“Bir varmış bir yokmuş” diye başlamıyor Aslı Tohumcu’nun yeni kitabı “Aç Koynunu, Ben Geldim” ama bir masal anlatıcısının sesinden, masallar diyarından gelen bir olayı dinliyormuş gibi hissediyorsunuz okuyunca. Bir roman ama masalsı bir roman. “Mutlu” bir aşkın “Rüya”sını anlatan bir roman. Efsunlu iki hançerin yolculuğunun Mutlu ve Rüya’nın aşklarıyla devam eden aşk masalı.
İletişim Yayınları tarafından basılan masalsı roman, Bursa Kapalı Çarşı’da başlıyor. İstanbul’da devam ediyor ama yer, mekân, zaman bir sıra halinde ilerlemiyor. Mutlu’nun “dünya turu” ile bu toprakların sınırlarını aşıyor; Sicilya’ya, Yunanistan’a gidiyor. Bazen tarihin belirli bir dönemini anlatırken, birden günümüzün İstanbul’una götürüyor. Gerçek gibi görüneni rüyaya, rüya gibi olanı gerçeğe çeviriyor. İkisinin arasında getirip götürüyor.
İç içe geçiyor gerçek ile rüya, günümüz ile geçmiş...
O yüzdendir yazar, "Çünkü tarih değildir gerçek aşk” diyor ve şöyle uyarıyor okuru: “Sırayla ya da sizin aşina olduğunuz yollardan gitmek veya aktarılmak zorunda değildir, tek bir yerde durmak zorunda olmadığı gibi. Kalbini inanmaya koşulsuz ve sonsuz açanlara sunar hediyesini. Olur da inanmazsanız, kabahat sizde. Yazık, böyle bir aşkın yaşandığından bir an bile şüphe edeceklere.”
Hançerlere kan bulaştığı içindir ki bu “Mutlu” aşk “Rüya”sında, bazen “kanlı” olaylar da karışıyor işin içine. Birbirlerine kavuşmak için gerektiğinde, “önlerine çıkan engelleri” kan akıtarak aşıyorlar.
Güncel konulara da; taciz olaylarını, siyasi gündemin yolsuzlukla ilgili gelişmeleri, toplumsal olayları masalın kahramanlarına okuttuğu gazetelerin haberleri aracılığıyla değiniyor masal anlatıcımız.
Taciz olayları demişken, kitabın kadın “kahramanı” Rüya da amcasının oğlunun cinsel istismarına uğrayan küçük yaştaki bir kız çocuğunun doğurduğu ve “mahalle baskısından dolayı” istenmeyen ve mezara canlı canlı gömülecekken “beklenmeyen olaylar olduğu için” hayatta kalan bir bebek değil miydi?
“Fâni” bir mezarlık sakini olan Cavidan tarafından kurtarılıp hayaletlerin baktığı ve kendisine “doğaüstü” güçler bahşedilen Rüya, bu sayede romanın muhtelif bölgelerinde ve dönemlerinde başına gelen bütün “belaları def ediyor” ve “Mutlu” aşkını yaşayacağı günlere kavuşuyor. (FD)