HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan dün (12 Kasım) yapılan HEDEP’in Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı’nda önemli mesajlar verirken, AKP Diyarbakır Milletvekili Gelip Ensarioğlu Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Enstitüsü’nde (DİSA) “Siyasi aktörlerin çatışma çözümü ve barış inşasına etkileri” konulu etkinlikte dikkat çeken sözler sarf etti.
HEDEP ile AKP’nin ‘gizli görüşmeler’ yaptığı yönünde hemen her gün bir iddia atılıyor ortaya. Elbette partiler bu iddiaları doğrulamıyor.
Bakırhan: İttifaklara açığız
Tuncer Bakırhan, partisinin konferansında, yaptıkları halk toplantılarındaki eleştiri ve değerlendirmelerden bahsederken, aslında yukarıdaki iddialara da cevap vermiş oldu:
“Siz de takip ettiniz, yerellerde çok geniş toplantılar yaptık. Bir önceki dönemin eksik ve yetersizliğini ortaya çıkararak onun üzerinden kendimize bir yol ve hat belirledik. Bu yapmış olduğumuz toplantılarda halkımız yerel yönetimler seçimleri için de çok önemli değerlendirmeler ve öneriler sundu. Orada, ortaya çıkacak sonuçlarla önümüzdeki dönem yol haritamızı da netleştireceğiz, dedik. Yerelde sürekli bizler kaybettiren konumda olmamalıyız. Bu kadar ödenen bedel ve çaba sonrasında bizler bulunduğumuz her yerde irademizin yönetimlere yansımasını istiyoruz. Bizler dolaylı olarak herhangi bir ittifak tarafı olmak zorunda değiliz, dediler. Bizler eğer bir ittifak yapılacaksa bu ittifakın açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyunun gözü önünde yapılmasını istiyoruz. Bizler bölgede kazanan, batıda kaybettiren pozisyon yerine, bölgede de batıda da kazanan bir pozisyonda olmamız gerektiğini söylediler.”
Bakırhan ayrıca, “İttifaklara açığız, olası ittifak görüşmeleri, kararları kesinlikle sizden habersiz olmayacak” dedi.
Bu mesaj hem HEDEP’in oylarıyla İstanbul, Mersin, Adana, Antalya gibi büyükşehirlerde belediye kazandırdığı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Kürdistan bölgesinde, rekor düzeyde destek verdiği CHP’ye; hem de “batıda AKP’ye kaybettirme” planıyla bahsi geçen illerde belediyeleri kaybedip biraz da bu öfkeyle olsa gerek, HEDEP’in belediyelerine kayyım atayan AKP’ye…
Üçüncü yol siyaseti
Bakırhan konuşmasının sonlarına doğru batıda ittifaklara açık olduklarını aktararak mesajlarını daha belirgin hale getirdi, “üçüncü yol siyaseti” vurgusu yaptı:
“Önümüzdeki dönem hem Kürdistan’da hem batı da halklarımızın yoğun olarak bulunduğu kentlerde halklarımızın iradesinin yönetimlere yansıması için ittifaklara hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bu herhangi bir ittifakta kesin olarak yer alacağımız anlamına gelmemeli. Halkımızın işine gelmeyen, halklarımızın, emekçilerimizin işine gelmeyen ittifaklar bize dayatılırsa seçeneksiz değiliz. En iyi ve güçlü adaylarımızla üçüncü yol siyasetimizi yerel seçimlerde hayata geçirebilecek hazırlıklarımızı tamamlamış bulunmaktayız.”
“Kürdistan’daki belediyeleri ganimet olarak görüyorlar”
Bakırhan konuşmasında kayyımlara da değindi, Kürdistan'daki belediyelerin 'ganimet' olarak görüldüğünü söyledi:
“Batman’a deniz mühendisi bir kayyım atanıyor. Deniz yok ama deniz mühendisi bir vatandaş gönderiliyor. Kızıltepe’de kayyımlar hamsi festivali yapıyor. Sanki yapılacak başka festival yokmuş gibi. Mardin’de kayyımlar mezarlıkları satıyor. İslam ve ümmet adına yola çıktığını söyleyenler, halkın cenazelerinin gömüldüğü yerleri bile rant aracına çevirebiliyor. Bedirxanların, Ehmedê Xanîlerin isimlerinin olduğu kütüphaneleri yıkıyorlar, cadde isimlerini değiştiriyorlar, çok dilli belediyecilik anlayışını ortadan kaldırıyorlar, çok dilli hizmet sunduğumuz kreşleri ortadan kaldırıyorlar. Asimilasyoncudurlar, bize ait olan, bizim için kıymetli olan başta dilimiz, kültürümüz olmak üzere tamamıyla kavga eden bir anlayışa sahiptir kayyımlar. Kayyımlar aslında Kürdistan’daki belediyeleri ganimet olarak görüyorlar.”
