Postmodern dünyanın temel argümanlarından:
İnsanın ve toplumun sorunlarını çözme iddiasındaki modernizm, sorunları çözemediği gibi, insanlık için büyük yıkımlara neden oldu. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, 19. ve 20. yy’da devrimler ve karşı devrimler diye adlandırılan büyük toplumsal çatışmaların yaşanması vb.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren modernizm çöktü ve modernite sonrası döneme girdik.
Büyük anlatılar dönemi bitti!
Toplumculuk yerini bireye bıraktı. Çünkü birey olunmadan toplum olunmaz!
Esas olan bireydir, bireyin iç dünyasıdır!
Nesnel gerçekliğin bizden bağımsız bir varoluşu olamaz, çünkü gerçekliği biz şekillendiririz. Buna göre bütün olay, bir düşünsel süreç olarak zihnimizde olup biter. (Bu durum, idealizmle karıştırılmamalı). Varlık, kişi (özne) tarafından anlamlandırılır.
Felsefeden sanata, siyasetten medyaya dek geniş bir alanı kapsayan postmodernizm konusunda, yazımızı ilgilendiren birkaç savı aktardık. Aslında postmodern görüşlerin tümünün de yanlış olmadığını belirtmeliyim.
Bunun gibi iddiaların sahibi olan postmodernizmin ne olup olmadığı ve postmodernizmin, modernliğin bir devamımı mı, modernlik sonrası mı olduğu hususu pek açıklığa kavuşmuş da değil. Ancak bir gerçeklik var ki, üretim teknolojilerindeki gelişmeler ve dijital dünya, toplumları ve insanları kökten etkiledi. Bu kökten etkileme, bireyin yaşamında müthiş bir illüzyon yarattı!
Dünyayı cep telefonuna “sığdıran” teknoloji, bireyin kendisinde dünyayı elinde tuttuğu ve her bilgiye ulaştığı yanılsamasını yarattı. İnternet, tuşların ucunda özgürlüğe açılan bir kapı gibi görülmekte.
40 yıldan bu yana döneme damgasını vuran olgu, belirsizlik! Bu durum, bireylerin ve toplumların yaşamında gittikçe artan bunalımı, mutsuzluğu, umutsuzluğu, amaçsızlığı ve korkuyu hâkim kılmakta. İşte bu ağır bunalım koşullarında ister inanarak amatörce, isterse gelir kaynağı olarak profesyonelce icra edilen bir sektör doğdu: Kişisel gelişim! Bu başlık altında en yaygını yaşam koçluğu olmak üzere Şamanist ruh kovucuları, mutluluk rehberleri, Nirvanacılar, reenkarnasyoncular gibi adlar altında iş kolları oluştu.
Her Şey Seninle Başlar Seninle Biter!
Düne göre dünyanın bugünkü durumu, gelişen teknolojinin yarattığı imkânlarla gerçekliğin tersyüz edilerek yapay gerçeklik yaratılmasına çok daha uygun. İktidar, birey ve gerçekliğin halleri konusunda George Orwell’i anmadan geçmek olmaz. Yaşanan büyük bir gözaltıdır! Dijital dünyanın ve devasa medya organlarının yarattığı simülasyon, gerçeğin kendisi olarak sunulmakta ve bireyler, kendilerine sunulan bu hazır ‘bilgiyi’ görselliğin zahmetsiz ortamında kolayca algılamakta.
Toplumsal sorunların arttığı, mutsuzluğun ve umutsuzluğun insanları sardığı bu ortamda kişisel gelişimciler, insanlara mutluluk ve başarı vadeden ‘uzmanlar’ olarak ortaya çıktılar.
Mutsuz bir evlilik mi yaşıyorsunuz?
Boşanmak mı istiyorsunuz?
Eşinizden başkasını mı seviyorsunuz?
Çocuklarınızı yetiştirmekte sorun mu yaşıyorsunuz?
İşinizi mi batırdınız?
Sevdiğiniz sizi sevmiyor mu?
Âşık olamıyor musunuz?
Mutlu bir cinsellik nasıl yaşanır?
Yalnız mısınız?
Mutsuz musunuz?
Yoksul musunuz?
Çok kazanmak mı istiyorsunuz?
Bilge biri mi olmak istiyorsunuz?
Acilen sizin desteğe ihtiyacınız var demektir!
Bunun için yapacağınız tek şey, bir yaşam koçu bulmanız.
Yaşam koçları veya kişisel gelişim uzmanları bu sorunlarınızı şu kadar seansta, bu kadar zamanda çözeceklerdir.
Yeter ki siz inanın ve uzmanınıza güvenin!
İnanmak şart! Sorunlara dini anlamda çözüm vaaz eden hocalara inanmak nasıl bir koşulsa, yaşam koçu uzmanına inanmak da, sorunlarınızı aşmanın ilk şartı!
