Avukat Eyüboğlu, “Gözümüzün önündeki bir ölümün sorumluların yargılanmadığı, cezasız kaldığı yeni bir cinayete daha tanıklık emek istemiyoruz. Lokumcu açısından böyle olmaması hepimizin vazifesi. Bu dava hepimizin sahip çıkalım” diyor.
Artvin Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin 9 yıl sonra açılan dava yarın (21 Nisan Çarşamba) Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Duruşma öncesinde, Lokumcu ailesinin avukatı Meriç Eyüboğlu'nun verdiği bilgilerle "Metin Lokumcu davasını" derledik.
Hopalıların Metin Hocası
1-Metin Lokumcu kimdir?
Doğu Karadeniz’de yapılması planlanan hidroelektrik santrallere karşı mücadele eden, demokrat, hak savunucusu ve emekli öğretmen.
Hopalılar ve ailesi için “Metin Hoca”
2-Metin Lokumcu nasıl öldü?
Metin Hoca, 2011 Türkiye genel seçimlerine yönelik dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Artvin'in Hopa ilçesi mitingi öncesinde ( 31 Mayıs 2011 Salı) yaşanan eylemlerde polisin sıktığı tazyikli su ve biber gazı ile fenalaşarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
"Al götür beni kurtar memleketi"
3- Son sözleri neydi?
Metin Hoca’nın 31 Mayıs 2011’de yaşamını kaybetmesinin ardından, polisin sıktığı gaz sırasında çekilmiş görüntüleri, 1 Haziran 2011 Çarşamba günü yayınlandı. Horon oynayarak HES protestosu yapan grubun içinde olan ve elinde sadece limon olan Metin Lokumcu'nun son görüntüleri kamuoyunca ilgiyle paylaşıldı.
Görüntülerde Metin Lokumcu'nun müzik eşliğinde eğlenen insanlara gaz bombalarıyla saldıran polislerin estirdiği teröre karşı, "Yeter" artık diye bağırıp öne çıktığı görülüyor.
Yine görüntülerde, Lokumcu'nun polisin önüne geçip ellerini arkasından bağlayarak, "Hadi al götür, kurtar memleketi" demesi son görüntüleri arasındadır.
4-Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin hazırlanan raporlar ne diyor?
Trabzon Adli Tıp Kurumu hazırladığı ön otopsi raporunda Metin Lokumcu'nun ölümünü "biber gazı ve heyecanın tetiklemesi sonucu gerçekleşen kalp krizine bağlı ölüm" olarak tanımladı.
Daha sonra Kurum tarafında hazırlanan kesin ölüm raporunda ise "Lokumcu’nun vücudunda öldürücü düzeyde kimyasal madde saptanmadığını, ölümün kendisinde mevcut kalp ve akciğer hastalığı sonucu meydana geldiğini" söyledi.
Türk Tabipleri Birliği de olayın ardından bir rapor hazırladı. Dönemin TTB 2. Başkanı ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Özdemir Aktan Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi'nin hazırladığı raporun aksine Lokumcu'nun ölüme neden olacak düzeyde bir kalp ya da akciğer hastalığı bulunmadığını ve kendisinde olan bir hastalıktan ötürü ölmediğini söyledi.
İncelemelere göre Lokumcu'nun gerçek ölüm nedeninin biber gazına maruz kalma olduğunu açıkladı.
"Kimyasalların öldürdüğü bilimsel olarak belgelendi"
Avukat Meriç Eyüboğlu raporların önemini şöyle anlatıyor:
2012 yılının Şubat ayında TTB Bilim Kurulu raporunu açıkladı. Bu rapor bizim başvurumuz üzerine hazırlanmıştı.
Raporda, o gün Hopa’da kullanılan gazlarla Metin Lokumcu’nun ölümü arasında bir illiyet bağı, nedensellik bağı olduğu belirtildi. Yani, o gün kullanılan gazların Metin Lokumcu’nun ölümüne neden olduğunu söylemiş oldu.
