Yaklaşık 10 gündür İran'da özellikle Azerbaycanlı nüfusun yoğun olduğu kuzeyde ve başkent Tahran'da son derece gergin bir atmosfer var. Bu şehirlerin çoğuna diğer bölgelerden ek güvenlik kuvvetlerinin yerleştirildi. Bu atmosferin nedenlerinden biri, eski İran cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi ve önde gelen reformcuların internette yayılan bir görüntüsü ve bu görüntülerin Azerbaycanlıların büyük tepkisini çekmesi.
Çeşitli webbloglar ve video paylaşım sitelerinde yayılan görüntülerde Hatemi, Mecid Ensari ve diğer birkaç reformcu din adamı ve siyasetçi, toplandıkları bir evde görülüyorlar. Görüntülerin başında eski cumhurbaşkanı Hatemi, nüfusunun neredeyse tamamı Azerbaycanlı olan tarihi Erdebil şehriyle ilgili anlattığı fıkrada "Hz. Fatıma ve Hz. Ali'nin evlenmeden çocuk sahibi olduklarını sanacak kadar cahil olan bir din adamını" örnek vererek "Erdebil'in bu olduğunu" söylüyor .
Daha sonra söz alan başka bir din adamı ise anlattığı fıkrayla Azerbaycanlı kadınların "zinakar" olduğunu ima ediyor. İnternette yayılan bu görüntüler Azerbaycan bölgesinin her kesiminden büyük tepkilere neden oldu. Tahran, Tebriz ve Urmiye başta olmak üzere pek çok şehrin üniversitelerinde yayılan bildirilerde Hatemi'nin görüntülerden dolayı resmen özür dilemesi talep edildi. Erdebil şehrinde yayılan bildirilerde ise halk sandık başına gitmeyerek seçimleri boykot etmeye çağrıldı.
İranlı Azerilerin tepkisi
Azerbaycanlı nüfusun yoğun olduğu beş eyalette reformcu aday Mir Hüseyin Musavi'nin seçim çalışmalarında görev yapan halkla ilişkiler başkanı Ali Bikes, bahsedilen görüntülere tepki olarak istifasını bildirdi ve Hatemi'ye yazdığı açık mektupta bir daha hiçbir reformcu ile çalışmayacağını duyurdu. Eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, 12 Haziran'da yapılacak olan seçimlerde Mir Hüseyin Musavi'yi destekleyeceğini ilan etmişti.
20 Mayıs Çarşamba günü Tebriz şehrinde bir otelde Musavi'nin yardımcıları tarafından düzenlenen ve söz konusu görüntülerde yer alan din adamı Mecid Ensari'nin konuk olduğu oturumda bazı Azerbaycanlı üniversite öğrencileri "Haray Haray Men Türkem" (Haykırıyorum Ben Türküm) ve Farsça olarak "Hatemi Özür Dilemelidir" yazılı pankartlar açarak reformcu adayların internette yayılan görüntülerini protesto ettiler. Görgü tanıklarının ifadelerine göre reformcu adayın yardımcıları bunun üzerine Azerbaycanlı öğrencilere bıçakla saldırarak yaklaşık 10 kişiyi yaraladılar.
22 Mayıs Cuma günü ise aynı şehirde Hürremşehr kentinin işgalden kurtuluşu nedeniyle devlet tarafından düzenlenen geniş katılımlı yürüyüş, protesto gösterilerine ve güvenlik güçlerinin sert müdahelesine sahne oldu.
Yürüşçülerden bir bölümünün, anadilde eğitim sloganları seslendirmesi üzerine güvenlik güçleri göz yaşartıcı gaz kullandı. Ağır yaralananların olduğu yürüyüşte aralarında Tebriz Üniversitesi öğretim görevlisi Mühendis Ali Rıza Ferşi'nin de bulunduğu yaklaşık 10 kişi gözaltına alındı. Radio Free Europe'un haberine göre "protestocular anadilde eğitim konusu dışında eski cumhurbaşkanı Hatemi'yi, Azerbaycanlılarla ilgili bir fıkra anlatırken görüntüleyen videoya da tepki gösterdiler".
23 Mayıs'ta Urmiye şehrinde yapılan protesto gösterisi ise devletin günün ilk saatlerinden itibaren iletişimi engellemek için şehrin internet bağlantılarını kesmesine neden oldu. Urmu-News sitesinin haberine göre yaklaşık 500 kişinin katıldığı gösteri, reformcu aday Mir Hüseyin Musavi'nin seçim binasının önünde başladı ve şehrin Atayi meydanına doğru devam etti. Gösterinin sonlarında bazı katılımcıların gözaltına alındığı ve polisin 20 yaşlarındaki bir genci motorla sürükleyerek yaralanmasına neden oldukları rapor edilmiştir.
