Sosyal dışlanma; işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik, yaşlılık veya engellilik gibi nedenler yüzünden sağlık, eğitim, kültürel hizmetlere ulaşamama, kültürel yaşama ve karar verme sürecine katılamama gibi çok boyutlu bir sorun. Sosyal bütünleşme ve toplumsal aidiyetin tam karşıtı bir süreç olduğunu söylemek yanlış olmaz. Romanlar ülkemizde sosyal dışlanma tehdidiyle karşı karşıya kalmış kırılgan bir grup. Sosyal dışlanmaya ek olarak, damgalanıyorlar, her türlü ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Romanlar pandemi sürecinde de bu olumsuzluklardan fazlası ile nasiplerini aldılar.
Sıfır Ayrımcılık Derneği, başta Romanlar ve Romanlar gibi yaşayan topluluklar olmak üzere dezavantajlı grupların yaşadıkları hak ihlallerinin ve ayrımcılığın önlenmesi için, savunuculuk yapan diğer sivil örgütleriyle dayanışma içinde, kamu kurumları ile Roman sivil toplum kuruluşları arasındaki diyaloğun geliştirilmesi için etkinliklerini gerçekleştiriyor. Dernek Başkanı sevgili Elmas Arus ve dernek danışmanı Gebze Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Hande Barlın ile pandemi sürecini konuştuk.
Romanların genel anlamda yaşama şartlarından bahsedebilir misiniz?
Dr. Hande Barlın |
Aralarında Romanların ve geçim kaynakları kısıtlı diğer grupların, düzensiz ve düzenli göçmenlerin, nakdi destek alamayan mültecilerin de bulunduğu yoksul kırılgan gruplar genelde altyapı ve üst yapının görece yetersiz olduğu mahallerde bir arada yaşıyorlar. Pek çoğu hurda toplayıcılığı, sokak satıcılığı, gündelik temizlik, inşaat işçiliği gibi güvencesiz işlerde çalışıyor, günlük kazançları ile hane halkı masraflarını karşılamaya gayret ediyor.
Bir kısmı umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinde yine güvencesiz bir şekilde kimi zaman aylıklı, kimi zaman gündelikli garsonluk, bulaşıkçılık, komilik, müzisyenlik gibi meslekler icra ederek kazanç sağlarken, azınlıktaki bir kesim ise dilencilikle belirli bir miktar nakde erişebiliyor. Olağan zamanlarda elde ettikleri kazançlarla bile, pek çoğu hane halkının temel gereksinimlerini karşılayamıyor. Örneğin pek çok aile elektrik, su gibi faturalarını düzenli ödeyemediği için elektrik, su ve telefonları kesiliyor.
Bunun ötesinde, besin değeri yüksek gıdalardan ziyade, yeterli gelir elde edemedikleri için ancak ucuz, kalori değeri yüksek, besin değeri düşük gıdalarla beslenebiliyorlar. Her ne kadar bir kısmı sosyal yardım alsa da, bu yardımlarla çok sınırlı ihtiyaçlarını karşılayabiliyor, kendi toplumları içinde gösterdikleri dayanışmayla ayakta kalabiliyorlar. Öte taraftan yaşadıkları konutlar fiziksel açıdan yetersiz. Pek çok kalabalık aile, tek veya iki odalı hanelerde yaşıyor. Bir kısmının evinin içinde tuvalet ve banyo bulunmuyor, bir kısmı ise tuvalet ve banyoları komşu ailelerle paylaşıyor.
Evsizlerin ise çoğu zaman kapalı bir yerde barınma olanağı yok. Bunun yanı sıra yoksul mahallelerde yaşayan kişilerin toplumun geneliyle karşılaştırıldığında daha erken yaşlarda şeker, tansiyon gibi kronik hastalıklara yakalandığı tahmin ediliyor.
Uzaktan eğitim sistemine geçişin Romanların eğitim alanında zaten yaşamakta oldukları eşitsizlik üzerine etkileri ne oldu?
Elmas Arus |
Uzaktan eğitime geçiş, özellikle Romanlar gibi yoksul ve kırılgan kesimlerin eğitim alanında yaşadığı eşitsizliği daha da artırdı. Bilindiği üzere ülkemizde uzaktan eğitim, devlet okullarında Eğitim Bilişim Ağı (EBA) aracılığıyla veriliyor, özel okulların pek çoğu da kendi sistemlerini uyguluyor. Millî Eğitim Bakanlığı EBA’ya, hem televizyon hem de bilgisayar, tablet veya akıllı telefonlar yoluyla erişimi çeşitlendirdi ve internet hizmet sağlayıcıları EBA’ya erişimi önemli oranda ücretsiz yaptı. Buna rağmen bu çeşitlenme yoksul kesim için çok fazla bir şey ifade etmedi. Uzaktan eğitim, yoksul kesimlerde özellikle Roman mahallerinde eğitime ara verilmesi anlamına geliyor ve okullardan kopmalar yaşanmaya başladı.
