Yeni bir yıla daha girdik; barışa, özgürlüğe, sevgiye; ihtiyacımız olan ne varsa ona dair umutlarımızla... Oysa geçen sene, 2014’e girerken bazı çocuklar umutlarını bir süre daha ertelediler belki de... Zaten özgürlükleri gasp edilmiş olan çocuklara bir de devletin ‘şefkatli eli’ uzanmayı ihmal etmedi geçen sene.
Sincan Çocuk Cezaevi’nde (Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi) tutsak alınan çocuklara yeni yıl hediyesi hazırlanmıştı: Rutinleşmiş olan ayakta sayım sırasında hasta olan bir çocuğun ayakta sayım vermeyi kabul etmemesi üzerine, tıpkı ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ndan öğrendikleri üzere cezaevi yönetimi tarafından, gardiyanlar aracılığıyla çocuklara ‘müdahale edilmiş’ ve cezaevi güvenliğini sağlama hedefli bu uygulamada çocuklar teker teker kaba dayağa maruz bırakılarak doğrudan fiziksel şiddet uygulanmıştı.
Devletin, cezaevinin, kapatılmanın, disiplinin şiddet anlamına geldiğini çoktan öğrenmiş olan bir başka koğuştaki çocuklar da, bu şiddetin kendilerine de yönelebileceği korkusuyla koğuşlarına gardiyanları sokmamak için yığınak yapmış ve bu meşru savunmalarına karşı devlet yine aynı şiddet yüzünü göstererek; tazyikli su, yaygın söndürme aletlerinden basınçlı köpük sıkılması ve fiziksel şiddet ile bu koğuştaki çocuklara da şiddet uygulamıştı.
Yoksulluk, ayrımcılık, baskı ile çocukları bilfiil çeşitli suçlara sürükleyen devlet için, çocuklara yönelik imha bu kadarla sınırlı kalmadı. Bu toprakların adalet arayışında daha önce de tanık olunduğu üzere, şiddet devletten geldiğinde karşısında gelişen meşru savunma doğrudan ‘suç’ kategorisine alınır ve hayatlarını savunanlar da türlü çeşitli suçlamalarla ‘devlete karşı’ fiiller nedeniyle yargı baskısına maruz bırakılırdı.
Cezaevinde gördükleri şiddet yetmemiş olacak ki; çocukların payına da aynı yargı şiddeti düştü. Cezaevinde çocuklara yönelik işkence hakkında herhangi bir işlem yapılmazken, çocuklar öncelikle 3 Ocak 2014’te İzmir ve İstanbul’da bulunan cezaevlerine sürüldüler, ardından da haklarında “yaralama, tehdit, hakaret, mala zarar vermek, mukavemet” iddialarıyla dava açıldı.
Evet, doğru okudunuz! Çocuklara işkence uygulayan devlet görevlileri değil, çocuklar yargılanmaya başlandı.
Geçen sene çocuklara şiddeti armağan eden devlet, bu sene de duruşmalarına hazırlanıyor. 13 Ocak 2014 Salı günü, saat 09.00’da Ankara Sincan Adliyesi’nde yargılanan çocukların duruşması olacak. Cezaevlerinde çocuklara yönelik işkencenin sistematik olduğunu, cezaevlerinin ve kapatılmanın kendisinin çocuklar için halihazırda şiddet anlamına geldiğini savunan ve dolayısıyla tüm çocuk cezaevlerinin kapatılması için biraraya gelen emek örgütleri, insan hakları örgütleri, meslek örgütlerinin oluşturduğu Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi çocukların yanında olacak.
Çocuk için suçu yaratanın da çocukları cezaevlerine kapatanın da cezaevlerinde işkence yapanın da faili bellidir; faili devlettir.
İfade özgürlüğünü kullanan çocukların cezaevine kapatılması, sokak ortasında öldürülmesi; devletin çocuklara yönelik sindirme politikasının, faşizmin ta kendisidir! Cezaevinde işkence görmelerine rağmen haklarında dava açılması ise çocuklara yönelik faşist uygulamaların devamıdır. Bu yüzden bu davada siz de müdahil olun, çocukların yanında olun.
Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi olarak bizler, her ne suretle olursa olsun, cezaevlerinde olan bütün çocukların savunuculuğunu yapmaya devam edeceğiz.
Siz de ‘çocukları değil, işkencecileri yargılayın’ diyorsanız,
Siz de ‘işkencecileri yargılayın, çocukları özgür bırakın’ diyorsanız,
Siz de ‘bu adaletsizliğe seyirci kalma! 13 Ocak'ta çocukları yalnız bırakma’ diyorsanız,
Siz de ‘cezaevleri şiddet üretir, işkence mekanıdır ve buna gözünü kapayan herkes bu insanlık suçunun bir parçasıdır’ diyorsanız;
13 Ocak 2014 Salı günü, saat 09.00’da, Ankara Sincan Adliyesi önünde olun. Çocukları, çocukluğu, özgürlüğü savunun! (SY/YY)
* Sedat Yağcıoğlu, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Hizmet Bölümü, Araştırma Görevlisi