Öğrencilerin protestoları
Aynı günlerde çeşitli şehirlerin üniversitelerinde protesto gösterileri düzenlendi. 23 Mayıs'ta Tahran'ın Şehid Recayi ve Kerec'in Öğretmenler Üniversitesinde, 24 Mayıs'ta ise Tahran Üniversitesi ve Urmiye Azad Üniversitesindeki Azerbaycanlı öğrenciler tarafından protestolar yapıldı. Kerec Öğretmenler Üniversitesindeki gösteride Farsça "Irkçılığın sağı solu yoktur", "Medeniyetler arası diyalogdan medeniyetlerin aşağılanmasına" (Hatemi, İran siyasetinde "Medeniyetler arası diyalog" söylemiyle öne çıkıyordu), "Aşağılanmaya Son, Hakaretlere Son" pankartları kaldırıldı.
Urmiye Azad Üniversitesinde 100'den çok öğrencinin katıldığı protestoda da Hatemi'nin ve yetkililerin özür dilemesi istendi. Tahran Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin önünde Azerbaycanlı öğrenciler tarafından düzenlenen protestoda okunan bildiride ise "meclisin ve yargının, uluslararası insan hakları doğrusultusunda çeşitli ırklara ve miliyetlere yönelik hakaretlere son verilmesini sağlayacak düzenlemeler yapması" talep edildi. Yayınlanan bildiride "reformcu cumhurbaşkanı adayları Kerrubi ve Mir Hüseyin Musavi'nin konuyla ilgili duruşlarını belli etmeleri, aksi takdirde bunun Hatemi'nin tavrını onaylamak olarak kabul edileceği" belirtildi.
Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre başta Tebriz Azad Üniversitesi olmak üzere Azerbaycan'daki diğer üniversitelerin öğrencileri, reformcu adayların bölgeye yapılacak ziyaretlerinde protestolar düzenlemeleri halinde tutuklanmakla tehdit edildiler. Mir Hüseyin Musavi'nin 25 Mayıs'ta Tebriz'i ziyaret etmesi bekleniyor.
İran İslami Şura Meclisi Erdebil milletvekili Seyyed Kazem Musavi 24 Mayıs Pazar günü Fars Haber Ajansıyla yaptığı röportajda Hatemi'nin Azerbaycanlılardan özür dilemesi gerektğini ifade etti. Böylece halkın tepkisi meclise de yansımış oldu. Hükumete yakın olan "Baztab Online" haber sitesi 18 Mayıs 2009 tarihli haberinde yetkililerin, konunun Azerbaycan bölgesinde geniş çaplı olaylara neden olmasından endişe ettiklerini yazmıştı.
Karikatür krizi
Tırmanan bu gerginlik, 2006 Mayıs karikatür protestolarının üçüncü yıldönümüne denk geldi. 12 Mayıs 2006 günü ülkenin resmi haber ajansına bağlı "İran" gazetesinin Cuma ekinde "Hamamböceklerinin bizi böcekleştirmemeleri için ne yapmalıyız?" başlıklı bir yazı yayınlanmış, yazıya ait karikatürlerde ise Azerbaycan Türkçesinde konuşan bir hamamböceği çizilmişti. Karikatürün yanındaki paragrafta hamamböceklerinin "insan dili"nden anlamadıkları açıklanıyor ve soylarını tüketme yolları "mizahi" bir dille anlatılıyordu.
Bu aşağılayıcı yazı ve karikatürün yayınlanmasından hemen sonra Tebriz, Urmiye, Zenjan, Erdebil ve Tahran üniversitelerindeki Azerbaycanlı öğrenciler protesto gösterileri ve açlık grevi başlattılar. Ancak kültür bakanının susması, ve İran gazetesinin özür dilemekte gecikmesi halkı sokaklara döktü. Onbinlerce Azerbaycanlı, İran'ın dört bir yanında ayrımcılığı protesto edip kimlik haklarını talep ettiler.
Uluslararası anlaşmalara göre, devlet güvenlik güçlerinin hiçbir durumda sivillere ateş açma hakkı yoktur, ancak ne yazık ki İran devleti insan hakları ihlallerine bir yenisini daha ekleyerek Azerbaycan bölgesindeki gösterileri şiddet kullanarak bastırdı. İran İslam Cumhuriyeti Anayasasının 27. maddesine göre " İslam'ın temel ilkelerine karşı olmamak şartıyla silah taşınmaksızın yapılacak her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşü serbesttir".
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 20. maddesine göre ise "Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır". Bu yasalara rağmen İran Devleti dört koldan silahlı kuvvetlerini devreye sokarak (gönüllü milis teşkilatı Besic, Devrim Muhafızları, polis ve asker) 22, 23 ve 25 Mayıs 2006 tarihlerinde Azerbaycan bölgesinin çeşitli şehirlerinde, temel insan haklarını talep etmek için toplanan protestocuların üstüne ateş açıp gösterileri kana buladı.