Okullardan kopmaların temel nedenleri neler?
Bilinen araçsal eksiklikler (evlerde internete bağlı cihazların olmaması, televizyon vb.) dışında bunun üç temel nedeni var. Bunlardan biri, öğrencilerin mensup olduğu hanelerin nüfusunun yüksek, evlerdeki oda sayısının yeterli olmaması. Bu durum evlerin çoğunda televizyon olsa da öğrencilerin konsantre olup dersi izlemesini engelliyor. Kaldı ki çok yoksul hanelerde ödenmemiş elektrik faturaları yüzünden elektrik olmaması da sisteme erişim olasılığını da tamamen ortadan kaldırıyor.
Diğer bir temel neden de hanelerde eğitimi kolaylaştıracak bireylerin olmaması. Zira gerek televizyon üzerinden gerekse internet üzerinden yapılan uzaktan eğitim sisteminde, öğrencinin sisteme katılımını sağlamak, öğrenmesini kolaylaştırma görevi velilere, toplumsal cinsiyet rolleri yüzünden de, özellikle de annelere düşüyor. En iyi ihtimalde ancak okuma yazması ve sınırlı kaynakları olan ve çoğunluğu güvencesiz işlerde çalışan Roman kadınları ve benzer durumdaki diğer kırılgan gruplara ait kadınlar için bu görev başa çıkılması son derece zor bir yük haline geldi. Anneler isteseler dahi çocuklarının uzaktan eğitime katılımlarını sağlayamadılar.
Üçüncü belki de en belirleyici olan temel neden, pandemi sürecinde bu hanelerin daha da yoksullaşmış olması ve çocukların da hane halkı gelirine katkı yapma zorunluluğu.
Eğitimden kopmak çocukları ne gibi tehlikelere yönlendiriyor?
Eğitimden kopan çocuklar hane halkı gelirine katkıda bulunmak için herhangi bir güvenliği olmayan ortamlarda çalışmak zorunda kalıyor ve özellikle Roman toplumunda zaten çok yaygın olan erken evliliklere yönleniyor. Kimi ise madde bağımlılığı ile karşı karşıya kalıyor. Yoksul mahallerde, özellikle de eğitim ile ilişkileri pamuk ipliğine bağlı Romanların yaşadığı mahallerdeki öğrencilerin eğitimden kopmaması için ivedilikle önlem alınmalı.
Millî Eğitim Bakanlığı araçsal zorlukların üstesinden gelmek için EBA destek noktaları oluşturdu. Bu noktaların bazıları yoksul mahallerdeki okullarda, bazıları ise gezici olarak oluşturuldu. Bu noktaların oluşturulması sevindirici. Ancak, ivedilikle noktaların fazlalaştırılması ve yaygınlaştırılması gerekiyor. Ancak, araçsal sorunların bir nebze hafifletilmesi, öğrencilerin eğitimden kopmasını engellemek için yeterli değil. Öğrenci, okul ve öğretmen arasındaki etkileşimli öğrenmeyi sağlayacak internet tabanlı sistemin oluşturulması ve yaygınlaştırılması olmazsa olmaz.
Covid-19 kapsamında alınan önlemler Romanların koruma kapasitesini nasıl etkiledi?
Kırılgan yoksul kesimin kendilerini Covid-19 salgınından koruma kapasitesi son derece düşük. Covid-19 kapsamında alınan önlemler ise bu kapasiteyi daha da düşürüyor. Öncelikle, halk sağlığını korumak adına evden çıkmadıkları ve iş yerleri kapandıkları için ya gelir elde edemiyorlar ya da gelirleri önemli ölçüde düşmüş durumda. Bırakın besin değerleri yüksek gıdalarla beslenmeyi, besin değeri düşük gıdalara bile erişimleri azaldı. Üstelik, hijyen sağlamanın temel unsuru olan sabun ve kolonya temin etmekte dahi zorlanıyorlar. Kiralarını, elektrik, su ve iletişim faturalarını ödemeleri ve ısınma masraflarını karşılayabilmeleri mümkün değil. Su ve elektrikleri kesilmiş evlerde yemek pişirme, el yıkama ve banyo yapma gibi günlük yaşamın temel gereksinimlerini karşılamaları olanaksız. Evlerin fiziksel koşullarından ötürü hasta aile bireylerine izolasyon da uygulayamıyorlar. Sağlık açısından mevcut kırılganlıkları da dikkate alındığında, Covid-19 ile mücadele süresince hayatlarını devam ettirebilmeleri ve sağlıklarını koruyabilmeleri için yoksul kırılgan kesimlere yer (mahalle) ve birey/hane halkı temelinde destekler sunulmalı.
Ne gibi çözüm önerileri sunabilirsiniz?
