Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Artvin Hopa’da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011 yılındaki mitingi öncesi düzenlenen eylemde polisin sıktığı biber gazı sonucu yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümü ile ilgili "taksirle ölüme neden olma" suçlamasıyla 13 polis yargılandığı davanın ilk duruşması Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde 21 Nisan’da görüldü.
TIKLAYIN - Lokumcu davasında mahkeme tüm talepleri reddetti
Davada, Lokumcu Ailesi’nin avukatlarının tüm talepleri reddedildi. Avukatlar, talepleri dikkate almayan mahkemeye karşı reddi hakim talebinde bulundu.
Trabzon 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bugün açıkladığı kararda, talep, "hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir sebep yok" gerekçesiyle reddedildi.
İlgili mahkeme tutanağı Metin Lokumcu davasına dikkat çekmek için kurulan “Metin Lokumcu Adalet” sosyal medya hesabından “Elbette şaşırmadık; ama #MetinLokumcuİçinAdalet arayışımızdan da vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz” notuyla duyuruldu.
#MetinLokumcu davasında; reddi hakim talebimiz "hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir sebep yok" gerekcesiyle reddedildi!
— Metin Lokumcu Davası (@MetinLokumcuDv) May 31, 2021
Elbette şaşırmadık; ama #MetinLokumcuİçinAdalet arayışımızdan da vazgeçmedik, vageçmiyoruz! pic.twitter.com/xTREs6yqax
"Adalet talebimiz sürecek"
Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu bianet’e yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Adaletin son kırıntısıydı. Beklentimiz böyleydi. Kendileri film yazmış oynuyor. Filmin sonu belli elimizden geleni yapacağız. Hukuken olması gerektiği noktada mücadelemizi sürdüreceğiz. Bunların hepsi de tek tek tarihe geçmesi önemli.
“Bizim adalet talebimiz sürecek. Taleplerimiz kabul olmuyor diye kararlılığımızdan geri adım attığımız düşünülmesin.
“Babam adalete önem verirdi. Şimdi onun için adalet talebi yükseltmek bizim görevimiz.”
31 Mayıs 2011'de Hopa'da ne oldu?Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti. Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: Hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi! Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu. Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı... Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldı. |
(EMK)