Böylece, Türkiye’de ilk kez kimyasal gazların ölüme neden olduğunu belirten bilimsel rapor hazırlanmış oldu.
İlk kez bu husus bilimsel olarak belgelenmiş oldu. Çünkü Lokumcu’nun öncesinde ve sonrasında da toplumsal olaylarda da çok fazla kayıp verdik. 2007 1 Mayıs’ı ilk kimyasal gaz nedeniyle kayıp yaşadığımız zamandı. Sonrasında Gezi dönemi hepimizin aklında.
Ama bunu belgeleme konusunda, kimyasal gazların ölüme sebebiyet verdiğini belgeme konusunda hep bir sıkıntı vardı.
Metin hocanın ardından ortaya çıkan TTB raporu bu yönü ile çok kıymetli.
Sonrasında dosya Adli Tıp Kurulu Genel Kurulu’na gönderildi. Adli Tıp Kurulu da tarihinde ilk kez TTB raporunu yok sayamayacağı için daha üstü bir ifade ile de olsa Lokumcu’nun ölümüne stresin yanında gazında ölümü tetiklediğini kabul etmiş oldu.
Bu da resmi kurum tarafından da bu bağlantı kurulmuş oldu. Adli Tıp raporunun hazırlanma tarihi de 2012 yılının Mayıs’ı. Oysa tekrar söyleyeyim, iddianamenin hazırlanma tarihi 2020’nin sonu. Bu kadar yılda ne yapıldı? Neredeyse hiç.
"Ama efendim öldü"
4- Metin Lokumcu’nun ölümünün ardından kim ne söyledi?
Oğlu Ulaş Lokumcu babasız geçirdiği ilk babalar gününde babası için gazetelere söyle demişti:
"İnsanları koşulsuz seven biriydi, beni de bu felsefeyle yetiştirdi. Cenazesinde her siyasi görüşten insan vardı. Onun ölümünü hala kabullenemiyorum, çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum..."
Hopa olayları sonrası Trabzon mitinginde konuşan Erdoğan: “Zira ben Hopa'ya eşkıyaların indiğini bilmiyordum. Meğerse eşkıya Hopa'ya da inmiş. Eli taşlı eşkıyalar oraya da inmiş” ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan; Lokumcu'nun ölümünün ardından İstanbul'daki Haliç Kongre Merkezi'nde 'Türkiye Hazır Hedef 2023' proje tanıtım toplantısında ise şunları söyledi: “Tabi bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durmaya da gereğini duymuyorum kalp krizi sonucu ölmüş.”
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 10 Haziran 2011 akşamı NTV televizyonunda katıldığı bir programda gazeteci Ruşen Çakır ile yine çok tepki çeken şu diyalogu kurdu:
RÇ: "Ben... Üzerimde bir şey var... Onu söylemeden, sormadan, soru değil aslında. Ben Hopalıyım biliyorsunuzdur. Hayatını kaybeden Allah rahmet eylesin Metin Lokumcu da benim akrabam. Ben Diyarbakır’dayken, Kılıçdaroğlu’nu izlerken bu olay oldu ve çok üzüldük. Her anlamda bütün akrabalarım da tanıdıklarım da. Sizin orada tabi olayların da etkisiyle neler yaşandığını da arkadaşlarınızdan öğrendim Diyarbakır'da.
Sonuçta gerçekten iyi bir insan talihsiz bir şekilde öldü. Sizin memleketinizde yıllarca öğretmenlik yapmış birisidir. Talihsiz bir şekilde öldü ve sizin ilk günkü şeyinizi tepkinizi şeyinizi gerçekten yadırgadık. Ben ve ailem, akrabalarım yadırgadı. Aradan geçen zaman içinde bu konuyu herhalde düşünmüşsünüzdür. Diyeceğiniz bir şey var mı?"
