Özel görevli/yetkili mahkemeler kaldırılıyor.
TBMM tarafından 21.02.2014 kabul tarihli 6526 sayılı Kanun yürürlüğe girmek için Resmi Gazetede yayınlanmak üzere bekliyor.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa geçici madde 14 ekleniyor. Bu düzenlemeye göre 6526 sayılı Kanun yürürlüğe girdiği tarihte, 02.07.2012 kabul tarihli ve 3. Yargı reform paketi olan 6352 sayılı Kanunun Geçici 2 nci maddesi uyarınca görevlerine devam eden ağır ceza mahkemeleri ile bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemeleri kaldırılmış olacaktır.
Geriye dönüp baktığımızda, neydi ve ne olmuştu sorularına yanıt vermeliyiz.
3.Yargı paketiyle, yani 02.07.2012 kabul tarihli 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun” ile Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanununda önemli değişiklikler yapılmıştı.
Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan 250, 251 ve 252. maddelerindeki “özel görevli mahkemeler / özel yetkili savcılar” ile ilgili düzenleme CMK’dan kaldırılıyor ve düzenleme Terörle Mücadele Kanunun 10. maddesine aktarılıyordu. Dolayısıyla 3713 sayılı Kanun’un “Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi, soruşturma ve kovuşturma usulü” başlıklı 10. maddesi değiştirildi. Özel görevli/yetkili mahkeme ve savcılıklar kaldırılmamış oldu, ama kaldırılmıştır denildi. Özel görevli ve yetkili mahkemeler ve savcılıklar yerli yerinde kaldı, çünkü sadece bir kanundan alınıp bir başka kanuna aktarıldı.
Hatta anımsarsınız; madem CMK’dan 250, 251,252 inci maddeler kaldırılmıştı, devam eden davalar ve eğer devam eden bu davalarda mahkemeler görevsizlik veya yetkisizlik kararı verirse ne olacaktı?
6352 sayılı Kanunda bir başka düzenleme daha yapılarak şöyle bir çözüm getirildi: “Geçici Madde 2- (4) Ceza Muhakemesi Kanununun yürürlükten kaldırılan 250 nci maddesinin birinci fıkrasına göre görevlendirilen mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bu mahkemelerce bakmaya devam olunur. Bu davalarda, yetkisizlik veya görevsizlik kararı verilemez. 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinin kovuşturmaya ilişkin hükümleri bu davalarda da uygulanır.”
Böylece olağanüstü yetkilerle donatılmış mahkeme ve savcılıklar bir kanundan kaldırıldı, başka bir kanuna aktarılarak aynı kanunla yeniden yürürlüğe girdi ve devam eden davalarında devamı yine kanuni düzenleme ile yapıldı. Vazgeçilemeyen olağanüstü yargı sürüyordu.
Bu tuhaf ve benzersiz “kanuni” düzenlemeyi sağlayan 6352 sayılı 3. yargı paketi reformu düzenlemeleri Anayasa Mahkemesinde iptal davalarına konu oldu.
Anayasa Mahkemesinin 6352 sayılı Kanunla ilgili Esas 2012/100, Karar 2013/84 ve karar tarihi 4.7.2013 olan kararı 02.08.2013 günlü 28726 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.
Şimdi AYM’ sinin bu kararına biraz daha yakından bakalım…
AYM’si Anayasaya aykırı olmamak koşuluyla kanuni düzenlemeleri yapma konusunda kanun koyucuya gerekli yetkiyi verdiğini, dolayısıyla mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerine ilişkin olarak kanun koyucunun düzenleme yapma yetkisinin bulunduğu gerekçeleriyle TMK’ 10. madde değişikliği ile ilgili düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığına karar verdi.
En önemli sorunlardan birisi de Geçici 2. Maddesinin (4) fıkrası ile devam eden davaların yine devamı hakkındaki kanuni düzenlemeydi. 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 4.7.2012 tarihine kadar CMK 250. maddesi ile görevlendirilen mahkemelerde açılan davaların kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bu mahkemelerde görülmeye devam edecekti. Bu mahkemeler yetkisizlik ve görevsizlik kararı veremeyeceklerdi. Bu tarihten sonra açılacak davalar ise Terörle Mücadele Kanunun 10. maddesi ile görevli mahkemelerde görülecekti.
