2 Ağustos 1944'te Naziler tarafından Auschwitz-Birkenau kampında 4.300 Roman ve Sinti’nin gaz odalarında soykırıma uğramasının 77. yılı anma törenleri dün gerçekleştirildi. Romanlar, Romanes dilinde "yutan" anlamına gelen zulmün şiddetini ifade eden Porajmos’u soykırımı ifade etmede kullanıyorlar. Avrupa Parlamentosu, 2015'te 2 Ağustos'u "Ulusal Roman Soykırımını Anma ve Roman Karşıtlığı ile Mücadele Günü" olarak kabul etti.
Polonya Silesia Üniversitesi’nde psikodilbilim ve Roman dili üzerine akademik çalışmalar yapan Roman bilim insanı olan Prof. Dr. Hristo Kyuchukov, 2 Ağustos Roman Soykırımı'nı, dünyada ve Türkiye’deki Romanların durumunu bianet’e değerlendirdi.
Yüzde 70'inin öldürüldüğü tahmin ediliyor
2 Ağustos 1944’te neler oldu? Bu sürece gelene kadar neler yaşandı?
II. Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından Yahudiler ve Romanlar, en fazla öldürülen topluluktu. 6 milyon Yahudi soykırıma uğradı. Bu oldukça yüksek bir rakam. Aynı tarihlerde yaşayan Romanların yüzde 70’inin öldürüldüğü tahmin ediliyor. O dönemde bütün Avrupa’da 3-4 milyon Roman vardı. 1,5 milyon kadarı öldürüldü. Yahudi soykırımı üzerine çok araştırmalar varken, Romanların soykırıma uğradığı bilgisi son 25 yıl içinde yapılan çalışmalar ile ortaya çıkarıldı. 2 Ağustos 1944 tarihinde sadece bir gecede öldürülen kişi sayısı 4.300.
*Fotoğraf: Prof. Dr. Hristo Kyuchukov ve Auschwitz'den sağ kalanlar
Bir gecede bu kadar kişinin öldürülmesinin sebebi Nazilerin üzerine Amerika’dan, İngiltere’den, Fransa’dan ve en önemlisi Rusya’dan askerler gelmesi. Dolayısıyla Naziler aldıkları toprakları kaybederler. Kalan insanların burada yapılan işlere şahit olmamaları için hepsinin öldürülmesine karar verilir. Kamptaki insanların önemli bir kısmı diğer kamplara sevk edildi. Roman grubu kalanlar arasında. Bu nedenle 2 Ağustos’ta öldürenlerin hepsi Roman’dı.
2 Ağustos 1944’e dair bilgiler ve gerçekler nasıl aydınlatıldı? Tanıklar ve hayatta kalanlar hikayelerine ulaşılabiliyor mu?
2 Ağustos 1944 tarihinde Romanların öldürüldüğünü Almanya’da yaşayan Romanlar kendi aileleri olduğu için biliyorlardı. Kısmen Avrupa’daki diğer Romanlar da biliyorlardı. Ama dünyanın diğer yerlerinde bu katliam bilinmiyordu. Bu nedenle 2015'e kadar Nazilerin Yahudilere, Romanlara neler yaptığını herkesin bilmesi lazım.te ölenler için bir anma töreni düzenlenmedi. Araştırmalar sonucunda Romanların da öldürüldüğü ortaya çıkınca 15 Nisan 2015’te, Avrupa Parlamentosu 2 Ağustos gününü "Avrupa Roman Holokost günü" olarak anılmasına karar verdi. Bugün Avrupa’da birçok kişi Auschwitz’e giderek anma merasimine katılıyor.
Auschwitz, bugün çok büyük bir müze olarak önümüzde duruyor. Amerika’da Holokost Müzesi var. Her ülkede bunlara benzer müzeler açılıyor ve Orta Avrupa’da her ülkede Romanların faşizm altında neler yaşadıkları anlatılıyor. Bu zamana kadar hayatta kalan Romanlardan ve yakınlarından çok sayıda hikâye toplanıp yazıldı.
"Kayıp mezarlar aranıyor"
Soykırımda yakınını kaybedip hala mezarlarını bulamayanlar var mı? Bununla ilgili çalışmalar yapılıyor mu?
Rusya, Ukrayna, Moldova ve Litvanya gibi ülkelerde Naziler, toplama kampları yerine köy köy gezerek Romanları infaz ediyor ve bir çukurun içerisine gömüyordu. Kimi yerlerde insanları diri diri gömdüler. Daha da acısı bugüne kadar toplu mezarlara dair hiçbir işaret, bir taş parçası bulunamadı.
