TÜİK verileri dayanağında bianet’in yaptığı “Çocuklar Azalıyor, Yaşlılar Çoğalıyor" haberini okuduğumda, acaba 50 yıl önce nasıldı yaşlı nüfusa ilişkin sayısal veriler, diyerek çıktım gezintiye sanal alemde.
23. Ekim. 1960’da yapılan nüfus sayımı ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2013- Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları ile 2012-İstatistiklerle Yaşlılar Bülteni dahil sair sayısal verileri baz aldım kendime; karşılaştırma yapabilmek için.
* * *
53 yılda nüfus 48.913.044 kişi artmış
1960’da toplam nüfus 27.754.820 kişi. 2013’de ise toplam nüfus 76.667 864 kişi.
53 yılda erkek nüfus azalmış
1960’da toplam nüfusun yüzde 51’i erkek, yüzde 49’u kadın. 2013’de ise yüzde 50,2’si erkek, yüzde 49,8’i kadın.
53 yılda erkek nüfus oranı yüzde 0,8 –yaklaşık yüzde 1- azalırken, kadın nüfusu yüzde 0,8 oranında -yaklaşık yüzde 1- azalmış.
53 yılda kentte yaşayan nüfus çok artmış
1960’da toplam nüfustan belde/köyde yaşayan nüfus toplamı 18.895.089 kişi olup, bu nüfusun yüzde 49,7’si erkek; yüzde 50,3’ü kadın. İl/ilçede yaşayan nüfusun toplamı 8.859.731 kişi olup, bu nüfusun yüzde 53,9’u erkek; yüzde 46,1’i kadın. 2013’de ise il/ilçede yaşayanların oranı yüzde 91,3(**) iken, belde/köyde yaşayanların oranı yüzde 8,7’dir. 53 yılda il/ilçede yaşayan nüfus oranı yüzde 300,13 oranında artarken belde/köyde ise yüzde 667,0 oranında azalmış.
53 yılda 65(+) yaş nüfus yüzde 6,3 artmış
1960’da toplam nüfusun içinde 65(+) yaş nüfus toplamı 978 bin kişi olup oranı ise yüzde 1.39. 2013’de ise toplam nüfusun içinde 65(+) yaş nüfus toplamı 5 milyon 891 bin 694 kişi olup oranı da yüzde 7,7 olmuş. 53 yılda 65(+)yaş nüfusu 4 milyon 912 bin 992 kişi artmış.
65(+)yaş bağımlılık oranı yükselmiş
1960’da toplam bağımlılık oranı yüzde 81.09; genç bağımlılık oranı 74.69; 65(+) yaş bağımlılık oranı 6.40. Bu oran 2012’de yüzde 47.20 iken, genç bağımlılık oranı 33.20, 65(+)yaşta ise bağımlılık oranı 14.00.
Bağımlılık oranı; bir ülkede çalışan (15–64) her 100 kişinin bakmakla yükümlü olduğu çalışmayan (0–14 ile 65+) kişi sayısını gösterir. Bu oran 53 yılda yüzde 33.89’a, genç bağımlılık oranı ise yüzde 41.49’a düşerken; 65(+)yaş bağımlılık oranının yüzde 7.60’a yükselmesi yaşlı nüfusun ortalama ömrünün arttığının göstergesidir.
53 yılda ortanca yaş 10 yaş artmış
1960’da ortanca yaş: 20.20 olup; erkekte 19,2, kadında 21,07’dir. Bu süre 2013’de 30,40 olup; erkekte 29,80 iken, kadında 31.00’dir. 3 yılda ortanca yaş toplamda 10,20, erkekte 10,8, kadında 10.07 artmış.
53 yılda ortalama yaş 24,4 artmış
1960’da doğuşta beklenen ortalama yaşam süresi 52,5 olup, bu süre erkekte 51, kadında 54. Bu süre 2013’de 76,9 olup, erkekte 74,7, kadında 79,2’dir. 53 yılda ortalama yaşam süresi 24,4 yaş uzarken bu süre erkekte 23,7 yaş, kadında 25,2 yaş.
53 yılda yıllık nüfus artış hızı yarı yarıya azalmış
1960’da yıllık nüfus artış hızı binde 28,5 iken, 2013’de ise binde 13,7. 53 yılda yıllık nüfus artış hızı binde 14,8 oranında azalmış.