AYM’si; hukuk devletinde, kanun koyucu ceza yargılamasına ilişkin kurallar belirleme ve bu çerçevede mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi, yargılama usulleri ve yapısı hakkında Anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla kanun koyucunun ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahip olduğunu belirtti gerekçesinde. Böyle bir düzenleme yapmanın kanun koyucunun hakkı olduğunu, eşitliğin bozulmadığını ve böyle bir düzenlemeyle kanuni hâkim güvencesinin ihlal edilmediğine karar verdi.
Geçici 2. maddenin (4) numaralı fıkrasındaki böyle bir düzenlemenin hukukun evrensel ilke ve esaslarına, Anayasadaki “kanuni hâkim ve mahkeme güvencesi”, “yargı bağımsızlığı” ve “eşitlik” ilkelerine aykırı olduğu ileri süren CHP bu düzenlemenin iptalini istedi.
Geçici 2. madde ile daha önceden kurulmuş olan ve hüküm verilmemiş veya kesinleşmemiş davalara bakan mahkemelerin göreve devam etmesi hakkında düzenleme yapılmıştı. AYM bu maddenin iptali istemini de reddetti. AYM’ sinin kararında gerekçelerinden birisi de “yargılamada başa dönmemek” olarak belirtildi.
AYM bu görüşünü şöyle gerekçelendirmişti: “böylece uzun süredir devam eden davalarda başa dönülmesinin ve suçun işlenmesinden sonra yargı yerinin değiştirilmesinin önüne geçilmektedir. Dolayısıyla kuralla suçun işlenmesinden sonra yargı yeri belirlenmemekte, aksine suçun işlenmesinden sonra kurulan mahkemelere davaların görevsizlik veya yetkisizlikle gönderilmesi önlenerek, suçun işlenmesinden önce kurulan mahkemelerde davanın devam etmesi sağlanmaktadır. Bu nedenle kuralın“kanuni hâkim güvencesi” ile çelişen bir yönü bulunmamaktadır.” demiştir.
Bu şu demekti; zamanaşımı süresi boyunca aynı kanuni yetkilerle donatılmış iki ayrı yargı kurumu fiilen ve hukuken varlığını sürdürecekti. Bir yanda “kaldırıldı” denerek yeniden yürürlüğe konulan özel yetkili mahkemeler görev yapacak, diğer yanda ise daha önceden kurulmuş olan özel görevli /yetkili mahkemeler ellerindeki davalar kesinleşinceye görevlerine devam edeceklerdi.
Şimdi ise yürürlüğe girmek için Resmi Gazetede yayınlanmayı bekleyen 6526 sayılı Kanuna göre; “6352 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca görevlerine devam eden ağır ceza mahkemelerinde ve bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinde derdest bulunan dosyalar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bulundukları aşamadan itibaren kovuşturmaya devam edilmek üzere yetkili ve görevli mahkemelere devredilir. Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtayın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.”
Bir başka anlatımla, devam eden davalar bakımından davayı görmekte olan Mahkemelerin görevsizlik veya yetkisizlik kararı vererek baktıkları dava dosyalarını başka mahkemelere göndermesi yerine, başka bir formül bulunmuş. Bu kez yine “kaldığı yerden devam mantığı” ile Kanun yürürlüğe girdiği tarihte “bulundukları aşama itibariyle kovuşturmaya (davaya) devam” edilmek üzere dava dosyaları yeni mahkemeye “görevsizlik kararı” verilmeksizin sadece “devredilecek”.
O zaman davaları gören aynı mahkemelerdeki aynı davalara, büyük bir olasılıkla ayni hâkimlerin bakması suretiyle, bulundukları aşama itibariyle kaldığı yerden aynı numaralı mahkemelerde devam edilecek… Yargıtay’daki dosyalar bakımından ise; temyiz incelemesi davanın bulunduğu aşamada ve kaldığı yerden devam edecek… Aynı mahkemelerin yine adı değişecek, aynı olma özelliğini koruyacak ve bu defa özel yetkili olmaktan çıkıp, genel yetkili olacaklar. Devam eden davalar bakımından ha Ali Veli, ha Veli Ali! Eski hamam, eski tas… Değişmeyen değişikliklerle süren yargılamalar sürecek.
Hukuk yoluyla demokrasiyi yeniden kurmak isteğini söyleyen siyasal iktidarlara inanmayın.
Siyasal iktidarların hiçbirisi olağanüstü siyasal yargılamaların varlığından ve güçlerine güç katacağına inandıkları bu sistemin devamından vazgeçmezler…
Kanunları; sadece olağanüstü rejimleri, olağan kılmaya yarar. O yüzden sadece kanun devletidirler, demokratik hukuk devleti değillerdir. (Fİ/HK)