2014 yapımı Neden Tarkovski Olamıyorum? filminde yapım koordinatörü ve oyuncu olarak yer alan Vuslat Saraçoğlu, 2017 yılında Borç isimli projesiyle Antalya Film Forum’da Mojo FX Post-prodüksiyon ödülüne layık görüldü.
2018 yılında bu projesini hayata geçiren ve ilk uzun metraj filmi olan Borç ile yönetmen, İstanbul Film Festivali’nden En İyi Film ve 8. Uluslararası Malatya Film Festivali’nden Lütfi Akad En İyi İlk Film ödüllerini kazandı. Ayrıca filmdeki performansıyla İpek Türktan, Boğaziçi Film Festivali’nden En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü, Naim Kanat da En İyi Kurgu Ödülü’nün sahibi oldu.
Küçük bir matbaada çalışan Tufan (Serdar Orçin), eşi Mukaddes (İpek Türktan) ve kızı Simge ile birlikte Eskişehir’de yaşar. Yan dairelerinde yalnız oturan komşuları Huriye’nin (Rüçhan Çalışkur) bir gece aniden fenalaşması ile bu çekirdek ailenin sıradan ve tekdüze hayatı sekteye uğrar. Doktor, Huriye’nin bir süre tek başına kalmaması ve düzenli takip edilmesi gerektiğini söyler. Tufan’ın gönlü kendisine bakacak kimsesi olmayan komşusunu ortada bırakmaya el vermez ve bir süre ona kendi evinde bakmaya karar verir.
Huriye’nin eve gelişi hem Tufan’ı maddi olarak sıkıntıya sokar, hem de karısı Mukaddesin’in rahatını bozar. Yine de, kendisine bakacak kimsesi olmayan komşularına bu iyiliği kendilerine borç bilirler. Tufan’ın Huriye’nin kızına ulaşması ancak kızının ona bakmak istememesi ve huzurevine götüreceğini söylemesi evdeki ilk krizi başlatır.
Film, bu kırılma noktasında sonra her saniyesinde bize iyilik kavramını sorgulatmaya başlar. “Bir evlat nasıl olur da hasta annesine bakmaz?” Huriye’nin kızı Tufan ile görüşmesinde neden bakmak istememesini “Anlatayım mı?” “Gerçekten, bilmek istiyor musun?” diyerek haykırır. Ancak burada bu “kötülüğün” nedenini öğrenemeyiz. Çünkü, film bu andan itibaren bize yaptığımız kötücül davranışları değil iyiliklerimizi sorgulatır.
İyilik altı çizilmeye başlandığında hâlâ iyilik midir?
Tufan ve karısı, kızının onu almaması üzerine bir süre daha Huriye’ye bakmaya devam eder, bu süre zarfında Tufan mahalleli tarafından takdir edilmeye başlar. Toplum tarafından takdir görmek, hakkında “ne iyi insan” denmesi Tufan’ın hoşuna gider ve bu iyilik halini devam ettirir.
Peki, iyilik altı çizilmeye başlandığında hâlâ iyilik midir?
Öğretilmiş toplumsal bellek ile ezbere hareket eden Tufan, Huriye’ye de toplumsal öğretileri ile yaklaşır. Ne olursa olsun anneye bakılır, komşumuzun yardıma ihtiyacı varsa yardım edilir. Filmin bu noktasında kendimize “İyilik yapmak içimizden mi geliyor yoksa bize öyle öğretildiği için mi iyi oluyoruz?” sorusunu sormaya başlarız.
Biz iyiliği sorgularken Tufan’ın da yaşadığı korku ve kaygıların sonucunda iyilik hali önemli sınavlardan geçmeye başlar. İyilik yaptığımız kişinin bize teşekkür etmesi gerekir mi? Ya da böyle bir teşekkür beklemeli miyiz?
Patronunun maaşını ödeyememesi üzerine maddi sıkıntı çeken Tufan, Huriye’nin kızına üç aylığını gönderdiğini öğrenince çılgına döner ve neden benim haberim yok der. Mukaddes belki de filmin en can alıcı cümlesini bu sahnede söyler: “Senin niye haberin olsun Tufan?”
Yönetmen Vuslat Saraçoğlu, filmde anlatmak istediğinin “iyilik yaparsanız kötülük bulursunuz” olmadığını özellikle vurguluyor. Hiç kimse doğrudan mükemmel ya da zalim değildir diyor.
Borç, bize Tufan karakteri üzerinden kendi vicdanımızı sorgulatıyor. Yaptığınız iyilikler görünür olmasa onları yine yapmaya devam eder miydiniz? Ya da yaptığınız iyiliklerin takdir görmeyeceğini bilseniz bunları yine yapar mıydınız? (YK/EKN)