Fotoğraf: csgorselarsiv/Serra Akcan
İnsan bu ülkede “artık ne olsa şaşırmam” dediği noktada yine şaşırmaya başlıyor.
Bizim bu sefer ki şaşkınlığımızın nedeni Erişim Birliği Sağlayıcıları’nın (EBS) sitemizdeki 141 haberin kaldırılmasını istemesi. İstenen haberler arasında erkek şiddeti çetelelerimiz ve LGBTİ+’larla ilgili haberlerimiz yer alıyor.
Aslında durum şu.
İstanbul Sözleşmesi, şiddet sorununu çözme sorumluluğu konusunda ilk sırada devletin yer aldığını belirtiyor ve sorunun boyutlarının açığa çıkması için de bir erkek şiddeti çetelesi tutması, belirli periyotlarla bunu açıklamasını söylüyor.
Türkiye, Sözleşmesi’nin bu ilkesini zaman zaman belirli dönemlerde yaptı elbette. Mesela 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü öncelerinde. Ancak hiçbir zaman yeterli düzeyde olmadı.
bianet de erkek şiddetin boyutlarının anlaşılması açısından 2008’den bu yana erkek şiddeti çetelesi tutuyor. Çetelenin ilk parçası erkek şiddetindeki sayılara, ikincisi gün gün yansıyanlarla ve üçüncüsü de yargılamalardaki duruma odaklanıyor.
TIKLAYIN - bianet erkek şiddeti çetelelerinin tamamı
TIKLAYIN - bianet erkek şiddeti çetelesi metodolojisi
Birçok araştırmacının kaynak olarak gösterdiği, Meclis’te defalarca soru önergelerinin temelini oluşturan çetelemizden bazı yıllara ve aylara ait kısımları (Ekim 2013 gibi) Erişim Birliği Sağlayıcıları’nca (EBS) erişime engellendi.
Toplamda farklı tarihlerde 141 engellenen haberin büyük kısmı çetele, erkek şiddeti ve LGBTİ+ haberlerinden oluşuyor. Erişim engellinin nedeni ne mi? Muamma. Ne bize yapılan bir açıklama var ne de avukatlarımıza.
Şiddetin boyutları
Bir sistem erkek şiddeti çetelelerinin neden bilinip yaygınlaşmasını istemez? Sonuçta bizim hazırladığımız bu çeteleler, herkes için bir bilgi kaynağı ve kanıt. En başta, sıkça yazdığım gibi bu ülkede erkek şiddetinin “münferit değil sistematik olduğunun kanıtı.”
Çetelenin engellenmesiyle, benim anladığım şey şu: Erkek şiddetini çözmeyenlerin şiddetin boyutlarının görünmesinden de rahatsız olması?
Erkek şiddeti deyince sadece cinayetler anlaşılmasın bu arada. Erkeklerin şiddetinden kurtulup hayatta kalan kadınlar, erkeklerin istismar ettiği çocuklar, seks işçiliğine zorlanan kadınlar..
Çetelede, gün gün bu erkeklik suçlarına ulaşmak mümkün. Ve bu bilgilere bakan biri, çetelenin kendisinden utanır ve bir an önce bu sorunu sistemsel olarak çözmeye çalışır. Oysa bizim karşılaştığımız durum çetelenin engellenmesi.
Bu arada, şunu da eklemek gerek. Yetkili kurumlardan “erkek şiddetine dair bilgi istendiğinde” genelde, “olanaklar yok personel yok” yanıtı geliyor.
Yani, aslında, çeteleyi engelleyenler, “Bizim kurumlarımızda yeterince personelimiz yok iyi ki siz hazırlıyorsunuz” diyerek bize destek olacaklarına, böyle akıl almaz bir sansürü uygun görüyorlar bize.
Kabul etmiyoruz. Aylık ve yıllık erkek şiddetini raporlamaya devam.
***
Başka bir konu.
Erkek şiddeti haberlerinde medyanın dili*.
Azra Gülendam Haytaoğlu ve Esra Hankulu cinayetlerinde, yaygın medya, "tık" sevdasına düştü, erkeğin bakış açısıyla yazdı haberleri. Kendisini savunma durumu olmayan kadınların özel hayatlarını tartışmaya açtı. Neredeyse “ölümlerinden kadınları sorumlu ilan” etti.
TIKLAYIN - Meslek örgütleri: Şiddetin pornografisini yapmak size ne kazandırdı?
Oysa özellikle kadın gazeteciler ve meslek örgütleri olarak defalarca gündeme getirdik, “Şiddeti yeniden üretmeyin, mağdur suçlayıcılığı yapmayın” dedik.
TIKLAYIN - toplumsal cinsiyet odaklı habercilik el kitabı
TIKLAYIN - Toplumsal cinsyet odaklı habercilik kütüphanesi
Sivil Sayfalar'dan gazeteci arkadaşım Derya Kap, bu konuda bir söyleşi yaptı benle ve "Bu yapılan haberlerin kasıtlı yapılıp yapılmadığı" yönünde bir soru sordu.
Ne yazık ki gözden kaçma, dikkatsizlik değil bildiğin bilinçli bir erkeklik yapılıyor bu haberlerde.
Net olarak söyleyeyim, bu haberleri yazanlar, editleyenler kadınların cansız bedenine bir bıçak darbesi de sokuyor.
Hepsinin klavyesinden kurşun çıkıyor, kan damlıyor.
Yapmayın gazeteci beyler yapmayın, şiddete ortak olmayın!
(EMK)
*Medyanın kullandığı dile tekrarlamamak ve yaygınlaştırmamak adına yer vermedik.