Havacılık sektöründe emekçilerin sektöre getirilen grev yasağına karşı başlattıkları iş yavaşlatma eylemi, 2009-2010 Tekel işçilerinin eyleminden sonra en etkili eylem oldu. Hiç kuşkusuz hava emekçilerinin mücadelesi, sahip olduğu muazzam iç potansiyeli ile hızla kitleselleşip, genel bir emek mücadelesine dönüşebilir.
Yeniden bu ülkede emekçilerin var olduğunu, en başta milyonlarca diğer işçiye, sonra toplumun bütününe sert ama ikna edici biçimde hatırlatabilir.
Bu mücadele yeniden atılıma geçtiği takdirde taşımakta olduğu çok ciddi zaaflardan da arınabilir. Mücadelenin gerilemesi, 2012 yılında diğer işçi hareketleri dalgasının ciddi biçimde sekte uğramasına da neden olur.
Mücadelenin yükselmesi, Hava işçilerinin prosedür (formalite) olarak devam eden ama AKP hükümetinin bilinci olarak sürüncemede bıraktığı toplu sözleşme görüşmesinin de başarıyla sonuçlanmasına çok büyük katkı sunar. Hava sektörü toplu sözleşmesinde elde edilen her yeni hak, ücretlerde reel artış işçi sınıfının bütünü için işaret anlamına da gelir.
Sınıf mücadelesi alanındaki her yeni kazanım, toplumsal mücadelenin diğer unsurları için de 'kazanımın mümkün olduğu' somut gerçeğini, yakıcı biçimde ama ilerletici bir heyecan da yaratmış biçimde kanıtlayarak, toplumsal muhalefetin küçük birleşmemiş ırmaklarını besler. Bütün sektörlerde, ulusal, dini, cinsel ve diğer alanlarda mücadele azmini ateşler...
Bu nedenlerle ücretli çalışan herkesin, baskıya uğrayanların, ayrımcılığa tabi olanların, ezilen ulus insanlarının, ezilen cinsin, Kürtlerin, kadınların, işçilerin... Bu ülkenin bütün ezilenlerinin THY mücadelesinin başarıya ulaşmasında çıkarı vardır. Bugün de vardır bu çıkarı. Ama asıl önemlisi daha iyi bir geleceği kurmak için vardır.
Sendika bürokrasisine (sendika yöneticileri) karşı olanların da bu işçi mücadelesinden yüksek çıkarları vardır.
Mücadele kitleselleştikçe bürokrasi hızla tabanın taleplerini yerine getirme sorunu ile karşı karşıya kalır. Kuşkusuz düzenin bir aparatı olarak, her şeyden önce kendi koltuğunu koruma refleksiyle hareket eder bürokrasi. Ama işçilerin mücadele düzeyi ne kadar yüksekse ve kitleselleşmiş ise bu refleks mefluç hale gelir.
İşçilerin mücadele azmi ile bilinçlenmeleri hızlanır. Bu bilincin hızı, bürokrasinin refleksini yer bitirir. Ve hatta sendikada doğrudan demokrasinin, bir işçi demokrasisinin imkânları doğar.
Bana göre hava işçilerinin eyleminin en önemli iki özelliğinden ilki üretimden gelen gücün ne kadar anlamlı olduğunu çok açık biçimde göstermiş olmasıdır. THY'nin resmi açıklamasına göre 223 sefer iptal edildi. Bu sayının 1000'i aştığı koşullarda bütün havayolu ulaşımı çökmüş olur, üretim sürecini hava ulaşımı olmaksızın tamamlayamayan sermaye kesimi üzerinde muazzam bir baskı oluşurdu.
İkincisi ise AKP hükümetinin aşil topuğunun ne olduğunu yine sarih biçimde ortaya koymuş olmasıdır. Ne kadar baskıcı, emek karşıtı, olursa olsun AKP hükümetinin (ve bütün hükümetlerin) zayıf tarafı hızla kitleselleşecek emek mücadelesidir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesinde de işçi mücadelesine nasıl değer biçtiğini görüyoruz. Kuşkusuz başbakanın işçilere yönelik tavrını Tekel işçi eyleminden biliyoruz. Aşağıdakiler, ezilenler hükümetin belirlediği koşulları tartışmamalılar başbakana göre. Başbakan THY çalışanlarına da aynı tavsiyede bulundu. THY için, bu kurum, stratejik diyen ve çalışanların iş yavaşlatmasına karşı "Bu kurumda atılacak bu tür adımlar ciddi manada ülkemizde çöküşün habercisi olur ki buna fırsat vermemek gerekir" (Hürriyet, 31 Mayıs 2012) görüşünü savunan Başbakan, gözdağı verirken aynı zamanda derin endişesini de ortaya koymuş oldu.
İktidar sahipleri, iktidara yerleştikçe ve maddi gücün unsurlarıyla bütünleştikçe aşağıdakilerin emeğin nefesini çok daha keskin ve belki burunlarını yakıcı biçimde hissederler. Milyonlarca emekçi kendilerine oy verse de.
İşçilerin sorumluluğu çok büyük...
Mücadele yükseldikçe başbakanın belirlediği 'stratejik' ifadesi işçiler tarafından yeniden ama doğru ve kapsayıcı şekilde tanımlanacak. O vakit kitleler mücadelede belirlenen kavramlardan yana taraf olmaya itilecekler ve adaletin, vicdanın, hakkın, doğrunun, meşruiyetin yanında yer alacaklar.
Şimdi hava işçilerinin yanında yer alma zamanı...
Sendika bürokrasinin değil, işçilerin meşru ve haklı taleplerini yaygınlaştırmanın zamanı. (EB/HK)
* Erhan Bilgin, İktisatçı ve sosyal politika uzmanı