Fransa’da bir organizasyon var. Adı Association Yahad-in Unum. Ülkeleri gezerek, köylerde araştırma yapıyor. Ukrayna’da yaptıkları ziyaretler sırasında bir köy tespit ediyorlar. Köyün içerisinde domates, biber bahçeleri yapmışlar. Orada yaşlı bir adam, bahçelerin olduğu yerde toplu mezar olduğunu söyledi. 300’e yakın kişiyi burada öldürdüler ve buraya gömdüler dedi. Köylüler de bunu onayladı. Daha sonra bu organizasyon bu toplu mezarların bulunduğu bahçeleri satın aldı ve oraları kazarak kemikleri gün yüzüne çıkardı. Daha sonra oraya mermer sütunlardan yapılmış bir bilgi anıtı koydu. Bir sonraki yıl orası ziyaret edildiğinde kırıldığını ve yerinden söküldüğünü görüyorlar. İşte bugün de problem bu. Nazilerin yaptığı işkenceler, başka insanların eliyle devam ediyor. Hala daha kayıp mezarların yerleri aranıyor.
Toplama kampında 6 türkü
2 Ağustos ile ilgili yayınlamış olduğunuz bir çalışma var mı?
Nazi döneminde çocuklar üzerinde yapılan medikal deneyler üzerine çalışıyorum. Çocuklara yapılan IQ testler hakkında bilgiler edinmeye çalıştım. Savaş sırasında Roman çocuklar ile toplama kamplarında yapılan deneyleri araştırıyorum. Daha çok Dr. Josef Mengele tarafından ikiz çocuklar ile yapılan iğrenç deneyler karşıma çıkıyor.
*Fotoğraf: Hristo, Dr. Mengele'nin ikiz çocuklarla yaptığı bir deneyden kaçan Roman bir çocuğu buldu. İsmi Rita Prigmore, kız kardeşi ile birlikte deneye girmeye giderken annesi onu kaçırıp bir kiliseye yerleştirmiş. Kız kardeşi ise hayatını kaybetti.
Bu benim için çok ağır bir konu. Bunları öğrendiğim ve anlattığımda gerçekten bir Roman olarak kalbim kırılıyor ve çok üzülüyorum, günlerce etkisinde kalıyorum. O yıllarda yayınlanmış deneylerle ilgili bir tıp dergisi alırsan net bir şekilde görebilirsin. Onlar Nazi, doktor falan diyemeyiz. Bu dergilere hala ulaşılıyor. Mengele’nin deneylerle neler bulduğunu görebilirsin, bu Avrupa’nın utancıdır, insanlığın utancıdır.
Diğer bir konum ise toplama kamplarında yazılan Roman dilindeki türküleri, şarkıları araştırdım. Bunlar biliniyor mu? Kayıt altına alınmış mı? Bunun araştırmasını yaptım. Çok zor bir iş, dört sene içerisinde 6 türkü bulabildim. Bu türküler içerisinde yazılan sözler üzerine analizler yapıyorum. Bu araştırma için çok gururluyum ve mutluyum. Benden önce kimse bunları araştırmamış.
"Auschwitz ölmedi, her an uyanabilir"
Tekrar yaşanabilir mi? Bir daha olmaması için neler yapılmalı? Romanların ayrımcılığa karşı verdiği mücadeleyi yeterli buluyor musunuz?
Evet bu olaylar tekrar yaşanabilir. Bunu unutmamak lazım. Bugün bu çok önemli çünkü Auschwitz uyuyor. Ölmedi. Auschwitz her an canlanabilir. Çünkü Avrupa’da Neo Naziler yeniden canlandı. Parlamentoda görev alıyorlar. Slovakya ve Bulgaristan gibi ülkelerde Nazi politikası hala sürdürülüyor. Bugün Avrupa’da Romanlar tehlike altında.
Romanlara karşı yapılanların unutulmaması için sürekli konferanslar yapmamız lazım. Kitaplar yazmamız lazım. Soykırımı Roman gençlerine iyi anlatmamız ve anlattırmamız lazım. İnsanlar unutmasın. 2 Ağustos anmaları altı seneden beri yapılıyor. Her ülkeden insanlar geliyor ve Roman olmayanlar bile bizimle anıyorlar. Derelere çiçek atılıyor, mumlar yakılıyor, kitaplar yayınlanıyor ve arşivler açılıyor. Ben burada çok arşivlerde çalıştım ve kitaplar yazdım. Ben bunu kendime bir görev olarak görüyorum.
Avrupa’da ayrımcılık ve ırkçılık Romanlara karşı açıktan bir şekilde devam ediyor. Romanlar hala daha Avrupa’da kabul edilmiyor. Avrupa’daki ülkelerin politik olarak çözümleri iyi, evet kağıtlarda her şey yazılı ama esasında çok başka şeyler var. Ayrımcılığa karşı hep birlikte savaşmamız lazım. Bu sadece Romanların problemi değil. Bütün toplumların problemi.
"Romanların bir felsefesi var"
Dünyada Romanlara karşı yapılan ayrımcılığın Romanlar üzerinde sonuçları nasıl görülüyor?
