“Özellikle genç ve kadın arkadaşlarıma bir çağrı yapmak istiyorum. Seçimin kazanılmasını siz sağlayacaksınız. Heyecan, neşe, zeka, mizah, akıl, sezgi ve sabırla. İşin sırrı buradadır."
Seçimleri her zaman iyi olanlar, dürüst, erdemli ve düzgün olanlar mı kazanır? Buna cevabımız evet olsaydı dünya bugüne kadar çoktan iyi bir yere dönüşmüş olurdu. Hem de bin defa.
Peki iyi bir programa, güçlü çözüm projelerine sahip olmak seçim kazandırmaya yeter mi? Haysiyetli, onurlu olmak, halkını çıkarsız, karşılıksız sevmek seçim kazanmaya yeter mi? Yetseydi dünyayı devrimciler yönetirdi hem de devrim yapmaya gerek kalmadan.
Peki seçim nasıl kazanılır ya da nerede kazanılır? Seçim sandıkta kazanılır.
Seçim hukuku soğuk, duygudan yoksun, buz gibidir. Beklediği oyu sandıklara doldurup oradan çıkarmayı başaran, seçimi kazanır.
Sandıklar açılıp da geçerli oylar sayılmaya başlandığında o oyun zarfa hangi gerekçeyle konulduğu üzerinde yazmaz, sadece mührün doğru yere basılıp basılmadığına bakılır. O geçerli oy ister tehditle, şantajla, ister para karşılığında, ister seçmenin iradesi yanıltılarak ya da aldatılarak hileyle sandığa girmiş olsun hiç fark etmez. Seçim hukuku buna bakmaz, en fazla oyu alan kazanır. İşte tam da bu nedenle yeryüzünde yapılmış seçimlerin çoğunu kötüler kazanır. Çünkü kötüler oy toplarken kendilerini ilkeyle, ahlakla, yasayla bağlı görmezler. Onlar için her şey serbesttir. Bu nedenle halk onlardan bıkana veya iyiler akıllıca bir seçim kampanyası yürütmeyi başarana kadar seçim kazanmaya devam ederler.
Evet, tüm diğer etkenlerin yanında seçim, kampanyayla kazanılır. Kötülüğe karşı zekayla, baskıya karşı mizahla, salaklığa karşı bilimle yürütülen ve elbette sokağı, meydanı hiç boş bırakmayan iyi bir kampanya seçim kazandırır. Bunu kötüler de çok iyi bilir. Bu nedenle seçim kampanyası sürecinde motivasyonunuzu dağıtacak akıl almaz işler yaparak sizi, zekanızı, mizahı ve bilimi devre dışı bırakmaya zorlarlar. Öfkelenmenizi, duygusal davranmanızı, kontrolü yitirmenizi beklerler, bunu başardıkları an da seçimi kazanırlar.
Yakın tarihimizden iki örnek 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimleridir. İki seçim arasındaki sonucu belirleyen şey, yukarıda anlattıklarımdır.
Seçmeni motive, mobilize edemezseniz heyecan, coşku, umut yaratamazsanız taziyeye gider gibi kederli, hüzünlü bir kampanya yürütürseniz sonuç önceden bellidir: KAYBEDERSİNİZ!
Edirne Cezaevindeki bir hücreden, özellikle genç ve kadın arkadaşlarıma bir çağrı yapmak istiyorum. Bu seçimin kazanılmasını siz sağlayacaksınız. Heyecan, neşe, zeka, mizah, akıl, sezgi ve sabır… İşin sırrı buradadır. Çektiğiniz acılar ve bizlere yaşatılanların yol açtığı travmalar bu özelliklerinizi seçim kampanyasında öne çıkarmanıza engel olursa KAYBEDERİZ!
Kampanya sürecinde bazı iyi niyetli dostlarınız ve tabii ki daha çok da kötü niyetli rakibiniz size sürekli acılarınızı hatırlatacak, yaralarınızı kaşıyacak ve sizde yeni yaralar açacaktır. Eğer bu acıların ve yaraların vereceği duygusallığa yenilir de öfkelenirseniz kontrolü kaybedersiniz ve ADAM KAZANIR! Sonrasında size daha büyük acılar yaşatmaya devam eder.
Evet gençler, kadınlar var mısınız hep beraber önce motivasyonu, morali, neşeyi, coşkuyu yakalamaya? O halde birbirimizi takip etmeye devam edelim ve birbirimize güvenelim.
Mutlaka kazanacağız, hep birlikte kazanacağız.
*Bu yazı Artı Gerçek internet sitesinde bugün (8 Ocak Pazar) yayınlanmıştır.
(RT)