Dün öğleden sonra (3 Ekim 2012) Suriye'den ateşlenen bir top mermisinin Akçakale ilçesine düşmesi sonucunda Zeliha Timuçin, Ayşegül Timuçin, Zeynep Timuçin, Fatoş Timuçin ve Gülşah Özer hayatını kaybetti. Onun üzerinde insan yaralandı.
Top mermisinin ve can kayıplarının hemen ardından Başbakanlıktan, "Sınır bölgesindeki silahlı kuvvetlerimiz tarafından angajman kurallar çerçevesinde anında karşılık verilmiş, radarla tespit edilen Suriye'deki noktalara top atışı yapılarak hedefler vurulmuştur. Suriye rejiminin, ulusal güvenliğimize yönelik bu tür provokasyonlarını asla karşılıksız bırakmayacaktır" açıklaması yapıldı.
Türkiye yaşanan olumsuz gelişmeye hemen karşılık vermişti. Sonra birden öğreniverdik, "Türkiye daha önceki saldırılara da cevap verdi." Anlıyoruz ki daha önce de böylesi olaylar yaşanmış ve Türkiye bu olaylara da askeri düzeyde cevaplar vermiş.
Türkiye'nin saldırısının ardından Suriye Enformasyon Bakanı Umran Zubi, Olayla ilgili soruşturma başlatıldığını belirterek, Türkiye'ye başsağlığı diledi. Umran Zubi'nin açıklamasında "Komşularımızın egemenliğine, sınır güvenliğine saygılıyız" notu da yer alıyordu.
AKP hükümeti Kürdistan Federe Bölgesi'ne askeri operasyon için meclise sunduğu, CHP ve MHP'nin her defasında evet dediği tezkereye Suriye ile ilgili madde eklemeye karar verdi. Bu yazının okunduğu saatlerde muhtemelen tezkere mecliste görüşülecek ve geçecek. Esad yönetimine karşı olan diğer güçlerin de beklentisinin tezkerenin geçmesi yönünde olduğu açık. Savaş çığırtkanlığı bile aşamasına bile geçilmiş bulunuyor, AKP milletvekili Mehmet Metiner katıldığı bir programda, "Biz şamar oğlanı değiliz, Suriye aklını başına devşirmelidir" diyerek, tehdit savuruyor.
Suriye devleti tarafından mı yoksa Esad rejimi muhalifleri tarafından mı atıldığı belli olmayan bir bomba yüzünden Suriye'nin İdlib şehrinin bombalanması anlamsız. Hele hele Suriye yönetimi konu hakkında üzüntüsünü dile getiren bir açıklama yapmışken. Suriye'den açıklama yapmasını beklemeden saldırıyla cevap verilmesini, AKP'nin aceleciliğini anlamak güç. Ayrıca AKP'nin Suriyeli muhaliflerin yaptığı olumsuz fiillerin hiçbirini görmemesi, Esad güçlerinin ise en ufak hatasını dahi görmesi büyük bir tutarsızlık.
Ancak gözden kaçan başka bir konu var: Akçakale'ye düşen bomba olmasa ve beş insan hayatını kaybetmese bu tezkere sadece Kürdistan Federe Bölgesi'ne yapılacak askeri operasyonlar için gelecekti ve AKP, CHP ve MHP'nin onayı ile meclisten geçecekti.
Şimdi ise kulislerde CHP'nin ve MHP'nin tezkereye "Hayır" yönünde oy kullanacağı konuşuluyor. CHP'nin ve MHP'nin Suriye'de savaşa hayır demek için tezkereye hayır yönünde oy verecek olmaları sevindirici olsa da bu sadece bir siyasi hesap sonucunda verilecek bir karar olacak.
Keşke Suriye'deki durumdan bağımsız olarak tezkerelere hayır denilebilse, Akçakale'ye düşen bombaya karşı çıkılabildiği gibi, Ceylan Önkol'u vurulmasına, Roboski'nin vurulmasına sebep olan teskerelere de hayır denilebilse.
Barış, sadece Suriye halkı için değil Kürt halkı için de istediğimizde gelecek. Ancak o zaman tezkerelere hayır dememiz bir anlam kazanacak. Savaşa hayır Barış hemen şimdi sloganımız karşılık bulacak... Bize düşen ise savaşın durdurulmasını meclisten beklememek, savaş karşıtı mücadeleyi ve barış talebini sokaklarda, meydanlarda büyütmek... (AS/HK)