Yaşanan olaylar insanları biraz daha güçlü yapıyor. Bu savaştan sonra Romanlara karşı dayanışma var. Roman olmayanlar da Romanlara yönelik yapılan ayrımcılığa karşılar. Bugün Roman olmak kolay bir iş değil. İnsanların Romanlara karşı çok önyargıları var. Romanları sadece kalaycı, çalgıcı olarak ve suç potansiyeli yüksek olarak görüyorlar. Okumuş ve üniversiteli bir Roman gördüklerinde hala kabul edemiyorlar. İnsanlara tuhaf geliyor. Okumuş Romanlara karşı, özellikle dil bilenlere karşı çok ayrımcılık var. Hem de okumamış Romanlara karşı yapılandan fazla. Bu durum hala günümüzde bile korkunçluğunu koruyor. Kendimden örnek vermek isterim. Bulgaristan’da Roman dili üzerine çalışmama izin verilmedi ve diplomamım kabul edilirliği sorgulandı.
Romanlar dünyanın en büyük azınlığıdır. Bunun çok iyi bilinmesi gerekir. Bu insanların hiçbir zaman ülkeleri olmamış. Ülke için başka ülkelerle savaş yapmamışlar. Bu insanların kimseye karşı bunları öldürelim, onların topraklarını, yerlerini alalım diye düşünmemişlerdir. Neden böyle? Çünkü Romanların felsefesi Hindistan’dan gelir. Hindu felsefesidir bu. Herkese karşı saygı göstermeyi ifade eder. Birisi sana agresif davranıyorsa, o insana karşı agresif olmadan çekip gidiyorsun başka ülkeye. Çoğu insanlar bunu Romanların gururu yok, onuru yok, o yüzden böyle davranıyor. Hayır. Romanların bir felsefesi var. Bu felsefeyi insanların bilmesi lazım. Romanlar her zaman dünyada ikinci sınıf insanlardır ve onlara karşı olan bu tutum hala bu durumda olmalarının bir sebebidir. Aşağılanmalarının, dışlanmalarının ve öldürülmelerinin sebebidir.
Ciddi bir eğitim ihtiyacı var
Türkiye’deki anma günlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce buradaki anma günleri için sivil toplum iyi çalışıyor mu?
Türkiye’de 2 Ağustos anmaları yeni bir tarih, henüz çok bilgileri yok. Birkaç yıl önce Kıbrıs’a gittim. Türkçe konuşan Roman çocukları ve aileler ile karşılaştım. Ve bir gün oradaki üniversitede bulunan arkadaşlarım benden bir konferans yapmamı istediler. Orada soykırımı ve Romanların tarihi anlattım. Soykırımı anlatırken insanların ilgisiz kaldığını gördüm. Türkiye’deki Romanların da buna çok ilgisiz kaldığını düşünüyorum.
*Prof. Dr. Hristo Kyuchukov Auschwitz'de
Ama dünya değişiyor. Neler olabileceğini kestiremiyoruz. Yine olabilir. Orada yaşananlar bizlere çok iyi ders olması lazım. Hepimizin çok dikkat etmesi lazım. Tetikte durmamız lazım. Türkiye’de Roman sivil toplumu çok zayıf. Onlar hala soykırım farkındalığına ulaşamadılar. Daha dört veya beş seneden beri Türkiye’de Roman sivil toplum ile çalışıyorum. Mersin’de ve İstanbul’da çalıştığım birkaç kurum var. Ama maalesef insanlar çok şeyi bilmiyorlar.
Öncelikle Roman aktivistlerine bir eğitim vermemiz lazım. Roman tarihi ve kimliği üzerine bir eğitim şart gerçekten. Türkiye’de hala kimliğini saklayan, utanan çok insan olduğunu biliyorum. Roman olmayanlar tarafından bilinmesini istemiyorlar. Kötü bir şey olduğunu ve utanılacak bir şey olduğunu düşünüyorlar. Önce bu durumu ortadan kaldırmamız lazım sonra soykırım farkındalığı üzerine çalışabiliriz.
Hangi ülke olursa olsun bu soykırımın bütün dünyanın dört bir köşesindeki insanların bilmesi gerekiyor. Nazilerin Yahudilere, Romanlara neler yaptığını herkesin bilmesi lazım. Hangi ırktan olduğu farkı olmadan Naziler, insan itibarını aşağıladılar. Alman dilinde sırf bu durum için yeni bir kelime çıkardılar. Almanca da bu kelime “untermensch” denir. İnsan değilsin, insandan daha alçak bir şeysin ya da hayvansın gibi bir anlamı vardır. İlkokuldan başlayan eğitimlerle bu konularda bilgi verilmesi lazım. Bu konuda eğitim müfredatlarının hazırlanması lazım.
(SO)