15 Kasım 1937 tarihinde, idam edilmesi için 75 olan yaşı 57’ye düşürülmüştü, Seyit Rıza’nın. Kendisiyle aynı 'kaderi' paylaşan oğlu Resik Usen’in 17 olan yaşı da 21’e çıkarılmıştı.
Bütün bu işlemler için tek bir gece yetmiş ve böylece idamlarının önünde yasal bir engel kalmamıştı.
Resik Usen - Seyit Rıza İdama götürülürken |
Bütün bu işlemlerin ardından son nefeslerini verdikleri gece ile ilgili anlatılanlar ise son derece trajik.
Seyit Rıza asılacağını anladığında yanındaki yetkililere, “Kırk liram ve saatim var, oğluma verirsiniz" diyor. Ne var ki, bunları söylerken tam o sırada oğlunun asıldığından habersizdir.
Resik Usen asılırken tam iki kez ip kopuyor. Bu sırada Baba Seyit Rıza, oğlunun asıldığını görüyor.
Sıra ona geldiğinde celladını bir kenara itip, ipi kendisi boynuna geçiriyor.
Gözlerinin önünde idam edilen evladının acısıyla haykırmaya başlayarak son nefesini veriyor: "Evladı Kerbelayık. Bihatayık. Ayıptır, zulumdür, cinayettir!"
Oğul Resik Usen’le ilgili merak edilen birçok soru yanıtsız kalmıştır.
26 Nisan 1937'de Seyit Rıza'nın evi ve civarı bombalanır. Genelkurmay belgelerine göre, Seyit Rıza köyü terk ederek bütün ailesiyle Laçinan tarafında Bırdo ormanlarında gizlenir. Bir süre sonra yerleri tespit edilir ve 17 Ağustos 1937'de eşi, çocukları ve torunlarıyla birlikte toplam 33 kişi, burada katledilir.
Bu katliamdan, Seyit Rıza ve üç arkadaşı olay yerinde olmadığı için kurtulur. Bir de cesetlerin altında üç kız çocuğu hayatta kalır. Leyla Seyit Rıza'nın, Cemila ve Nare de oğlu Şix Hese'nin kızlarıdır. Oğlu Resik Usen o sırada köyle bulunmadığından hayatta kalır.
Eli kesilse de babasını görmek ister
Baba Seyit Rıza bu katliamın ardından Erzincan Valisinin çağrısı üzerine Erzincan’a hareket etmeden önce oğlu Resik Usen’i yanına çağırır ve hayatta kalan tek erkek çocuk olması nedeniyle kendisini tembihler.
Resik Usen’e hayatta kalması ve soyunu mutlaka sürdürmesini ister. Seyit Rıza gittiği Erzincan’da tutuklanıp Elazığ’a gönderilir. O sırada yine havadan gerçekleşen bir bombardıman sırasında Seyit Rıza'nın hayatta kalan tek oğlu Resik Usen’in eline bir şarapnel parçası isabet eder. Yaralı eli belli bir süre sonra iltihaplanınca, bir yakını tarafından tedavi amacıyla Elazığ'da devlet hastanesine getirilir. Resik Usen, elinin kesilmesiyle tamamlanan tedavi sonrasında yapılan tüm itirazları dinlemez ve babasını ziyaret etmek ister. Ancak bu ziyareti sırasında Resik Usen tutuklanarak davaya dâhil edilir.
Ağustos 2014'te Seyit Rıza’nın köyü Ağdat’taydık. Resik Usen'in oğlu Pir Seyid İbrahim’i ilk kez orada tanıdım. Babası Resik Usen idam edildiğinde annesinin kucağında 6 aylık bir bebekmiş. Seyit Rıza ile ilgili bugüne değin bilmediğimiz önemli bilgiler paylaşmıştı.
Babası Resik Usen’in, Elazığ'a nasıl gittiği ve yaralı eliyle tutuklandıktan sonra idama mahkûm edildiği o ana kadar olan gelişmeleri kendisinden de duydum.
Ağdat'ta Seyit Rıza’nın yaptırdığı konağın Sultan Baba Dağı'na bakan bir odasının Dersim Adalet Ocağı olarak hizmet verdiğinden söz etti. Yuvarlak olarak tasarlanan bu odaya çağrılan aşiret büyüklerinin birbirlerinin yüzlerine bakarak konuştuklarını ve bu yuvarlak odada alınan kararlarla Dersim'de adaletin sağlandığını anlatmıştı.
Devri daim olsun
Bugün Hakk'a yürüdüğünü duyunca derin bir üzüntü yaşadım. Tansiyon problemine bağlı olarak geçirdiği beyin kanaması sonuca kaldırıldığı hastanede son nefesini vermiş. İzmir’de kendisini ziyaret edecek ve Kırmançki ağıtlar söyleyecektim.
Dedesi Seyit Rıza ve babası Resik Usen’in ömrünün son günlerini geçirdiği Ağdat’taki o konağın restore edilmiş halini görmeyi umuyordu. Buna ömrü yetmedi. Devri daim olsun ve Dersim halkının başı sağ olsun. (FT/EKN)