Galip Ensarioğlu: Kürt sorunu üç beş belediyeye indirgenemez
Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nün (DİSA) 11 Kasım’daki etkinliğinde ‘çözüm süreci’ üzerine bir sunum yapan AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ise HEDEP’in büyükşehirlerde kendi adaylarını çıkarmasını bir ‘fırsat’ olarak niteledi.
Galip Ensarioğlu yaptığı sunumda ve ardından kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevaplarda her ne kadar “Kayyım politikasını savunmuyorum” dese de ‘ama’ diyerek başladığı cümleleriyle kayyım politikalarını savundu ve “Hiçbir devlet belediyelerini, parasını, imkânlarını kendisiyle savaşan bir örgüte teslim etmez” dedi. Ensarioğlu ayrıca, fezlekelerden bildiğimiz “Belediyeleri KCK birimleri yönetiyor” iddialarını yineledi.
HEDEP büyükşehirlerde kendi adaylarını çıkarırsa...
Kayyım politikalarına ilişkin katılımcıların ısrarlı sorularına karşın “Kürt sorunu üç belediye sorunu mudur? Kürt sorunu buna indirgenemez” diyen Ensarioğlu’nun, partisinin yerel seçimlerdeki HEDEP yaklaşımını özetleyen iki cümlesi oldu:
“HEDEP için büyükşehirlerde kendi adaylarını çıkarmasını bir fırsattır.”
“HEDEP büyükşehirlerde kendi adaylarıyla seçime girerse belki bir şeylere kapı aralar.”
Bu ‘mesaj’, AKP’nin bir kez daha Kürt sorununu seçim malzemesi olarak kullanmak istemesi olarak okunabilir elbette.
Galip Ensarioğlu’ndan yaklaşık iki saat süren konuşmasında Kürt sorununun barışçıl-demokratik yollarla çözümü yolunda, AKP’nin ajandasına dair bir işaret göremedik. AKP’yi ne kadar bağlar, bilemiyoruz ama Ensarioğlu, partisinin MKYK üyesi Orhan Miroğlu’nun bir röportajda söylediği “Kayyım politikası, AK Parti Kürdistan’da belediyeleri kazandığı zaman ortadan kalkmış olacak” sözlerine ilişkin bir soruya “O sözler Orhan’ı bağlar” cevabını verdi ve konuşmasının birkaç yerinde “Kayyım politikaları bitebilir de” dedi.
Elbette bu konuda belirleyici mesajları yine Erdoğan’dan alacağız. Bakalım...
CHP henüz renk vermiş değil
2024 yerel seçimlerine Özgür Özel’in genel başkanlığında girecek olan CHP’ye dair çok merak edilen konulardan biri de HEDEP’le açıktan bir ittifak sürecine girip girmeyeceği…
CHP henüz yüzünü kendinden çevirip başka tarafa yönelebilmiş, dolayısıyla bu konuda renk vermiş değil. Netleşmesi için zamana ihtiyaç var.
Tabii bir de öncesinde CHP ile ipleri koparan, bazı kentlerde belediye başkan adaylarını dahi açıklayan İyi Parti lideri Meral Akşener’in tavrı merak ediliyor olabilir. Acaba Akşener, CHP’yi HEDEP’ten uzak tutacak, AKP’ye kazandıracak bir role soyunur mu? Bu çok şaşırtıcı olmaz ama henüz siyaset için ‘çok uzun’ olan bir süre var seçime. Bu süre içerisinde sözler, tutumlar, kararlar çok hızlı ve keskin bir şekilde değişebilir.
Bir kez daha ümit edelim ki ittifaklar, tartışmalar ve bunların sonuçları Türkiye’nin yüksek yargıdaki krizi üzerinden ‘hukuk devleti’ olma vasfının tartışmaya başlandığı bu vahim ve mühim günlerden sonra gerçek demokrasinin hâkim kılındığı bir geleceğe kapı aralasın.
(BA/VC)