Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun, 02.02.2012 tarihli Araştırma ve İnceleme Raporu, "Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fırat (Hrant) Dink'in öldürülmesi ile ilgili olarak; olay öncesi ve sonrasında yürütülen idari tasarruf ve işlemlerin hukuka uygunluğu ile doğruluk ve yeterliliğinin araştırılması ve incelenmesi ve bu kapsamda AİHM kararlarında da eleştirilen kamu görevlilerinin yargılanması ile ilgili iç hukuk düzenlemelerinin geliştirilmesi amacıyla konu ile ilgili mevzuatın genel bir değerlendirmesinin yapılması" (2012 / 1 sayılı ve 653 sayfa)
Bu raporun tamamı Cumhurbaşkanlığı web sitesinde yayımlanmalıydı. Dink cinayeti hakkında devletin bildiğini bilmeliydik. Alçakça işlenmiş cinayet öncesinde ve sonrasında kimin, nasıl bir ihmali var ve bu ihmaller kasıtlı mı öğrenmeliydik!
Rapor kırmızı "gizli" damgalı ve sorumluların üstü siyah bant ile kapatılmış durumda. Gizli damgasını basanlar, raporu yazanlar, siyah bant çekenler biliyor, biz bilmiyoruz.
Oysa devletlerin halkından saklayacak "sırrı" olmamalıdır, demokratik hukuk devletinde herkesin bildiği de "sır" değildir.
Dink cinayetiyle ilgili kamu görevlileri hakkında adli ve idari soruşturmaların yer aldığı bu raporda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Dink cinayetine ilişkin bilgiler ve karar özetine yer verilmiş (Sayfa 320-342 arası).
Raporun "Sonuç" bölümünde, "Hrant Dink'i öldürenlerin güvenlik kuvvetlerince çok kısa sürede yakalanmış olmasına rağmen" soruşturma ve yargılama sürecinin, sistemik bazı sorunlar nedeniyle aynı oranda etkin, düzenli ve hızlı sürdürülemediği açıkça yazılı...
"Özellikle, Hrant Dink'in öldürülmesi sürecinde sorumluluğu olduğu iddia edilen kamu görevlilerinin yargılanamadığı ve yakalananlar dışındaki cinayetin gerçek faillerine ulaşılamadığı iddiaları, soruşturma/kovuşturma süreçlerinin başından itibaren eleştirilerin temelini oluşturmuştur."
Raporda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 14.12.2010 tarihinde kesinleşen Dink/Türkiye kararı esas alarak kamu yöneticilerinin "durumunun" sorgulandığı anlaşılıyor. AİHM kararına göre Dink'in yaşam hakkı Türkiye tarafından korunamamış, adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş, yaşam hakkının korunmaması ile ilgili olarak etkin soruşturma yapılmamış ve etkili başvuru yolları oluşturulmamış. DDK Raporuna göre bu nedenle, "kamu görevlilerinin ihmalleri ile ilgili hususlar somutlaşmış" ve dolayısıyla "cinayete giden süreçte ihmali görülen kamu görevlilerinin korunduğuna ilişkin eleştiriler artmış ve yapılan idari soruşturmaların niteliği ve sonuçları tartışılır hale gelmiştir." (Rapor Sayfa 619)
Raporda altı çizilen bir duruma göre; hem görev hem de kişisel suç işledikleri iddia edilen kamu görevlileri hakkında adli soruşturma/kovuşturma yapılabilmesi için idarece izin verilmesini öngören sistemin mevcut uygulama biçimi ve kapsamının genişliği; adalet duygusunu zedelemekte ve çağdaş hukuk normları ile de bağdaşmamaktadır.
O halde hukuku, çağdaş yapacak normlara nasıl ulaşılacaktır?
"Öneri 1"e göre, kamu yönetiminin işleyişi ve güvenliğine dair oluşabilecek risklerin önlenmesi gerekliliği ile kamu yönetiminin hesap verilebilirliğini sağlama gerekliliği arasında makul ve uygun bir dengenin sağlanması gerekmektedir. (Rapor sayfa 628)
Yıllardır kamu yönetiminin hesap verilebilirliğini sağlayacağız diye diye, tam aksine hesap verilebilirliği önlemek için kamu yönetiminin çıkardığı yasal ve diğer engeller, Türkiye'nin demokrasisini ve yargısını sarıp sarmalamakla meşgul... Aslında kamu görevlileri hesap vermek ve yargılanmak istemiyor.
Raporda her sayfada kırmızı renkli "gizli" damgası var. Ama Dink cinayeti hakkındaki idari inceleme ve soruşturmalarda bahsedilmesi/eleştirilmesi gereken eksikliğin/hatanın, "yöntem yanlışlığı" olduğu tespit edilmiştir. O zaman "kamu görevlilerinin silsile halinde birbirini takip eden ihmalleri"ni nedir ve kimlerdir?
Kırmızı renkli "gizli" damlalı Raporun 637 ile 647inci sayfalarında, anlaşılıyor ki 6-7-8-9-10 numaralı bölümlerde kamu görevlilerinin isimleri yazılı. İsimler "siyah kuşak bantlarla" gizlenmiş, okunmuyor ve kim oldukları bilinmiyor! Kamu görevlilerinin kim olduğunu Cumhurbaşkanı bilecek, DDK bilecek, ama kamuoyu bilmeyecek... Nasıl bir kamu yönetimi anlayışıdır ki; halkın yargıya olan güvenini yitirdiği, kamu görevlilerinin "hesap vermez kişiler" olarak aramızda dolaştığı ortamda, kamu yönetiminin hesap verebilirliği sağlanabilsin... Faili meçhul cinayetler üzerine Türkiye'de kaç rapor yazıldı acaba?
Kamu yöneticilerinin görevi cinayeti önlemektir. Faili meçhulleri; failleri malum kılmaktır.
O halde kamu yöneticilerinin bu yükümlülüklerinin sonucu olarak, cinayetlerin önlenmesinde; "belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi" nedeniyle "ihmali davranışları" yüzünden ölümün meydana gelmesine sebebiyet verdikleri için, kaç kişi yargılanabildi acaba?
Dink cinayetinde, sil baştan...
Yeniden kamu yöneticilerinin soruşturulması ve yeniden yargılan(ama)ması...
Faili meçhul siyasal cinayetlerin arkasından kaybettiğimiz canlarımız için analarımız ağladı.
Analarımız, babalarımız, eşlerimiz, çocuklarımız, gelinlerimiz, damatlarımız, komşularımız, dostlarımız cinayetlerin ardından çok gözyaşı döktü...
Bir nebze adalet, bir nebze vicdan!
Sayın Cumhurbaşkanı; gizli damgalı ve bazı yerlerinin üstü siyah bantlarla kapatılmış raporla ortaya çıkan gerçekler karşısında, adaletsizliklere gark olmuş memleketin içinde bulunduğu bu duruma isterseniz ağlayabilirsiniz, biraz açılırsınız! (Fİ/HK)