Enzo Traverso, 1957 yılında Gavi’de doğmuş. “Katolik-komünist bir ailede” büyüdüğünü ifade eden Traverso, Cenova Üniversitesi’nde çağdaş tarih eğitimi aldıktan sonra 1985 yılında Paris’e yerleşmiş ve “Marksistler ve Yahudi Sorunu” üzerine hazırladığı tezle Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales’ten (EHESS) doktorasını almış. 1989 ile 1991 yılları arasında Uluslararası Araştırma ve Eğitim Enstitüsü’nde, sonrasında da Picardy Üniversitesi’nde, devamında da 1995 yılına kadar Nanterre’deki BDIC’de çalışmış.
2009’dan bu yana siyaset bilimi profesörü olarak görev yapan Traverso, Avrupa’nın birçok yerinde, Amerika’da ve Latin Amerika’da konferanslar vermiş. 20. yüzyılın siyasi ve entelektüel tarihi, haricinde modern dünyada var olan şiddetin sosyal ve kültürel tarihiyle de ilgili çalışmalar yapan Enzo Traverso’nun Türkçede yayımlanmış beş kitabına bir yenisi daha eklendi.
Ayrıntı Yayınları’ndan Selim İ. Kabak çevirisiyle yayımlanan “Modern Barbarlığın Eleştirisi” adlı kitabında Traverso, Yahudi karşıtlığını, modernizm ve Holokost ekseninde incelerken, Avrupalı Yahudilerin uğradığı soykırımın yarattığı etkiye odaklanarak, Frankfurt Okulu, Walter Benjamin ve Marksizm’den aldığı ilhamla soykırımın nelere yol açtığına dair sorgulayan ve sorgulatan sorular soruyor.
Kitabını üç kısma, toplamda on iki bölüme ayıran Enzo Traverso, öncelikli olarak Auschwitz’i, Marx ve yirminci yüzyılın bütünüyle ele alıp “modern tarihe” farklı bir yorum getiriyor. Bu bağlamda tıkanan entelektüelliğin açmazlarını Sartre referansıyla incelemeye tabi tutan yazar, yine Auschwitz örneğinden yola çıkarak ortaya atılan tarihsel hipotezlere göz atıyor. Tarihin ve belleğin kamusal kullanımına “Goldhagen Olayı”, Peter Novick ve Norman Finkelstein üzerinden eleştirel bir bakışla yaklaşan Traverso, sol ile antisemitizm arasında kurulan ilişkiye Alman Solu ve Frankfurt Okulu tarafından bakarak konuyu “Sosyalizmin Etik Açıdan Yeniden İnşası” başlığı altında birleştirip bir toparlamasını yapıyor.
Enzo Traverso, “Modern Barbarlığın Eleştirisi”nde, tarihsel platformda geçmişten günümüze devamlı bir “ilerleme” halinde olduğu varsayılan Almanya’nın bu durumunu, Auschwitz’i “aktör” olarak kullanarak tartışmaya açıyor. Auschwitz’in, Almanya’nın “ilerlemesinde” bir kesinti durağı mı yoksa özgürleştirici aklı ortadan kaldıran bir tahakkümün kalıcı bir ispatı mı olduğu yönünde bakış açıları geliştiriyor. Hitler’in yaklaşımını tamamen ayrıksı bir “vaka” mı yoksa tüm Avrupa’nın zihninde dolaşan sınıfsal ve ırksal düşüncelerin özü mü olduğuna dair epey zorlu dönemeçleri, önyargıdan uzak yorumlarla masaya yatıran Traverso, Yahudi toplumunun çektiği zulmün bugünkü İsrail devletinin izlediği politikalar hakkında nasıl bir yol çizdiğine de değinmeyi ihmal etmiyor.
“Modern Barbarlığın Eleştirisi”, 20. yüzyılın tamamını kapsayan, dünyanın gidişatına yön veren “barbarlığı” tüm yönleriyle analiz ederek, dünyanın bugün geldiği noktanın köklerine inmeyi amaçlayan eleştirel yönüyle öne çıkan bir kitap.
(BS/VC)