Senden olanın, sende olan, sen olanın; seninle olmaması değil mi özlemek? Senin, "neredeyse sen" olanını özlemek... En az senin kadar sana uzak, en az onun kadar sana yakin olduğu yer; özlemevi... Özleyenlerin, özlemenin, bir olamama, biz olamama dertlilerinin yerinde, özlemevinde dindirilebilir mi özlemler?
Kimi özlemek; kendini mi, onu mu, kendindeki onu mu? Özlemevi kimleri konuk eder?
Özleme imkanı olanların özlemesi mi sahicidir? Özleme imkanı dahi olmayanlar mı asıl müdavimleridir özlemevinin?
Seven mi özler, sevilen mi? Sevenin sevileni özlemesi doğal da, sevilen kimi özleyeceğini bilmez mi? Senin özlediğin de seni özler mi? Özlemenin de platoniği var mı?
Asıl, habersiz kalınmış sevgiliyi özlemin yuvası olmalı özlemevi. Özleyenlerin müdavimi olduğu özlemevlerine arada sırada özlenenler de gelmeli. Özlemek, istemekse; en çok istendiği yerde olmalı özlenen. Özlemevi özlenenlere rezerve olmalı her daim. Özlenenler her geldiğinde yer bulmalı özleyenlerin evinde, yüreğinde... Özlemevinin kapıları, özlenenlere açık olmalı, sınırsızca...
Özlemevi sevenin, sevilene yaklaştığı, yakınlaştığı, özlemleştiği, özleştiği yerdir... Özleyen, özleneni beklerken "öz"leşir... "Öz"de, özlemek vardır... "Özü"nde sevgi olan özlemek, özlemevinde özleyenle özleneni buluşturunca özleşir... Özleşenler buluştuğunda, ortaya çıkan hala "öz"leşmedir... Özleşme olmadan "öz"leşme olmayacaktır...
Yani sen özleyen, "öz" olmak için, yani "özleşmek" için bir özlenen bulacaksın... Özlediğin de seni özlemeye başladığında "öz"leşeceksiniz... Sen "öz" olurken, "özleştiğiniz" için onu da "öz"leştireceksin...
Yani özleme, özlenenle karşılaştığında, karşılıklılaştığında, "öz"e dönüşür ancak... "Öz"leşmenin yolu, "özleşmek"ten geçer... "Öz" olmak için özleşilen gereklidir... Özleşildiğinde, özlemevine, özlenilen gelmiş demektir...
"Öz" olmak için aranılan şey, tam da özlenilende gizlidir... O da "öz"lerse, "özlemeyi" seçerse, bil ki; "özleşme" başlar... O seni özledikçe, sen "özleşiyoruz" dersin... Hem o, hem ben "öz" oluyoruz...
Yani "özlemevi"nin masalarında özleyen ve özlenen birlikte otururken ancak "öz"lemevi olur... Özünde özleşme olmazsa, özleyen ile özlenilen bir arada olmazsa, "özlem"evi "öz" olmaz...
Yani özlediğin için şunu bileceksin: Özleminin "özü" özleşmektir... Özlenilen olmadan, özleşilmez, özlemevi "öz" olmaz...
Özledikçe, umutsuzluk kadar yakın olacaksın özlenilene... "Özleşmeden" özledikçe, "öz"e umutsuzluk kadar yakın olacaksın... Özlenilen özlemezse seni, imkansız olacak "özleşmek"... "Öz"leşemeyeceksin özlenilen özlemezse seni... İmkansız kadar yakınlaşacak "özleşmek"... İmkansız kadar yakın olacak "öz" olmak...
Umutsuzluk, "özleşmek" kadar yakınken sana, özleşmek için özlemevinde olacaksın yine... İmkansıza ulaştığın o yegane yer olacak yeni meskenin: Özlemevi... "Öz" olmak için, "özleşmek" için, özlenilenin gelebileceği tek yerde; özlemevinde bekleyeceksin imkansızı...
Derin bir sızıyla şunu hissedeceksin: Özlenilene ulaşmak kadar umutsuzluğa yakın olduğun o yerde, özlemevinde, özlenilen girecek elbet kapıdan; imkansıza ulaşacaksın... "Öz"ün, "özleşme" dolacak özlenenle... İmkansıza ulaştığın o yerde; özlemevinde, "öz"leşeceksin, özlediğinle "özleştiğinde"... Ancak o zaman "öz" olacaksın... Özlemevinde, özleştiğinde, özleşeceksin...