RTE: "Ben öncelikle tabi, sizin akrabanız olması sebebiyle başınız sağ olsun diyeyim. Ama size bazı resimleri inşallah arkadaşlarım ulaştırsınlar bir de ses kasetlerini ulaştırsınlar. O ses kasetlerini dinlediğiniz zaman bir de o resimleri gördüğünüz zaman acaba emekli bir öğretmene bunlar yakışır mı diye herhalde siz de akrabanız da olsa, hakkı teslim etmeniz gerekir diye düşüyorum."
RÇ: "Ama öldü efendim" dedi.
RTE: “Ben bilmem. Ben sadece bunu söylüyorum. Çünkü bu noktada ben böyle bir emekli öğretmene o ifadeleri yakıştırmam ve elinde taşla bir emekli öğretmeni görmem. Çünkü o taşların karşısında ben varım, o taşlar bana atılıyor ve ben Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanıyım.”
5-Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin hazırlanan iddianamedeki detaylar neler?
Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyası için geldiği sırada düzenlenen protestolara yönelik polis müdahalesi sırasında yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin soruşturma dokuz yıl sonra tamamlandı.
Savcılık, dönemin il emniyet müdürü Muhsin Armağan’ın da arasında olduğu 13 kişiye taksirle ölüme neden olma suçundan 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açmıştı.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, Lokumcu’nun olaylar sırasında kullanılan biber gazı nedeniyle hayatını kaybettiği anlatıldı.
İddianamede, gaz kullanma yetkisine sahip 9 polis memuru ile dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan, İl Emniyet Müdür Yardımcısı T.V., Hopa İlçe Emniyet Müdürü F.Ü. ve Erzurum Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli müdür Yardımcısı E.D. şüpheli olarak yer aldı
"İddianame eksik, yetersiz"
Avukat Eyüboğlu’nun iddianameye dair yorumu: İddianame hem yargılanan failler açısından yeterli değil.
Amirler, sorumlular, Başbakan gelmeden önce verilen talimatları “Sokakların süpürülmesi” talimatını verenlerin yargılanmaması nedeniyle eksik.
Yargılananların o gün orada görevli olan polislerin tamamını değil bir kısmını kapsaması açısından da eksik.
Sadece yargılananlar açısından da değil, suç isnadı açısından da eksik.
Çünkü taksirle ölüme sebebiyet vermekten yargılanacak bu 13 kişi. Oysa burada bir taksirden sonucu öngörememekten söz demeyiz taksir çok eksik kalır, hafif kalır. Olsa ola kasıttan söz edebiliriz. Çünkü herkes çevik kuvette gazcı olmuyor, her birimde gazcılar var bunların kim oldukları belli, onlar özel eğitim alıyorlar, sertifika alıyorlar. Bu konuda özel donanımları var.
Hepimizin bildiği Emniyet’in İçişleri’nin Bakanlığı’nın onca düzenleyici işleminde yazan kapalı mekanda kullanmak açık ortamda hangi açıdan atılacağı konusunda bilgiye sahipler.
O gün Hopa’da olduğu gibi Gezi de olduğu gibi bunun silah gibi kullanılması ölümcül olabileceği keza gazların kullanımın ölüme neden olabileceğini biliyorlar. Bunu bildikleri halde. Sokakları boşaltma talimatının sertliği nedeniyle 8 saat boyunca taş üstünde taş koymamış durumdalar tabiri caize. Burada yargılamanın olası kasıtla olması gerekiyordu çünkü yaptıklarının sonucu biliyorlardı.
6- İddianame sonrası kaç kişi hakkında dava açıldı? Sanıklar davaya gelecekler mi?
İddianamede ikisi yönetici konumunda olan 13 polis hakkında dava açıldı.
Sanıklar, davanın yarınki (21 Nisan Çarşamba) duruşmasına gelmeyecek, ifadeleri önceden talimatla alındı.
7 kentten gaz bombası geldi
7-Metin Lokumcu davasının önemi ne? 31 Mayıs’ta Hopa’da hangi gazlar kullanıldı?