53 yılda çalışma çağındaki nüfus çok artmış
1960’da çalışma çağındaki; 15–64 yaş grubundaki nüfus 16 bin 327.814 iken, 2013’de ise 51 bin 926.356 kişi. 53 yılda çalışma çağındaki nüfus 35 bin 598 bin 542 kişi artmış.
* * *
2012-65(+) yaş verileri erkeklerin lehine, kadınların aleyhine
2012’de 65(+) yaş erkek nüfusta okuma-yazma bilmez oranı yüzde 12,9 iken, kadında yüzde 42. İlkokul mezunu erkek oranı yüzde 51,4, kadın oranı yüzde 30. Yüksekokul/fakülte mezunu erkek oranı yüzde 6,2, kadın oranı ise yüzde 1,6.
2012’de 15–64 yaş erkek nüfusta ilkokul mezunu oranı yüzde 22.6 iken 65(+)yaştaki erkek oranı yüzde 51’dür. Aynı yılda 15–64 yaş kadınlarında ilkokul mezunu oranı yüzde 32,3 iken, 65(+)yaş kadınlarında bu oran yüzde 30’dur.
2012’de 65(+) yaş kadın nüfusun yüzde 52,4’ünün eşi ölmüş iken, erkek nüfusta bu oran yüzde 13,7’dir. Yaşlı kadın nüfusun yüzde 42,2’si, erkeklerin ise yüzde 82,7’si evli.
2011’de emekli ve dul-yetim aylığı alan erkek oranı yüzde 67,4, kadın oranı ise yüzde 28,5’dir. 2011 yılında sosyal transferlerden yararlanan yaşlı kadın oranı yüzde 58,6, erkek oranı ise yüzde 1,7’dir. 2012’de 15(+)yaştaki nüfusta borç ve taksiti olmayanların oranı yüzde 38,2 iken 65(+)nüfusta bu oran yüzde 61,4’dür.
2012’de 65(+) yaş nüfus oranı en yüksek(yüzde 16,5) olduğu bölge Ege, en düşük(yüzde 2,6) olduğu bölge ise Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi.
Eşdeğer hane halkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 60‘ına göre hesaplanan yoksulluk oranı ülke genelinde yüzde 22,6 iken, yaşlı nüfusta yüzde 17’dir. 65(+)yaş erkekte yoksulluk oranı yüzde 15,9, kadında ise yüzde 17,9‘dur.
2012’de 65(+) yaş erkeklerin yüzde 64,2’si, kadınların ise yüzde 57,3’ü kendilerini mutlu hissederken bu grubun yüzde 62’si aileyi mutluluk kaynağı olarak ilkin aileyi ifade etmiş. 65(+) yaştaki kadınların yüzde 22,9’u çocuklarını, erkeklerin yüzde 11,7’si eşini ikincil mutluluk kaynağı olarak ifade etmiş. Bu yaş grubundaki anne-babalarını haftada birden fazla ziyaret eden kız çocuğu oranı yüzde 37,2 erkek çocuğu oranı ise yüzde 33,4’tür.
* * *
Gelecek 62 yılda 85(+)yaş nüfusu dokuz kat artacak
1960–2013 yılları arasında 60(+) yaş nüfus oranındaki yükselişin artarak süreceği gerçektir. 2012–2050 yılları arasında G20 ülkelerinin 60(+) yaş nüfus artış oranı ve yaşlanma hızı değerlendirilmiş ve Türkiye’de bu nüfusun 2.7 kat artacağı saptanmış. 2013–2075 TÜİK Nüfus Projeksiyonları 2013’de yüzde 0,6 olan 85(+) yaştaki nüfus oranının 2075’de yüzde 5,2 olacağını gösteriyor. Bu durum; yaşlıların bakım ve finansmanını sürdürecek çalışma çağındaki kişi sayısının oldukça azalacağını ve yaşlanmakta olan kişilerin ilgilenmek durumunda olacağı ileri yaştaki kişi sayısının daha fazla olacağını ifade ediyor.
