Wayo Wayo halkının yaşadığı ada, uçsuz bucaksız bir okyanusun ortasında, bütün kıtalardan çok uzaktaydı. Dünyanın tek bir adadan ibaret olduğunu varsayan ada halkı, her ikinci erkek çocuklarını on beş yaşına bastığı gün Deniz Tanrısı’na kurban etmek zorundaydı. Yakında on beş yaşına basacak olan Atile ise bu kadere meydan okuyarak hayatta kalan ilk çocuk olmaya kararlıdır.
Aynı anda başka bir yerde, oğlu Toto ve eşi Thom’u kaybeden Profesör Alice Shih ise deniz kıyısındaki evinde sessizce intihar etmeye hazırlanıyordu. Ancak Pasifik Okyanusu’nda oluşan devasa bir çöp girdabı Tayvan’ın doğu kıyılarına çarparak Atile’i’yi Alice’in bulunduğu kasabaya sürükleyince intihar planı sekteye uğrar. Alice’in artık bir amacı vardır. Yanına Atile’i’yi de alarak oğlunun ve eşinin kayboluşunun gizemini çözme umuduyla dağa doğru yola çıkar. Böylece aynı dili konuşamayan, hatta birbirlerinin dünyasından haberdar bile olmayan bu ikilinin macerası başlar: Petek Gözlü Adam.
Alice’in dostları
Wu Min-Yi, Petek Gözlü Adam’da Atile ve Alice’in hikâyesini anlatırken yan karakterlerin maceralarına da uzun uzun yer verir. Farklı kültürlere sahip Dahu ve Hafay’ın yolculuğu, ait oldukları topluma dair söylenceler, kitabın anlatımına güçlü bir derinlik katar.
Tayland’ın yerli kabilelerinden biri olan Bunun halkından Dahu, Alice ile Thom’un yakın arkadaşıdır. Taksi şoförü, dağcı, amatör heykeltıraş, orman koruma görevlisi ve aynı zamanda sivil toplum gönüllüsü olan Dahu, eşi onun terk ettikten sonra kızı Umav ile birlikte yaşamaya başlar. Thom ve Toto, gittikleri orman kampından bir daha geri dönemeyince Dahu aylarca onları arar ve Alice’e destek olur.
Ami halkından olan Hafay ise Alice’in deniz evinin hemen yakınında Yedinci Zıpkın adlı bir bar işletir. Ami mutfağından yemekler yapar, şarkılar söyler. Mekânı için ise “Lütfen evinizdeymiş gibi davranın çünkü bir Ami evinin amacı dostları ağırlamaktır” der. Alice de Hafay’ın bu hiç kapanmayan barının müdavimlerindendir.
Ve Ohiyo. Alice’in yaşamına son vermeye karar verdiği gece uzmanların uzun zamandır insanları uyardığı bir deprem meydana gelir. Deprem sabahı gözünü açan Alice, denizin üzerindeki tahta parçasında bir kedi bulur. Bu, Japonca günaydın anlamında gelen Ohiyo’dur. Alice’in intihar planı aslında ilk olarak kedi Ohiyo’nun hayatına girmesi ile sekteye uğrar. Ölmek isterken bir anda kendini bu küçük kediyi yaşatmak için uğraşırken bulur.
Baş karakter: İklim krizi
Wu Ming-Yi, birbirinden farklı karakterlerin yolculuğunu kaleme alırken aynı zamanda iklim krizinin sarsıcı sonuçlarına odaklanır. Üstelik bu sonuçları ne arka planda anlatır ne de hikâyenin yan unsuru yapar. İklim krizi direkt özne ve kitabımızın ana kahramanıdır. Doğa ise canlıların yaşamını doğrudan etkileyen ve onu şekillendiren bir güç olarak karşımızda durmaktadır. Çevresel felaketler artık gündelik yaşamın bir parçasıdır. Tayvan kıyılarında nehre atık bırakan fabrikalar yüzünden kuş gözlemciliği sona ermiş, gene fabrikalar yüzünden sahil şeridi kullanılamaz hale gelmiştir. Her gün kullanılan köprü sel nedeniyle yıkılmış, az ötedeki dağın yamaçları ise sahile inşaat yapmak isteyen şirket yüzünden oyulmuştur.
Deprem sabahı Wu Min Yi, Alice’in duygularını şöyle anlatır: “Alice kurbanlar için üzülmek istiyordu ama hiçbir şey hissedemiyordu. Son on yılda gitgide artan sayıda deprem ve sel olmuştu. Bazen, kimsenin şemsiye açmayı bile düşünmeyeceği kadar hafif bir çisenti birdenbire bardaktan boşanırcasına yağmura dönüşür ya da mevsimi olmamasına rağmen tayfunlar birbiri ardına patlardı. Bir sürü nehir, yürüyüş yolu heyelanların altına gömülmüştü; taşma setlerinin dışındaki bağlantı yolları derelere dönüşmüştü. Balıkçılar, adanın dört bir yanındaki yeni dolgu alanlar ve beton dalgakıranlar yüzünden sahil akıntılarının bile düzensizleştiğini ve su ısısının değiştiğini söylüyordu. Yıl boyunca sürüyordu bu. Ama buna alışmamız lazım, diye düşündü Alice.”
İklim adaletsizliği
Petek Gözlü Adam’da iklim krizinin etkileri, kahramanların bireysel yolculukları ile şekillenerek anlatılıyor. Alice’in yolculuğunda her şey ne kadar gerçekse Atile’in yolculuğunda da bir o kadar fantastik ve mitolojik. Onun adası ve yaşadığı toplum, modern dünyanın aksine doğayla bütünleşmiş, geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir yapıya sahip. Bir çöp girdabı Wayo Wayo halkının adasını yok ettiyse bunu Deniz Tanrısı Kabang’ın istediğine inanıyorlar.
Oysa Alice’in dünyasında uzmanlar Tayvan kıyılarını vuracak bu devasa yıkım için yıllarca uyarıda bulunuyor, buna rağmen önlem alınmıyor.
Atile’in doğa ve denizle iç içe yaşayan halkının ise ne iklim krizi uyarısında bulunan uzmanlardan haberi vardır ne de yaşananlarda/yaşanacaklarda payları. Ne var ki iklim krizinde sorumluluğu en az olan bu topluluk bile dış dünyanın felaketlerinden kaçamıyor. Attığımızı düşündüğümüz her şey bir gün girdap olup geri geliyor ve ilk önce en masumları yok ediyor.
Ursula K. Le Guin’in “Buna benzer bir kitabı daha önce okumadık” diye tanımladığı Petek Gözlü Adam, ekosistemin kırılganlığını, insanların yok oluştaki payını, aile bağları, dostluk ve sevgi ile harmanlayarak bize sunuyor.
(YK/AS)