Adriyatik denizinin en kuzey noktasındaki Trieste'de, kadınlarla erkeklerin denize ayrı ayrı girdiği tek plaj zamana direniyor. Vatikan'ın mevcudiyetiyle Avrupa Birliği’ndeki en muhafazakâr memleketlerden biri olsa da, müessesenin İtalya'daki varlığı tarihsel sebeplere dayanıyor.
Halk arasındaki adıyla Pedocin (Bagno La Lanterna)* İtalyalılar'a Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'ndan yadigar. (milliyetçi propagandanın yıllarca iddia ettiğinin aksine birçok Triesteli’nin melezliği de öyle, ama esas konumuz bu değil)
Ekonomik sebeplerden dolayı tarihi mirası korumakta zorlansa da, Trieste Belediyesi plajın varlığını sürdürebilmesi yönünde tüm imkanlarını kullanıyor.
Pedocin'in girişi müşterek olmasına rağmen kadınların ve erkeklerin bölmeleri denize doğru uzayan yüksek ve uzun bir duvarla birbirinden ayrılmış durumda. Denizde sınırları ufak dubaların yüzeyde tuttuğu kulvar belirliyor, biraz açılınca iki cinsiyete ait yüzücülerin göz teması, hatta birbiriyle konuşması mümkün.
Erkek müdavimlerin devam ettiği kısım nispeten ıssız ve sakin, bazen iskambil, tavla veya satranç oynuyorlar; oysa kadınlar kısmı plajın açıldığı sabahın yedi buçuğundan itibaren civıl cıvıl.
Özellikle yaz sıcağının bastırmasıyla şehrin muhtelif semtlerinden arabaları veya otobüslerle Pedocin'e doğru heyecanla yönelen kadınlar, ellerinde plaj çantaları, hasırlar ve güneş şemsiyeleri ile yer kapmak üzere birbirleriyle adeta yarışıyorlar.
Ne de olsa Bagno La Lanterna'nın müşterilerine tahsis ettiği alan fazla geniş değil; hele hele Trieste'nin çılgın rüzgârı Bora esmemişse suların kabarık hali, kullanılabilen çakıl sahilin yüzölçümünü iyice daraltıyor.
Küresel ısınmadan nasibini alıp, eskisine göre çok daha sıcak ve nemli olan kentin iklimine dayanamayan eşim bir gün mevzubahis plaja gitmeye karar veriyor, ben niyetinden emin olup olmadığını soruyorum.
İstanbullu olduğum için Marmara denizinin kirliliğine ben zaten alışkınım oysa bir Egeli olarak Raziye bulanık denizlere girmekten hazzetmez. Üstelik Adriyatik'ten 40 senedir yükselmekte olan ekolojik imdat çağrıları bir yana, Trieste'yi ayakta tuttuğu söylenen Türkiye'nin UN RORO gemileri plajın yanıbaşındaki rıhtıma yanaştırılıyor.
Koli basili veya delinmiş ozon tabakasının etkilerini pek umursamayan kentin ahalisi güneşin atmosferi ısıtmaya başladığı ilkbahar aylarından havaların soğuduğu ekimin sonlarına kadar, kentin muhtelif plajlarında günlerini geçirerek derilerinin kösele görüntüsü almasından da pek gocunmuyorlar. Ayrıca, İtalyan mutfağının vazgeçilmezlerinden midyelerin ihtiva ettiği toksik maddelerin miktarı sık sık kabul edilemez seviyelere ulaşsa da, üretimini bir süre durduran midye çiftlikleri, olay gündemden düşer düşmez faaliyetlerine tüm hızıyla devam etmekte.
Eşim Raziye'yi çekine çekine Pedocin'e götürüp bir euroluk ücreti veriyorum ve kadınlar kısmına yönlendiriyorum.
Sonuç mükemmel: Hayatında yaşamadığı ama tahmin ettiği kadarıyla Osmanlı hamam sefasından pek de farkı olmayan bir tecrübe yaşıyor. Her yaştan ve her kesimden onlarca kadın hararetle sohbet ediyor, birbirlerinin bedenlerine güneş kremlerini sürüyorlar, kimi üstsüz olmak üzere sereserpe uzanırken bazıları muhabbetlerini pek derinleşmeyen suda sürdürüyor. Soyunma kabinlerinin miktarı yeterli olmadığından mı ne, havlusunu vücuduna sarıp mayosunu ortalıkta değiştiren veya arkadaşının ıslak mayosunu çıkartmasına yardımcı olanlar, şarkı söyleyip dans edenler de plajın hummalı görüntüsüne ekstra hareket kazandırıyor.
Raziye eve döndüğünde kendini bu kadar rahat hissettiği anların hayatında çok ender olduğunu söylerken, etrafının gerginlikle uzaktan yakından alakası olmayan, tam anlamıyla gevşemiş kadınlarla çevrili olmanın ayrıcalığını yaşadığına ve Pedocin ortamında bulunduğuna adeta şükrediyor.
Plajı izleyen bir erkek gözaltına alındı
Ben keyfini kaçırmak istemesem de bir süre önce plajda meydana gelen bir olayı aktarmadan edemiyorum. Pedocin'in kadınlar kısmına bitişik, zemin dahil üç katlı bina kentin en faal taşımacılık şirketlerinden bazılarına tahsis edilmiş durumda. Binanın ofisleri Türkiye merkezli çeşitli firmalara da kiralanıyor. Gün boyunca sözkonusu işyerlerlerinin personeli dışında muameleci, gümrükçü, TIR şoförü ve daha birçok kişi binaya girip çıkmakta. Mıntıkada çalışanların kullanabileceği tuvalet sayısı da kısıtlı olduğundan, koşuşturma sürerken ihtiyaçlarını binanın WC'lerinde görmek zorunda kalanlar var.
Fakat ne yazık ki bir gün sıkışan erkek vatandaşlarımızdan bir zat ikinci kattaki tuvaleti kullanırken vasistasın yerine bel hizasının altına kadar inen koca bir pencereyle karşı karşıya kalıyor. Pencereyi açıp hemen altındaki kadınlar topluluğunun görüntüsünden tahrik olarak teşhirciliğe başlıyor, kısa bir süre sonra farkedildiğinde sesli uyarılara rağmen fiile devam ediyor. Sportif yapıları ve mücadeleci doğalarıyla tanınan Triesteli kadınlar çareyi ikinci kata doğru çakıl fırlatmakta buluyorlar, teşhirci kendine mani olamadığından polis çağırılıyor ve tuvalette mastürbasyona hâlâ devam etmekte olan adam yaka paça götürülüp gözaltına alınıyor.
Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen, anahtarları artık ofis çalışanlarının kontrolünde olsa da, binanın tuvalet kapılarında plajdaki kadınların rahatsız edilmemesi, gizlilik haklarına saygı gösterilmesi yönünde Türkçe uyarı yazıları var.
Siz siz olun, kadınlar plajının yanı başına yüksek binalar inşa ettirmeyin…(MT/NV)
* Türkçe'de Pedoçin, Banyo La Lanterna olarak okunur.