* * *
Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu’nun Help Age International (Yaşlı Hakları Örgütü) ile beraber yaptığı küresel araştırmada (2013) 91 ülke sıralamasında 70. sırada olan Türkiye; Asya kıtasındaki 23 ülke arasında ise 13. sırada görülmektedir.
Yaşlı insanların yaşam niteliğini; gelir güvenliği, sağlık hizmetleri, çevre koşulları, eğitim-istihdam olanakları vb. incelenerek oluşturulan “Küresel Yaşlılık Takibi İndeksi”nde Türkiye’nin ortalama oranı yüzde 38,1 iken; en zayıf alanı yüzde 14,5 ile eğitim-istihdam olanakları; en güçlü oranı 79,7 ile gelir güvenliği.
*****
1995 tarihli BM “Yaşlı Kişilerin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Hakları’nda –özetle-
* 65(+) yaş nüfus grubunun heterojen ve farklılık gösteren bir grup olduğu,
* 65(+) yaştaki kişilerin konumunun ülkenin sosyo-ekonomik durumu ile demografi-çevre-kültür-istihdamla ilgili unsurlarına, bireysel düzeyde ise aile durumu, eğitim, kentsel/kırsal çevre, çalışanlar ile emeklilerin meslek durumuna bağlı olduğu,
* “65(+) yaştaki kişilerden sağlığı iyi olan ve mali açıdan kabul edilebilir düzeyde geliri olanların yanında, -gelişmiş ülkelerde bile- kendisini geçindirmek için yeterli olanağı olmayan, açıkça risk altında olan ve korunma altında olmayanlar bulunduğu,
* ekonomik durgunluk ve kaynak sıkıntısı yaşanan ya da yeniden yapılanma dönemindeki devletlerin; yaşlı kişiler dahil toplumun riske açık gruplarını koruma yükümlülüğü olduğu,
* devletin 65(+) yaştaki kişilerin sorunları, yapısı ve büyüklüğünü düzenli izlemesi; gereksinimleri karşılayan politika ve programları hayata geçirmesi; devlet yasa çıkartma ve ayrımcılık içeren yasaları değiştirmesi; yaşlılık çalışmalarına bütçe desteği sağlaması; uluslararası işbirliği talebinde bulunması gerektiği,
belirtilerek mevcut durum tanımlanmış, yapılacaklar da kabaca- sıralanmıştır.
* * *
Yaşlı nüfus artışının getirisi sorunlar giderek büyürken, sorunun fazlaca kale alınmaması gelecekte çözümü daha da zorlaştıracak gibi. Aslında bu konuda önlem almama ve yeterli donanıma sahip olmamak kadar niyet de önemli.
BM, 1982’den beri “Ey Dünya! Ey dünya ülkeleri! Yaşlı nüfusun artışı tüm ülkeleri ve dünya genelini etkileyecek. Sosyal ve ekonomik yapıları -gelecekte daha da fazla- etkileyecek. Yaşlı nüfus artışı ‘sessiz bir devrim’dir aslında dese de, kale alan yok.
Yaşlı nüfusa ilişkin sayısal veriler 50-55 yıl önce nasıldı, diyerek çıktığımız sanal gezintide yararlandığım sayısal veriler, önümüzdeki 62 yılı içeren 2013-2075 TÜİK Nüfus Projeksiyonları ile karşılaşılan tablo; yaşlı nüfus artışının ‘sessiz devrim’den öteye geçip gümbür gümbür ses çıkararak ‘devrim’ yaptığının ifadesi aslında.
Help Age International Raporundaki “yaşlı nüfusun durumunun iyileşmesi için yaşlısına iyi davranmak gerekli” ve “yaşlı refahının artması mutlaka varlıklı olunmaya koşut değil” cümleleri bu anlamda fazlasıyla dikkate değer.
Biliyoruz ki; demografik dönüşüm süreci yaşayan Türkiye yaşlı nüfusun durumunu iyileştirmek için yaşlısına iyi davranmak zorunda. (ŞD/HK)
(*) Şadiye Dönümcü, sosyal hizmet uzmanı.
(**) 2012 yılında yüzde 77, 3 olan bu oran; 14 ilde büyükşehir belediyesi kurulunca ve büyükşehir olan 30 ilde, belde-köylerin ilçe belediyelerine mahalle olarak katılınca yüzde 14 artmıştır.