Dava biber gazı kullanımının ölüme neden olduğunu belirten raporlara dayalı ilk dava özelliği olma taşıyor. Bu davadan çıkacak karar diğer birçok benzer dava için benzer olabilir.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/886 sayılı soruşturma dosyasında, avukatlar tarafından “31 Mayıs günü Hopa’da kullanılan gaz bombaların etken maddelerinin öğrenilmesi” talep edildi.
Bu husus Hopa Savcılığı tarafından Artvin Valiliği’ne sorulmuş; Valilik 17.08.2011 tarihli yazısı ile; “Smoke (gaz el bombası), 37/38 mm gaz fişeği, ve OC gaz solusyonu” kullanıldığını bildirdi.
Türkiye’de Oleorcin Capsicum (OC) ve Chlorobenzylidenemalononitrile (CS) gaz bombaları ve gaz fişekleri kullanılmaktadır. Oysa chlorobenzylidenemalononitrile (CS) ve oleoresincapsicum (OC) adlı kimyasal gazlar, Kimyasal Silahlar Konvasiyonu 1.5 sırasına göre Kimyasal Silah kategorisinde yer alıyor.
Hopa’da kullanılan OC ve CS gaz muhimmatı, kimyasal silah niteliğindedir ve ölümcül sonuçları bulunuyor.
31 Mayıs 2011’de Hopa’da; Artvin dahil toplam 7 kentin (Artvin, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Rize, Ardahan, Kars) çevik kuvveti elindeki gaz stoğunu bitirecek düzeyde kimyasal gaz kullanmış, hatta Kars Çevik Kuvvet Müdürlüğü'nün muhimmatı bitmiş, Artvin'den takviye kimyasal gaz fişeği ve gaz bombası alındı.
8-Metin Lokumcu davası neden Hopa’da değil de Trabzon’da görülüyor?
Metin Lokumcu’nu öldürülmesine ilişkin dava, ilk duruşmaya bir gün kala 23 Aralık 2020’de Hopa’dan Trabzon’a nakledildi.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 21 Aralık 2020 tarihli kararında “güvenlik gerekçesiyle” nakli istenen dosyanın, 5271 sayılı ceza muhakemesi kanununun 19/2 maddesi uyarınca Trabzon Asliye Ceza Mahkemesine nakledilmesine hükmetti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da kararı bugün Hopa 2. Asliye Ceza Mahkemesine tebliğ etti. Mahkeme de resen açtığı duruşma ile nakil yönünde karar verdi.
Dava dosyası, Trabzon Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi, buradaki mahkeme yeni duruşma tarihi tespit edecek.
Lokumcu ailesi konuyla ilgili açıklamalarında “Bu nakil değil, davanın kaçırılmasıdır” dedi.
"Fizan'da da olsa gideceğiz"
Avukat Eyüboğlu’nun yorumu: Bu bir devlet geleneği. Gazi katliamı olmuştu üniversitede Trabzon’a gitmiştik. Gittiğimizde döndüğümüzde otobüslerimiz nasıl taşlandığını hatırlıyorum. Ali İsmail için Kayseri’ye gittim Metin Götepe için de Afyon’a gittik. Bu davaya özgü değil bu davanın taşınma meselesi. Hep aynı gerekçe kamu güvenliği. Bu gerekçenin kendisi üzerinde konuşmak anlamlı değil.
Üzerine çok cümle kurmaya gerek yok. Ama şunu söyleyeyim Metin Lokumcu’nun öldürülmesinin ardından 150 kişi ile başlayan basın açıklaması sonrasında bütün Hopa sahipleniyor.
Sonrasında bir on gün adı konmamış bir sokağa çıkma yasağı adı konulmamış bir olağanüstü hal yaşandı. Gözaltılar oldu gözaltına alınanlar çok kötü koşullarda tutuldular sürecin sonunda tutuklamalar da oldu. Bu nedenle de devam eden davalar var. Hopa davası Hopa’da devam ediyor.
Yargılanan herkesin sığamayacağı kadar küçük bir duruşma salonunda yapılıyor. Bir güvenlik sorunu varsa bu davda olurdu bir sorun da çıkmadı şimdiye kadar. Bir güvenlik sorunu varsa bu davda oradan “kaçırılmalı”. Ama hiçbir duruşmada bir sorun olmuyor.
