*Fotoğraf: Caner Odabaş
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Artvin Hopa'da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011'deki mitingi öncesi düzenlenen eylemde polisin sıktığı biber gazı sonucu yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümü ile ilgili "taksirle ölüme neden olma" suçlamasıyla 13 polisin yargılandığı davanın ikinci duruşması, Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde (28 Haziran 2021, Pazartesi) görülüyor.
TIKLAYIN - Lokumcu davasında mahkeme tüm talepleri reddetti
TIKLAYIN - 10 soru/10 yanıt: Metin Lokumcu için adalet
Davanın 21 Nisan’da görülen ilk duruşmasında Lokumcu Ailesi’nin avukatlarının reddi hakim talebi reddedilmişti.
Davanın ikinci duruşmasını CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, TİP Milletvekili Barış Atay, CHP eski milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu, CHP'li Sevgi Kılıç, CHP Disiplin Kurulu Üyesi Doğuşcan Aydın Aygün, Sol Parti'den Alper Taş, Hopa, Rize ve Trabzon emek ve demokrasi platformları ile İzmir, Ankara, Diyarbakır, İstanbul, Antep ve Batman Barosu avukatları takip ediyor.
Ayrıca duruşmayı Metin Lokumcu'nun eşi, oğlu ve kardeşleri de takip ediyor.
Duruşmada ilk olarak sanık avukatı konuştu. Avukat, üç müvekkiline dair somut bir suç isnadı olmadığını belirtti ve beraat istedi. Üç sanığın duruşmadan veraste tutulmasını istedi.
"Süre uzayacak"
Daha sonra Lokumcu Ailesi’nin avukatı Nagihan Bulduk söz aldı. Bulduk, önceki duruşmadaki, görevsizlikle ilgili taleplerini hatırlattı. Bulduk, şunları kaydetti:
“Metin Hoca basın açıklamasına katıldı ve o açıklamaya biber gazlı saldırı oldu Metin Lokumu hayatını kaybetti.
“Görevsizlik kararı her aşamada verilebilir ama bu dosya 9 yıl 28 gün geçen bir dosya. İddianamenin 9 sene sonra hazırladığı bir dosyadan söz ediyoruz. Burada makul süre sözkonusu değil. Delilleri toplamak adına mevcut verilerin bir kenara bırakıp yeni delil topladığınızda zaten yargılama hakkını ihlal etmiş olacaksınız. Süre uzamış olacak.
“Aslında vereceğiniz karar, adil yargılanma hakkını da ihlal edecek.
"Polisler sorumluluklarını biliyordu"
“Hopa'da o gün çok fazla gaz kullanıldı. Dosyada buna dair bilgiler var. Bütün kent gaz altındayken Lokumcu'nun bundan etkilenmediğini söylemeyeyiz. Bilimsel çalışmalar da gazın ölümcül sonuçları olabilir diyor. Metin hoca çok uzun süre gaza maruz kaldı. Biz buna dair bilimsel çalışmaları raporları dosyaya sunduk.
"O raporlarda açıkça bu bilimsel verilerden söz ediliyor. Türkiye'de kimyasal gazların kullanımıyla ilgili çok fazla can kaybı oldu. Bu konudaki raporu da sunduk. Burada olası kasıtla suç işleyen, yaptıklarının sonucunu bilen polisler var.
"Davadan el çekin"
"Biz sizin görevsizlikle ilgili verdiğiniz kararı kabul etmiyoruz. Metin Lokumcu'ya isterse direkt gaz atsın isterse sadece Hopa Meydanı'na atsın, Metin hoca bu gazlardan etkilendi. Polisler bu sorumluluğu biliyordu. Görevsizlik talebimizi yineliyoruz."
Bulduk'tan hemen sora avukat Oya Meriç Eyüboğlu söz alarak şunları söyledi:
"Siz görevsizlik kararını verirseniz dava Ağır Ceza' ya gidecek. Adli Tıp raporu da gaz kullanımına dikkat çekiyor, ölüm nedenini söylüyor. Bu anlamda yeni bir delile ihtiyaç yok. O gün çok fazla kişi bu gazdan etkilendi. Hastanede yatanlar var. Bu durum bize gaz kullanımının ne kadar hukuk dışı olduğunu gösteriyor.
"Biz, mahkemenizin bu davadan el çekmesini ve Ağır Cezaya gönderilmesini istiyoruz."
