Kolay değil elbette. Aralık ayında yaşanacak olan seçimden öte birşey. Adına, yeni bir gelecekle statüko arasında yapılacak bir referandum da denilebilir, Kıbrıslıtürk toplumunun kader oylaması da. Bu nedenledir ki hem statükocular hem de Çözüm ve Avrupa Birliği (AB) yanlısı güçler olanca güç ve olanaklarını ortaya koymaya çalışıyorlar.
Çözüm ve AB yanlısı güçlerin elinde sadece bir gelecek projesi vardır. Barış, demokrasi, ekonomik refah, insan haklarına saygı ve eşitlik temelinde şekillenen bir AB projesi.
Denenmiş ve başarısı defalarca kanıtlanmış bir proje.
Örnek mi gerek?
Yunanistan ne idi, ne oldu? İlk kez 70li yıllarda gittiğimiz Yunanistanda bir adet ekmeğin bir okka drahmi ile alındığını hatırlıyoruz. Türkiyeden en az 5-6 kat geriden seyreden bir ekonomisi vardı.
Ya şimdi? Sadece turizm gelirleri Türkiye ekonomisini neredeyse 2ye 3e katlayacak durumda.
Yunanlılar çok mu çalışkan? Ellerinde sihirli değnek mi var? Değil elbette. AB Projesine katılma kararı verdikten sonra ülkeye demokrasi de geldi, ekonomik refah da.
Portekizde de öyle olmadı mı?
Bu ülkeler ekonomik olarak Türkiyenin gerisinde olan ülkelerdi. Demokrasileri de yerlerde sürünüyordu. Onlar küme atladı, Türkiye ise küme düşe düşe neredeyse Afrikanın en yoksul ülkeleriyle kıyaslanır konumda kaldı.
İşte, Kıbrıslıtürk toplumunun elinde bu silah vardır.
AB projesi ve bu projenin somut gerçekleri.
Öte yandan statükocuların elinde ne var?
Vatan, millet, devlet, bayrak!
Bir silahları da psikolojik harekatın gizli talimatlarına uygun olarak kişi ve kurumlara karşı çirkin kampanya yürütüp sözüm ona mevzi kazanma çabası!
Devlet olanaklarını eşe-dosta peşkeş çekmek, arsa dağıtıp kredi vermek, bol bol yeni vatandaş yapmak da başvurdukları yöntemler arasındadır.
Demografik yapıyı değiştirmek için adaya taşıdıkları TClilerden artık fayda sağlayamayacaklarını, oy alamayacaklarını anlayınca 50 bin adet yeni kimlik kartı siparişi verildi. Onbeş dakikada vatandaş yapılıyor, seçimler için yeni oy depolanıyor.
Şimdi de AB ile Kıbrıs Cumhuriyetini kandırmaya yönelik bir uygulamaları ortaya çıktı. Sipariş verdikleri 50 bin adet yeni kimliklerde vatandaşın doğum yeri yer almayacakmış.
Hatayda mı doğdun? Ankaralı mısın? Hiç belli olmayacak. Çünkü kimlik kartında bunalar yazmayacak, sadece kütüğe kayıtlı olan yer yazılacak!
Ve herkes de bunu yutacak ha!
Ama bunların Aralık seçimlerinde geçer akçe olmayacağı şimdiden belli.
Denktaş bile düne kadar muhalefet en fazla yüzde 30-35 oranında oy alabilir, korkumuz yoktur derken bugün kaybedeceği korkusunun da verdiği dürtüyle ağız değiştirdi, bunu görüyoruz.
Seçimlerde muhalefetin kazanması olasılığına karşı Anadolu halkını arkama alır mücadelemi öyle sürdürürüm demesi çaresizliğin dışa vurması değil de nedir?
Demek ki anketler yalan söylemiyormuş.
Demek ki Denktaş bey meydanları dolduran 70 bin kişinin gücü geç de olsa görmeğe başlandı. Tabii geleceğini de..
Kıbrıslıtürk toplumunun en az yüzde 70şi statükonun değişmesi, Denktaşın görüşmecilik görevinden azledilmesi ve Annan Planı temelinde bir çözümün sağlanması için oy verecek. Bu kesin!
Hal böyle olunca sayın Denktaşa da Anadolu halkını arkasına almaktan başka seçenek kalmıyor. Çünkü boşuna söylenmemiştir, Denktaşın halk desteği yoktur, halkını temsil etmemektedir diye.
Ancak anlamadığımız nokta şu: Neden sadece Anadolu halkını arkasına almayı hedefliyor da tüm Türk halkını değil?
Hani Türkiye halkıyla bölünmez bir bütündü?
Hani halkın bölünmez bütünlüğünü bölmek suçtu?
Denktaş bey Kıbrısta halkı vatanseverler ve vatan hainleri ya da Türkiyenin yolunda gidenlerle Rumun enosis yolunda gidenler diye ikiye böldükten sonra şimdi sıra Türkiyeye mi geldi?
Ne demek Anadolu halkı?
İstanbuldakiler, Ankaradakiler, İzmirdekiler, Edirnedekiler, Bursadakiler, Adanadakiler, Samsundakiler değil de neden sadece Anadolu halkı? Yoksa diğerleri Türkiye halkından sayılmıyor mı? Yoksa sayın Denktaş Anadolu çocuğunun kandırılacak kadar saf ve filmlerdeki gibi köyden indim şehre konumunda olduğunu mu sanıyor?
Öyle ya, milletin gözü açıldı, çıkarının ve geleceğinin Avrupa Birliğinde olduğunu gördü, şimdi kandırılacak saf insan aranıyor!
Demek ki sayın Denktaş o kadar umutsuz. Gideceğine artık iyice inanmaya başladı. Ama inat işte, belki arkamdan gelecek birilerini bulur da saltanatımı devam ettiririm diyerek oltasını Anadolu halkına attı.
Neyse ki TC Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Sayın Denktaş önce Kıbrıs halkını arkasına alsın dedi de Anadolu halkını olası bir felakete sürüklenmekten kurtardı. (ZE/BB)