Çünkü her şey beyninizde olup bitiyor.
Pozitif enerjinizi harekete geçirin, negatif enerjinizi atın. Mutluluğun şartı, pozitif olmaktır.
“Beni baştan yarat” adındaki televizyon programı gibi, yaşam koçu senin önünü açar, sana destek olur, bir tür terapi yapar, sana yeni bir saç stili ve yeni bir makyaj uygular, yeni bir elbise diker ve yepyeni bir kişi olarak seni baştan yaratır!
İstersen her şey farklı olabilir!
İşte mutluluk vaat eden kişisel gelişimin, mutsuzluk yaratan tablosu genel olarak budur.
Peki, toplum bunun neresinde?
İnsan, toplumsal bir varlıktır. Toplumsal ilişkiler denilen iktisadi, sosyal, siyasal, kültürel gibi o devasa ilişkilerden ve şehir, mahalle, işyeri gibi ortak yaşam mekânlarından kopartılarak sadece birkaç kişiyle sınırlı ilişkileri hayatın kendisiymiş gibi ele alan ve bunun üzerinden felsefe bilmeden felsefi laf salatası yapanlar, aslında kişide yeni ruhsal sorunlara yol açabiliyorlar. Çünkü büyük bir kısmı toplumsal hayattan kaynaklanan sorunlar, sanki bireyin iç dünyasından kaynaklanıyormuş temel yanlışı üzerine bina edilen kişisel gelişim anlayışı, bizatihi gerçeklerden kaçışı vaaz ediyor.
Birey ve birey olabilmek elbette çok önemlidir. Yaşam ne salt toplumdan ne de salt bireyden ibarettir. Ancak her şeyi iç dünyaya indirgemek, özneyi dış dünyadan kopuk ele almak; felsefe alanında da bunların defteri çoktan dürüldü!
Onu boş ver, bunu boş ver, şunu unut, bunu düşünme, sen varsın, toplum dediğin nedir ki, sana engel olan her şeyi kes at, yalnız sen varsın, inanarak başarırsın, mutluluk bir adım ötende vs.
Reklamlardan televizyon programlarına, eğitimden kitaplara, sürekli olarak bireyi başarıya koşullandırma, mutlu olma, pozitif enerjiyi kullanma gibi insanı mekanik bir araç, bir robot olarak gören kişisel gelişim propagandası dayatılıyor. Kişisel gelişimciler her ne kadar ruhtan, duygudan, iradeden söz etse de, tüm bunlar makinenin birer parçasıymışçasına, şu vidayı bu kadar sık, şunu gevşet, sürtünmeyi azaltmak için yağlamayı eksik etme deyip dururlar.
Yazar ve yayınevlerini belirtmeden, yalnızca kitap adlarının ilginçliğini belirtmenin yeterli bir fikir vereceği düşüncesiyle “kişisel gelişim kitaplarından” birkaç örnek:
“İçinizdeki Lideri Geliştirmek”, “Leonardo De Vinci Gibi Düşünmek”, “Zaman Yönetimi”, “Zihin Sizsiniz”, “Ferrarisini Satan Bilge”, “Mükemmellik Rehberi”, “Sizi Mutlu Edebilirim”, “Hayatınızı 7 Günde Değiştirin”, “On İki Haftada Beyin Geliştirme”, “Havadan Para Kazanma Yolları”, “Bugün Zengin Ol”, “Düşün ve Zengin Ol”, “Para Kodları”, “Pozitif Gücün Büyüsü”, “Mutluluk Bir Seçimdir” “Mutluluk Dersleri”, “Her Şey Seninle Başlar”, “Pozitif Düşünce Gücüyle Mutlu Yaşamanın Sırları”, “Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak” “Cinsellik Nedir ve Nasıl Yaşanır”, “Sen Bir Markasın”, “Dünyanın En İyi Satıcısı” vb.
Kişisel gelişimin ne demek olduğu, daha kitapların adlarından belli! 7 günde hayat değiştiriyor, 12 haftada beyin geliştiriyor, daha De Vinci’nin adını bilmeyene De Vinci gibi düşünmeyi öğretiyor, havadan para kazandırmanın yollarını gösteriyor vb.!
Postmodern çağın peygamberleri olan kişisel gelişimcileri en iyi şekilde “Dünyanın En İyi Satıcısı” kitabının adı tanımlıyor.
İşte her derde deva kişisel gelişim.
Bu bir dramdır!
Mitolojik çağlardan beri dramı eksik olmayan insanın bugünkü postmodern dramı da, belirsizlik, gerçeklik yitimi ve sanal gerçeğin içindeki çırpınışıdır! (HŞ/EA)