Dün gece yeni bir yasa(k) daha planlandı. Saat 22:00 ile 06.00 saatleri arasında içki satışı yasak olacakmış. Onlarca cümlem var bununla ilgili, bazılarını sizinle paylaşmak istemiyorum. İsterim aslında da ama “yerim dar”. Çünkü olmaz şimdi, uygun kaçmaz. Toplum örf, adet ve geleneklerine yakışmaz. Hele hele benim gibi akıllı uslu bir hanımefendiye hiç yakışmaz!
Bütün hadise ayran ile başladı. Başbakan önce çıkıp “milli içkimiz ayrandır” dedi. Bazılarımız kızdı, köpürdü, bazılarımız güldü geçti, ben ikinci gruptan oldum. Sürüyle güzel karikatür çizildi, ayran ile ilgili süper espriler yapıldı sosyal medyada. Bu yaptığımız bir hataydı. Gülmeyecektik. Gülünce devamı geliyor.
“Vay sen misin gülen. Ben de bu ayranı milli içki yapmazsam” dedi sanki biri. Aldık başımıza belayı. Ne olacak şimdi? O güldüğün “milli içki”ye kalırsın saat 22:00’dan sonra.
Bu kadar basit olsaydı keşke değil mi?
Azıcık düşünelim mi? Ama düşünürken egzersiz de yapalım.
Alkol tüketenler şimdi siz ayağa kalkın. Diğerleri oturmaya devam edebilir. Rahat rahat okuyun lütfen.
Korkmayın canım. İçki içenlere sağlık taraması yapmayacağız. Birlikte düşünüyoruz şunun şurasında. Ayaktaki herkes alkol tüketenler değil mi? Güzelll.
Şimdi kimler 22:00’den sonra alkol almaya çıkıyorsa, bir adım öne çıksın. Yani şöyle diyorum çıkıp tekel bayiinden alkol alıyorsan ilerle. Yok ben dışarıda içiyorum zaten diyorsan, yerinde say.
Tamam mıyız?
En öndekiler, şimdi söyleyin, kimsiniz siz? İşiniz ne? Aylık kazancınız ne kadar örneğin?
Arabanız var mı? Akşamları neler yaparsınız? Ne yer ne içersiniz? Ne ile nasıl eğlenirsiniz?
Hadi itiraf et! Sen “öteki”sin.
Derdin nedir arkadaşım? Otur evinde, demle çayını, yap yahut ayranını. İç güzel güzel. Yaz da geldi bak serin serin iç ayranı balkonda, uykun da gelir hem. Oh, ne güzel?
Bir şey anlamadınız değil mi? Şimdi en önde duranlara bakın. Evet evet, şu saat 22:00 den sonra alkol satışı yapılan yerlerden içki alanlara bakın.
Tanıdınız mı? Ben tanıyorum. Onlar öğrenciler misal. Nevizade’de bir biraya 15 TLl verip, “neyse abi giderken iki bira alır, evde devam ederiz,” diyen.
Onlar emekçiler. Nişantaşı’nın yolunu bilmeyen, Cihangir’in Bebek’in lüks cafelerinde bırakın içki içmeyi, bir su bile içemeyen, çünkü oralara gidemeyen akşam mesai çıkışı iki birayla evine dönerken “acaba tuzlu fıstık da alsa mıyıdım?” diyen, sonra vazgeçen.
Onlar memurlar. Ayda bir kere, o da belki, arkadaşlarıyla içkili bir mekâna gidip de hesap ödemeye kalkınca doğalgaz faturasını nasıl ödeyeceğini düşünmek zorunda kalan. O yüzden boğazda hiç rakı içip balık yememiş olan, kendine bir şarap alırken bile ne şarabı olduğuna bakmak yerine fiyatına bakan.
Onlar “feleğin tokadını” yemiş, kolaylıkla “suçlu” ya da “hırsız” ilan ettiğimiz, bizim içinde yaşamayı bir şekilde başarabildiğimiz iğrenç sistemde tutunmayı başaramayan, evi olmayan, yeri yurdu bulunmayan sokakta yaşayan insanlar.
Onlar biraz benim, biraz sensin, biraz da o.
Geri gidelim. Şu geride kalan arkadaşlar, bir adım gerimizdeyseniz muhtemelen siz zaten sistemin “şanslı” insanlarındansınız. Üzgünüm. Siz “geçerken iki bira alalım” dememişsinizdir hiç, muhtemelen tüketebileceğiniz kadar tüketmişsinizdir mekânınızda. Evinizde de her daim bir “bar” kısmı vardır zaten. O nedenle eve giderken elinizde siyah bir poşet taşımamışsınızdır da hiç, zevkini bilemezsiniz. Sıkıntısını da. “Param varsa benim suçum ne?” demeyin. Siz de sütten çıkmış ak kaşık değilsiniz.
Ve en geride olanlar. Sizi hiç kaldırmadım ayağa değil mi? Siz alkol tüketmeyenlersiniz çünkü. Ve bunu ya inançlarınız gereği ya sağlığınız için ya da sırf öyle istediğiniz için yapıyorsunuz. Hayat sizin, seçim de. Karışan şerefsiz olsun. Ben bunu diyorum ya eğer siz bizim için şimdi ayağa kalkarsanız, işte o zaman inanırım size.
Öyle adalet, hak, hukuk demesi değil. Kalkın ve deyin ki;
“Kime ne! Biz niye onların hayatına karışıyoruz. Herkes istediğini yapsın”
Zor değil gerçekten. Ama siz oturmayı seçersiniz, karışmamayı, hatta dikta ile yeni bir hayat şekli sunanları desteklersiniz. Yanılıyor muyum? Hadi yanıltın beni.
Egzersizi de yazıya da bitiriyorum. Son olarak herkes etrafına bir baksın. Oturanlar da, öndekiler de, arkadakiler de. Gözlerinize bakın birbirinizin.
Bu teklif onaylanırsa bazılarınızı hiç ilgilendirmeyecek içki içmediğiniz için, bazılarınız sadece çok kızacak nutuk atacaksınız ellerinizde içkilerinizle “popüler” mekânlarınızda ama bazılarının özgürlükleri kısıtlanacak. Bakın kimler onlar, görün! Tanıyın birbirinizi.
Not: “Bütün genellemeler yanlıştır” değil mi? Haklısınız. Öyle bile olsa yanlışın içindeki doğruluk payını da unutmayın. (SK/HK)