Bildiğimiz bütün örneklerde davalar kaçırılıyor. Birkaç nedenle bu davada Hopa’nın Hopalıların davaya sahip çıkmasının önlenmesi için.
Sadece bu değil. Uzaklaştıkça gidilemeyeceği var sayılıyor. Başka bir boyutu da cezasızlık. Bildiğimiz örneklerde kamuoyundan kaçırılan davalarda cezasızlık sona eren sürecin de başlangıcı. Burada da bu durumla karşı karşıyayız.
Başından beri söyledik bu dava Fizan’da da olsa gideceğiz. On yıldır vazgeçmedik vazgeçmeyeceğiz.
9-Metin Lokumcu’nun ailesinin talepleri ne?
Metin Lokumcu için adalet!
10-Metin Lokumcu’nun ailesinin avukatı Meriç Eyüboğlu son olarak hangi noktaları vurguluyor?
Metin Lokumcu aramızdan ayıralı çok uzun zaman oldu. Bu kadar zaman içinde kendisi çok az hatırlandı. Bu davadan ne çıkar çıkmaz bir kenara bırakalım Metin Lokumcu’yu tanıyanların bu dava içinde ısrar edenlerin dışındakiler için de o günlerin yeniden hatırlanmasına neden oldu.
Ama bu dava vesilesiyle onu yeniden hatırladık. Bu davanın açılmasının en sevindirici yanı bu. Gözümüzün önündeki bir ölümün sorumluların yargılanmadığı zaman aşımı vs gibi nedenlerle cezasız kaldığı yeni bir katliama cinayete daha tanıklık emek istemiyoruz. Lokumcu açısından böyle olmaması hepimizin vazifesi. Bu davaya hepimizin olduğu yerden sunacağı katkı var. Bu dava hepimizin sahip çıkalım.
31 Mayıs 2011'de Hopa'da Neler Oldu?
Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti.
Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti.
Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler.
Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi!
Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu.
Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı...
Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı.
Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldı.
(EMK)
*Bu bilgiler, bianet, wikipedia haberleri ve Metin Lokumcu İçin Adalet ekibinin verdiği bilgilerle derlendi.
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de...
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de yerel gazetelerde çalıştı. Sivil Sayfalar, Yeşil Gazete, Journo ve sektör dergileri için yazılar yazdı, haberleri yayınlandı. Hemşin kültür dergisi GOR’un kurucu yazarlarından. Yeşilden Maviye Karadenizden Kadın Portreleri, Sırtında Sepeti, Medya ve Yalanlar isimli kitaplara katkı sundu. Musa Anter Gazetecilik (2011) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (2024) en iyi haber ödülü sahibi. Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu kurucularından. Sendikanın İstanbul Şubesi yöneticilerinden (2023-2027). İstanbul Üniversitesi Avrupa Birliği ve Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik ve cinsiyet temelli şiddet haberciliği alanında atölyeler düzenliyor. Şubat 2025'den bu yana kadın haberleri editörü olarak çalışıyor.
Türkiye'nin erişim engeli talebini kabul etmeyen Meta'ya ceza
Meta, İmamoğlu protestoları ile bağlantılı sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirmediği için "yüklü miktarda" para cezasına çarptırıldığını açıkladı.
Facebook'un ana şirketi Meta, Ekrem İmamoğlu protestolarıyla ilgili paylaşım yapan hesapların engellenmesi için Türkiye’den gelen talebi yerine getirmedikleri için para cezasına çarptırıldı.
ABD'nin Politico haber sitesine konuşan Meta’dan yetkili bir isim, “Ankara’nın, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlayan protestolarla ilgili paylaşım yapan sosyal medya hesaplarının askıya alınmasını emrettiğini” belirtti.
Meta’nın sözcüsü, "Türk hükümetinin içerikleri kısıtlama taleplerine karşı çıktık ve bunun sonucunda para cezasına çarptırıldık" dedi. Yetkili isim, para cezasının miktarına ilişkin ise bilgi vermedi.