Avukat Eyüboğlu son olarak sanıkların davaya getirilmesini bir kez daha talep etti. Mahkeme bir önceki duruşmada, avukatların sanıkların mahkemeye katılması talebini reddetmiş ve "eğer gerek görülürse sanıkların SEGBİS'le bağlanabilecekleri"ni söylemiş ve savunma avukatlarının "sorularını yazılı olarak iletmesi"ne karar vermişti.
Terzide ölçüm
Eyüboğlu bu duruma da değinerek şunları söyledi:
"Mahkeme bir önceki duruşmada sanıkların mahkemeye gelmesine gerek yok kararı vermişti. Sanıkları getirirseniz, belki o gün Hopa'da olanlar, onları tanıyacak ve teşhis edecek. Biz bu kararın iptal edilmesini istiyoruz. Biz sanıkları görmeliyiz, görülmeden bu sanıklar nasıl teşhis edilecek? O gün orada olanlarla aynı polisler mi bunlar?
"Buraya tanıklar gelecek, o polisleri tanıkların görmesi lazım, teşhis edebilmek için. Siz bu teşhis için bir önceki duruşmada boy ve kilo ölçümü yapılmasını istediniz, evet bu yapılmış ve resmi yazışmalardan öğrendiğimiz kadarıyla sanıkların bol ve kilo ölçümleri terziye yaptırılmış. Polislerin ölçülerini terzi almış. Peki, belki bu 10 yıl içinde polisin boyu uzamamıştır ama kilosu aynı değildir! Bu insanlar nasıl teşhis edilecek?"
Söz konusu ölçümlerin Emniyet tarafından yapılması gerekiyor.
Tanık: Halka mermi sıkıldı
Aranın ardından başlayan davada ilk olarak tanık Kamil Ustabaş dinlendi. Ustabaş şunları söyledi:
“Oradaydık. Ve biber gazlı saldırı oldu. O gün Hopa’da normalden çok daha fazla kolluk kuvveti vardı. Beki 10-15 kat fazlaydı. Biz de o gün meydanda o basın açılamasını yapmak istedik.
“O kadar çok gaz sıkıldı ve insanlar can korkusuyla kaçtı. Alanda toplananlara gaz ve su sıkıldıktan sonra etraftaki insanlara da sıkıldı.
“Esnafa sığınan halka da biber gazlı saldırı oldu. Esnafın birinin çatısı yanmaya başladı. Hopalılar çatıya çıkıp yangını söndürdü. Hopa gaz bulutu altındaydı. Hem gaz sıkanlar hem de coplarla saldıranların başında kimler var bilmiyorum fakat 'Hopa’yı süpüreceğiz' diyordu yöneticiler.
“Metin hocanın durumunu öğrenmek için hastaneye gidenlere de mermi ile saldırıldı.
“Bir kenti teslim alma mantığıyla gelmişlerdi. Birçok öü çıkabilirdi. Birçok ölü çıkmamasının nedeni esnafın kapıları kilitlemeleri ve kapıların ardına barikat kurmalarıydı.”
Hakim “Bu olaylar esnasında Lokumcu’nun pozisyonu nasıldı?” diye sordu.
Ustabaş, şöyle yanıtladı:
“Metin Lokumcu’yu gördüm. Olaylar başlamadan hemen öncesinde gördüm.”
Ustabaş’ın ardından tanık Recep Demirci dinlendi.
“Ben Lokumcu’nun öldüğünü duyunca hastaneye gittim. Silahla yoğun bir şekilde ateş açılıyordu.
“Halka saldırı vardı. Hakaret edip insanları kışkırtıyordu.
“Araya jandarma girdi ve büyük bir katliam yaşanmasına engel olundu.”
Ali Rıza Özgenç de benzer yöndeki tanıklığını anlattı. Avukatlar da dosyanın ağır ceza mahkemesinde görülmesini ve sanıkların davaya getirilmesini talep etti.
Duruşma savcısı, dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi noktasında görüş bildirdi. Mahkeme heyeti de "Kanıtlar dikkate alındığında yetkimizi aşıyor" diyerek, görevsizlik kararı verdi. Karar salonda alkışlarla karşılandı.
Duruşma öncesinde açıklama yapan Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu, davadaki hukuki eksikliklere dikkat çekti.
31 Mayıs 2011'de Hopa'da ne oldu?Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti. Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: Hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi! Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu. Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı... Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldı. |
(EMK/NÖ)