Fotoğraf: Ferid Demirel / bianet
“Bir ölçüde de yoruldum artık. Bazı noktalarda da dergi kültürü artık kalmadı. Dergi okuyucusu artık neredeyse sıfıra düştü. Bu şekilde bizim imkanlarımızla ayakta tutmanın zeminini bulamadık. Bütün okurlara ve dergi seven dostlara selam söylüyorum.”
40 yıldır yayınlanan Yaba Edebiyat dergisinin yayın hayatına son vereceğini, aynı zamanda derginin hazırlandığı yer olan Yaba Sahaf'ta yukarıdaki ifadelerle dile getiren derginin sahibi ve editörü Aydın Doğan, eline aldığı derginin eski sayılarından birine bakıp sayfalarını tek tek çeviriyor. Bir yandan da konuşuyor. Adeta 40 yılın her bir anısını tek tek o derginin sayfaları arasında görüyormuş gibi.
Yaba Sahaf, Beyoğlu Tünel’den Galip Dede Caddesi üzerinden Karaköy’e indiğinizde sağ tarafta kalan Hikmet Apartmanında bulunuyor. Hem yerli hem de yabancı pek çok turistin sağlı sollu sıralanmış dükkanlardan alışveriş yaptığı bu Cadde ayrıca, İstiklal Caddesi’ne giriş kapılarından biridir. Romalılardan öncesine dayanan tarihi geçmişiyle Galata olarak adlandırılan bu bölge bundan dolayıdır ki sürekli kalabalıktır. Yaba Sahaf’ın olduğu apartman, cadde üzerinde olmasına rağmen, dikkatli bakılmadığında hemen fark edilmeyecek bir yerdedir. Apartmanın kapısının önünde sağlı ve sollu iki tane kitap tezgahı bulunuyor. Kapıdan içeri girdiğinizde bu sefer küçük ve dar bir geçitte kitapları satan bir kadın karşılıyor sizi. Ayşe Aykul’dur bu kadın. Aydın Doğan’la Ankara’da tanışıp evlenmiş ve on yıllardır hem yayınevi, hem sahaf hem de dergi işini birlikte yürütüyor.
Sonra ikiliye kızları Arife Şirin Çekiç dahil oluyor. Çekiç Yaba Edebiyat Dergisi’nin de Yazı İşleri Yönetmeni.
Geçiti geçip apartmanın içinde ilerlediğinizde birinci kata çıkan merdivenlerin hemen başında Yaba Sahaf yazısının asılı olduğu başka bir kapı çıkıyor karşısınıza. Kapıyı açtığınızda, kapıya asılmış olan bir zil sesi duyarsınız. Dışarıdan birinin geldiğini haber vermek için asılmıştır bu zil. Birden kendinizi yüzlerce kitabın dizildiği rafların ortasında bulursunuz. Sağa döndüğünüzde bu sefer kitaplarla birlikte, plaklar, plakçalarlar, eski fotoğraflar, kartpostallar, fotoğraf makineleri, daktilolar ve daha pek çok şey görürsünüz. Girişin solunda ise daha küçük bir oda var. Bu oda da yine kitapların dizili olduğu raflar...Aydın Doğan’ı, her gittiğinizde bu odada rafların arasındaki bilgisayarın başında oturmuş ya dergi ya da bir kitap ile ilgili çalışırken bulursunuz.
2005 ya da 2006 yılında Dicle Haber Ajansı (DİHA)'da çalışırken Mezopotamya Kitaplığı serisinde yayınlanan bir kitap için kendisiyle görüşmeye gitmiş, o tarihten sonra da her fırsat bulduğumda Aydın Doğan'ın yanına uğramıştım.
Burası sadece bir sahaf değil. Ayrıca yayınevidir. Yaba Yayınları’nın yüzlerce kitabının hazırlandığı yer.
Yaba Yayınları, Ankara’da temeli atılıp on yıllardır Beyoğlu Tünel’in bu apartman dairesinde kitap basmaya devam ediyor.
Yaba Edebiyat Dergisi onlarca yazar ve şaire sayfalarında yer veren, pek çok şairin ve yazarın ilk yazılarını, şiirlerini yayınladığı bir mecra olarak artık çıkmayacak. Hem yayıncılık sektörünün içerisinde bulunduğu durumdan, hem de dergiyi 40 yılın önemli bir bölümünü neredeyse tek başına hazırlayan Aydın Doğan’ın sağlık sorunlarından kaynaklı artık yayınlanmayacak.
Daha önce aylık olarak yayınlanan, son yıllarda ise iki ayda bir yayınlanmaya başlanan Yaba Edebiyat dergisi’nin Aralık 2019-Ocak 2020’de yayınlanan 112. Sayısı sondan bir önceki sayı olacak şekilde planlandı.
Yani 113. Sayı ile Yaba Edebiyat dergisi yayın hayatına son verecek.
Aydın Doğan, yıllardır birikmiş olan kendi çalışmalarına ağırlık vermek istediğini söylüyor. Yayınevi bundan sonra Arife Şirin Çekiç’in sorumluluğunda devam edecek.
Derginin 112. sayısının Editörden yazısıYaba Edebiyat dergisini kapatıyoruz... 1979 yılında Ankara'da başladığımız edebiyat yolculuğumuz 40. yılında maalesef sona eriyor. Bir sonraki (113) veda sayımızda Yaba Edebiyatın 40 yıllık yolculuğuna dair duygu ve deneyimlerimizi paylaşarak sizlere veda edeceğiz. 40 yıl içinde birlikte yola çıktığımız dostlarımızın önemli bir çoğunluğunu yitirdik, anılarını yaşatmak için elimizden geldiğince onlara sayfalarımızda yer vermeyi sürdürdük. Elbette yeni dostlar edindik, bizi takip eden birbirinden değerli genç okur ve yazarlarımız oldu. Ancak '70'li '80'li yılların edebiyat bereketinden eser kalmadı. Türkiye'de edebiyat yetmişli yıllardan sonra ölüme yatırıldı. Darbeler ve zorlu koşullardan büsbütün kirlendi ve teknolojik aygıtların elinde 'edebin' temeli çürütüldü. Her şeyde olduğu gibi tüketim kültürü edebiyatı da eline geçirdi ve hızla tüketilen bir nesne haline getirdi. Günümüzde ortalık birbirinin benzeri rengarenk haftalık popüler edebiyat dergileriyle dolmuşken; bu koşullarda Yaba Edebiyat dergisinin varlığını sürdürmesi güç bir hale geldi. Dergicilik pek çok emek ve sorumluluk isteyen zahmetli fakat, bir o kadar da zevkli bir ekip işi... ancak gündelik hayatın koşturmacası, bizim için öyle bir hale geldi ki; dergiyi zamanında yetiştirmek, dağıtmak, yazarlarımızla ve okurlarımızla gerekli iletişimi ve etkileşimi kurmak, yalnız 1-2 kişinin sorumluluğuna kaldı ve üstesinden gelmek oldukça zorlaştı. Derginin sürdürülebilmesi için gerekli olan maddi döngü, manevi destek ve iş gücü gittikçe azaldı bitti. Hal böyleyken elinizde tuttuğunuz 112. sayı ile sona yaklaşmış bulunuyoruz. Yine de uygun koşullar oluştuğunda, güç toplayıp tazelenerek bir gün geri döneceğimizin umudunu taşıyor ve bu hakkımızı saklı tutuyoruz. Yeni yılın hepimize mutluluk ve sağlık getirmesini dileriz. Keyifli okumalar. |
(FD)