- Yoksul mahallerde yaşayan veya bu mahallerdeki okullara devam eden öğrencilerin mensup olduğu haneye internet erişimli tabletlerin sağlanabilir.
- EBA’ya, canlı sınıflara ve öğrencinin öğretmenleri ile etkileşime geçebileceği internet tabanlı iletişim platformlarına erişimin ücretsiz olmalı.
- Belediyelerin sorumluluk alanları içinde yer alan yoksul mahallelere öğrencilerin eğitimlerini destekleyecek internet tabanlı platformlara erişim için ücretsiz wifi hizmeti vermesi iyi olur.
- Canlı sınıf uygulamasının fazlalaştırılması ve yaygınlaştırılması, öğretmenin her öğrenciyle etkin iletişime geçebilmesi için canlı sınıfların az sayıda öğrenci ile oluşturulması gerekir.
- Sınıf öğretmenlerinin öğrencilerin sisteme katılımlarının ve ilerlemelerini birebir takip etmesi, kopmalar ve devamsızlıklar karşısında proaktif bir yaklaşım sağlayarak öğrenci ile telefon veya internet üzerinden iletişime geçerek motive etmesi önemli.
- Öğretmenlerin öğrencilere birebire etkileşimlerinin artırılması yerinde olur.
- Sosyal yardımlar kapsamında Covid-19 mücadelesi süresince bu yoksul kırılgan kesimlere düzenli nakit yardımında bulunulması gerekir.
- Yoksul kesimlerin gıda temininde sorun yaşamaması için erzak desteği/sıcak yemek desteği sağlanmalı.
- İçinde sabun, kolonya, kâğıt mendil gibi malzemelerin bulunduğu hijyen kitleri dağıtılmalı.
- Su, elektrik, iletişim, doğalgaz faturalarının ödemesinin mücadele bitene kadar ertelenmeli ve ödemelerinin zamana yayılmalı.
- Su, elektrik, iletişim, doğalgazı kesik olanlara ivedilikle su, elektrik, doğalgaz ve iletişim hizmetlerinin yeniden verilmeli.
- Yoksul ve kırılgan kesimlerin ulaşabileceği mobil ve gezici sağlık hizmeti verilmeli.
- Covid-19 şüphesi gösteren evsizlerin izolasyonda olabilecekleri, düzenli ve besleyici gıdalarla beslenebilecekleri, sağlık personeli desteği olan mekanlar tahsis edilmeli.
- İlaç katkı payları Covid-19 ile mücadele süresince kaldırılmalı.
- Nüfus yoğunluğu oldukça yüksek olan bu mahallelerde düzenli aralıklarda dezenfeksiyon uygulanmalı.
- Mahallelerde sosyal yaşamın, dayanışmanın bir parçası olan kapı önü toplanmalarının yapılmaması konusunda bilgilendirme yapılmalı.
- Covid-19’dan korunma, salgının önlenmesi konusundaki kamu spotlarının düzenli olarak STK’lar ve toplum önderleri aracılığıyla yoksul kırılgan kesimlerin çevrelerinde yayılması temin edilmeli.
- Covid-19’dan korunma ile ilgili olarak Arapça, Türkmence, Özbekçe, Peştuca dahil düzenli ve düzensiz göç alınan ülkelerin dillerinde sosyal medya ve geleneksel medya aracılığıyla bilgilendirme yapılmalı.
Yoksul kırılgan kesimlerin ihtiyaç ve özelliklerini dikkate alan bu önlem yalnızca bu kesimlerin mağduriyetlerini azaltmayacak aynı zamanda halk sağlığını koruyacak ve Covid-19’un yayılma hızını düşürecek.
Sıfır Ayrımcılık Derneği olarak, ilgili kamu kurumları ve yerel yönetimlerin koordinasyon içinde gerekli tedbirleri çeşitlendirip alacağını umuyoruz.
Son olarak da pandemi sürecinde Romanların medyada temsili hakkında ne düşündüğünüzü öğrenebilir miyim?
Pandemi sürecinde Romanların medyada temsili konusunda aslında çeşitlilik var. Sevindirici olan, pek çok internet gazetesinde önyargıların ötesinde, “vur patlasın, çal oynasın” klişelerinin ötesinde, Romanların süreç boyunca yaşadıkları zorluklara dikkat çeken haberler yapıldı. Bu haberlerin pek çoğunda Romanların onurunu koruyan, kamuoyunda gerçek meseleler konusunda farkındalık yaratan bir tarz vardı.
Örneğin birçok haberde ajitasyon oluşturacak fotoğraflar yerine, önyargıları yıkan fotoğraflar kullanıldı. Tabii burada sivil toplum kuruluşlarının ve dayanışma platformlarının çok büyük rolü var. Yine de ana akım medyada Romanların bu bağlamda pek yer bulamadığını belirtmek gerekir. (NÖ)