İmamoğlu'nun gözaltına alınması ve tutuklanmasının ardından Elon Musk'ın sahibi olduğu X'te de birçok hesap erişime engellenmişti.
X, Türkiye’deki erişim engellerine ilişkin bir açıklama yaparak, 700’den fazla hesabın kapatılmasına yönelik mahkeme kararlarına itiraz ettiklerini duyurmuştu.
Şirket, "bu kararların hukuka aykırı olduğunu ve milyonlarca kullanıcının bilgiye erişimini engellediğini" ifade etmişti.
X’in resmi hesabından yapılan açıklamada şöyle denilmişti:
“Türkiye Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun, gazeteciler, haber kuruluşları, siyasi figürler, öğrenciler ve diğer kişilere ait 700’den fazla hesabın engellenmesine yönelik kararlarına itiraz ediyoruz. X olarak herkesin ifade özgürlüğü hakkını korumaya kararlıyız. Bu kararların sadece hukuka aykırı değil, aynı zamanda milyonlarca Türk vatandaşını ülkelerindeki haber ve siyasi tartışmalardan mahrum bıraktığına inanıyoruz. Hukuk sistemi aracılığıyla bu ilkeleri savunmaya devam edeceğiz. X, faaliyet gösterdiği her yerde ifade özgürlüğünü desteklemeyi sürdürecektir.”
Avrupa Komisyonu'ndan İmamoğlu tepkisi: Kos, Fidan ile görüşmesini iptal etti
Avrupa Komisyonu Üyesi Marta Kos, İmamoğlu'nun tutuklanmasına tepki olarak Dışişleri Bakanı Fidan ile görüşmesini iptal etti. Ayrıca Antalya Diplomasi Forumu'na katılımın da iptal edildiğini açıkladı.
Avrupa Parlamentosu'nda (AP), "Türkiye'de Demokrasi Üzerinde Baskı ve Ekrem İmamoğlu'nun Tutuklanması" konulu genel kurul oturumu düzenlendi.
Dün (1 Nisan) yapılan oturumda konuşan Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu üyesi Marta Kos, İmamoğlu’nun tutuklanmasını ve görevden alınmasını protesto amacıyla Antalya Diplomasi Forumu'na katılımın iptal edildiğini açıkladı.
Kos, ayrıca Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yapacağı görüşmeyi de iptal ettiğini söyledi.
DW’nin haberine göre; Avrupa Birliği (AB) üyeliğine aday olan Türkiye'nin “demokratik standartlar ve uygulamalara” riayet etmesini beklediklerini söyleyen Kos, ancak İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığını açıklamaya hazırlanırken tutuklanmasının "ciddi soru işaretleri yarattığını" belirtti.
Yapılan eylemlere de değinen Kos, protestolara müdahale edilmemesi için Türkiye’ye çağrıda bulundu.
Oturumda Hristiyan Demokrat Grup adına söz alan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) AP kanadı Başkanı Emmanouil Kefalogiannis, ise AB’nin “Türkiye'de yaşananlar karşısında sessiz kalınamaması gerektiğini” söyledi. Kendilerinin bu yıl 14-15 Nisan'da yapılacak KPK toplantısını iptal ettiklerini açıkladı.
AP Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor da konuşmasında Türkiye'yi "yoldan sapan" bir ülke olarak tanımladı. Sanchez, AB üyeliğine aday ülkelerin uyması gereken kriterler olduğunu hatırlattı ve Avrupa Komisyonu'na Antalya Diplomasi Forumu'na katılımı iptal ettikleri için teşekkür etti.
Liberal Grup (Renew) adına konuşan Hollandalı parlamenter Malik Azmani, AB'nin Türkiye'de yaşananlara "sessiz kalmasını" eleştirdi. Yeşiller adına söz alan Sloven üye Vladimir Prebilic, "Türkiye'ye net mesaj gönderilmeli" dedi.