar açık pozisyonu var. Bankaların da 66 milyar dolar dış borcu var. Kur yükseldikçe açığınız da yükseliyor.
Küçük yatırımcı riskte: Hisse senetleri hızla düşüyor. Şirketlerin diyelim 100 lira olan senet değeri, şimdi 20 lira. Bu dönemlerde şirketlerin borsa değeri gerçek değerini göstermez. Ama bu, para el değiştiriyor demek. Şirket avcısı büyük şirketler diğerlerini kolayca satın alıyor. Bu borsadaki küçük yatırımcılar için risk demek.
Çin en az etkilenecek: Çin'in dünyadaki hiçbir pazarda fiyat rakibi yok. Her yıl artan anormal büyümesine karşın dünya pazarlarındaki payı yüzde 17. ABD'ninki yüzde 29. ABD, Avrupa daralırken, Çin'in girebileceği alternatif pazarlar var. İhracat rotalarını değiştirmesiyle kazanır. Bu arada, Çin Rusya'ya 25 milyar dolar verdi ve 20 yıllık petrol anlaşması yaptı. Bizse zaten petrolün variline bir yıldır 150 dolar ödeyerek ABD'yi krizde finanse ettik. (TK)