Azerbaycan İnsan Hakları Şurası'nın raporları ve "Türkiye'deki Güney Azerbaycanlı Öğrenciler Federasyonu"nun bültenine göre protestoculardan yüzlercesi yaralandı, yüzlercesi gözaltına alındı ve onlarcası hayatını kaybetti. 22 Mayıs 2006 günü Doğu Azerbaycan eyaletinin başkenti Tebriz'de düzenlenen protestolarda hayatını kaybedenlerin sayısı 5-10 arasında tahmin edilmiştir. Tebriz'in İmamiye mahallesindeki faallerden olan Rıza Mir Agapur Dervişi, İran polisinin cop darbeleri sonucu ağır yaralanmış ve hastahaneye yattıktan üç gün sonra hayatını kaybetmiştir.
Aynı şehrin Pervaz Mahallesinden Behzad Sebuhinejadin işkence edilmiş ve ellerinde kelepçe izleri bulunan naaşı, 24 Mayıs 2006 günü Tebriz'de Şah Gölü'nün kenarında bulundu. 23 Mayıs 2006'da Batı Azerbaycan'ın başkenti Urmiye'deki gösterilerde 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Ferzad Esedpur ve Ayvaz Seyyahi, güvenlik güçlerinin müdahelesi sonucu hayatını kaybetti. 27 Mayıs'ta Erdebil'de protesto gösterilerinde çıkan olaylarda en az 3 kişinin hayatını kaybettiği belirtilmektedir. Doğu Azerbaycan eyaletindeki Merend şehrinde ise Mühendis Mecid Müezzin isimli bir vatandaş başına aldığı cop darbeleri nedeniyle beyin kanaması geçirip yaşamını yitirmiştir.
Erdebil eyaletine bağlı Meşkinşehr'de protestonun en ön safındaki 23 yaşındaki Celil Abidi isimli bir genç, rütbeli bir polisin doğrudan başına ateş etmesiyle hayatını kaybetmiş, ailesinin avukatı Saleh Kamrani ise tutuklanmıştır. BBC'nin Farsça bölümünün yaptığı röportaja göre devlet yetkilileri aileyi olayı duyurmamaları konusunda tehdit etmiş ve naaşı geç teslim etmiştir.
Devletin göstericilere en sert müdalede bulunduğu yer ise Batı Azerbaycan'ın Sulduz (Negede) şehri oldu. Sulduz'da 25 Mayıs 2006 günü yapılan gösterilerde polis ve Devrim Muhafızları'nın (Sepah Pasdaran) halka ateş açması sonucu en az 13 vatandaş hayatını yitirdi. 39 yaşındaki üç çocuk babası Esger Kasımi, 65 yaşındaki Mehmed Ali Cennetniya, 35 yaşındaki Himmet Esimzade, 25 yaşındaki Tevhid Azeriyun, Yahya Novruzi, Alirıza Gulipur, Habib Rezevi, Hamza Niyazi, Esger Şikari, 16 yaşındaki Hüseyin Fethipur ve ismi tespit edilemeyen 15 yaşında bir genç devlet güvenlik güçleri tarafından öldürüldü.
Sulduz'da hayatını kaybedenlerden dördünün (Himmet Esimzade, Tevhid Azeriyun, Esger Kasımi ve Hüseyin Fethipur) ailelerinin, güvenlik güçleri aleyhine yaptıkları suç duyurusu bir buçuk yıl boyunca cevapsız kaldı. Aralarında komutan ve albayların da bulunduğu 20 sanıklı dava ise sonuçlanamadı. Adı geçen aileler şehrin Ettelaat (istihbarat ve güvenlik teşkilatı) memurları tarafından, kayıplarının mezarları başında topluca anma törenleri düzenlememeleri konusunda uyarıldıklarını açıkladılar. Meşkinşehr'de hayatını kaybeden 23 yaşındaki Celil Abedi'nin yakını, BBC'nin Farsça bölümünün yaptığı röportajda devletin baskısını bu sözlerle ifade etti: "Naaşını geç teslim ettiler....Bize yasımızı bile sessizce tutmamızı söylediler.Gönül rahatlığıyla ağlayamadık bile."
Hakkını demokratik yollarla arayan halkın, devlet güçlerinin saldırgan müdahelesiyle karşılaştığı ayaklanma, İran'daki Azerbaycan toplumunun hafızasında derin izler bıraktı. Olayların birçok şehirde yürüyüşlerle anıldığı 1. yıldönümünde de pek çok gözaltı ve işkence vakası yaşandı. Geçtiğimiz yıl ise devlet yeniden anma gösterilerinin düzenlenmesini engellemek için haftalar öncesinden Azerbaycan bölgesine ek güvenlik güçlerini sevk etti. Hatemi ve reformcuların video görüntülerinin yayılmasının ise 2009'daki yıldönümüne denk gelmesi, devletin endişesini arttırdı.
Bu iki olay, Azerbaycan Türklerine yönelik aşağılamaların İran-Fars kültüründe ne derece yaygın olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu. Zira ırkçılığa varan deyimler ve dozu ayarlanamayan fıkralar, ülkenin en medeni görünen siyasetçileri ve sözde entellektüelleri tarafından bile benimsenmiş görünüyor.(SZ/EÜ)