Bilgi teknolojilerindeki hızlı gelişmeler toplumları derinden etkiledi. Her şey kaş göz arasında birdenbire olupbitti. İnternet, her türlü uzaklığın ortadan kaldırdı. Her türlü iletinin uzaklıklardan bağımsız olarak birbirine ulaşması ve saklanabilmesini kimse hayal bile edemiyordu. İnanılmaz iletişim, hayaldi, gerçek oldu.
Bu iletişim kendi medyasını yarattı. İletişim ve bilgi hizmetleri sayesinde İnternet aracılığıyla, hem siber uzay suçları ve hem de geleneksel suçlar işlenebilir duruma geldiğine göre; bu suçlarla mücadele için nasıl bir ceza politikasının uygulanacağı dünyanın her yerinde en önemli sorunlardan birisi oldu.
Siyasal iktidarlar İnternet'in yükselişini durdurmak için her şeyi yapmaya hazır durumdalar. Türkiye de farklı değil ve İnternet ortamında kişilerin birbirleriyle iletişimi dâhil, İnternette yaratılan "sosyal medya ağlarının" hareketliliğini, eylem birlikteliklerini ve insanların bu yolla dayanışmasını ve başkaldırısını kırmak istiyorlar.
Özgürlük kural, sınırlandırma istisna olduğu için; İnternete dokunmak isteyenlere karşı çıkmak gerekiyor. Karşı durulmazsa ve "sosyal ağlar" harekete geçirilmezse, siyasal iktidarlar internet ortamında yapılan yayınlara sansür uygulamakta asla tereddüt etmeyeceklerdir.
Türkiye'de çeşitli illerde gerçekleştirilen 15 Mayıs 2011 tarihindeki eylemde herkes sokaklardaydı. "İnternetime Dokunma" diyenler, İnternet üzerinden gerçekleştirdikleri eylem çağrısını yaşama geçirdi, sokaklarda yürüdü. Yürüyenler öfkeliydi. Yürüyenler İnternete dokunmak isteyenlere isyan ediyordu.
Yüzyılımız yeniden "isyanlara" döndü. Yeniden "başkaldırı"lar başladı.
Bir başka isyan, 15 Mayıs 2011 tarihinde başkent Madrid'den başlayarak tüm İspanya'yı sarstı ve şimdilerde Avrupa'yı sarsacağa benziyor...
Eylemciler M-15'i başlattılar ve kendilerine "öfkeliler" diyorlar...
İspanya ekonomik kriz yaşıyor. Nüfusun yüzde 45'i işsiz. Namı diğer "İndignados" / Öfkeliler, Puerto del Sol meydanında düzene başkaldıran gençler, işsizler, öğrenciler, sözleşmeli çalışanlar ve geleceği olmayanlardır... Madrid'deki gösteriler 15 Mayıs'ta başladığı için "Öfkeliler" ülkede "15 Mayıs Hareketi"/ M-15 adıyla anılıyor.
Kıta Avrupa'sının ve dünyanın gündemine damgasını vuran 25 bin genç, yerel seçimler öncesinde ve yerel seçimlerden sonra ülkeyi sarsmaya devam ediyor...
Madrid'in "Puerto del Sol" meydanında kamp kuran gençler "daha fazla demokrasi" istiyor... Eylemleri yasadışı... Ama onlar için fark etmiyor. Yerel seçimlere bir gün kala başlattıkları "isyan" bütün ülkeye yayıldı... Valencia'da 10 bin, Andolucia'da 13 bin, Malaga'da 7 bin, Barcelona'da 5 bin, Sevilla'da 4 bin, Gradana'da 2 bin, Almeria'da 800, Cadiz'de 200 kişi meydanlarda toplandı.
Öfkeliler, seçim kurulunun yasak kararını kaldırması için İspanya Yüksek Mahkemesine başvurdu. Talepleri reddedildi. Onlar da 21 Mayıs Cuma gecesi başlayan seçim yasaklarını takmadılar bile. Seçim yasakları resmi olarak yürürlüğe girerken ağızlarına bant yapıştırdılar ve "bir dakikalık" sessizlik eyleminin ardından "Artık hepimiz yasadışıyız" sloganlarını attılar.
Gençler meydanının adını, Puerto del Sol(ucion) yani "Çözüm Meydanı" olarak değiştirdi.
Nasıl oldu da "Arap Baharı" Madrid'in meydanlarına kadar sıçradı?
Her şey İnternet'te sosyal paylaşım ağlarındaki hareketlilik ve dayanışma ile gerçekleşti. "Hemen Gerçek Demokrasi" adlı sivil toplum örgütü İnternet'te bir site kurdu. İspanya'da sosyal ve siyasi sistemde değişiklik isteyenler bu sitede bir manifesto yayımladılar.
"Bankacıların ve siyasetçilerin ellerindeki bir mal değiliz" denilen Manifesto'da "Farklı ideolojilere sahip olsalar da olmasalar da sıradan kişilerin hepsi, sosyal ekonomik ve siyasi manzaradan dolayı endişeli ve kızgınlar" yazıyordu ve "Daha iyi bir toplum inşa etmek için harekete geçme zamanı geldi" deniyordu...
Manifesto yaklaşık 29 bin 600 kişi tarafından "sanal ortamda" imzalandı ve ardından Puerto del Sol'da isyan başladı.
Artık İspanya'nın ortasındaki bu tarihi meydanda seslerini bütün dünyaya duyuran; sosyal medya ağları Twitter ve Facebook üzerinden örgütlenen onbinlerce genç "daha iyi bir ekonomi, iş ve gerçek demokrasi" istiyor...(Radikal ve Milliyet 22.05. 2011)
Öte yandan; Fransa'da birkaç gün önce G-8'ler kendi toplantılarından önce ilk kez "e-G-8" toplantısı düzenlemek zorunda kaldı. Sosyal medya ağlarını yaratanların katıldığı bu toplantının konusu ise "İnternet, digital teknoloji ve iletişim teknolojileri, gelişmiş ülkelerde büyümeye nasıl katkı sağlar?".
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, internette ahlak kurallarına ve telif haklarına daha fazla dikkat edilmesini istediği konuşmasında "İnternete tanınan özgürlük yöneticilerin güvenirlik ya da utanç ölçeğidir" demeyi ihmal etmedi. Ama İnternette azami kontrol ve toplu sorumluluk çağrısı da yapmayı unutmadı.
İşte böylece en çok dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi de anlaşılmış oldu: İnternette "azami kontrol" nasıl sağlanacak ve "toplu sorumluluk çağrısı" ne demektir? Önümüzdeki günlerde hem ülkemizde ve hem de Avrupa'da tartışılacak olan budur.
Çünkü "Arap Baharı" İspanya'ya sıçradı ve buradan Avrupa'ya yayılacak... Hem de bütün bu isyanlar İnternet üzerinden sosyal ağların hareketliliği, eylemleri ve dayanışması ile gerçekleşecek.
Artık medya, açık bir sisteme dönüştü. Geleneksel "eski medya" hala başköşede oturuyor. Ama artık günümüz dünyasında, internet haber siteleri, özellikle bağımsız haber siteleri, çoğalan bloglar, Twitter ve Facebook yeni iletişimin öncüleri olarak kabul ediliyor.
Twitter çok kısa sürede yaşamımızın en önemli iletişim mecrası haline gelmedi mi? Facebook üzerinden örgütlenen etkinlikler ve eylem çağrılarının etkilerini kim inkâr edebilir?
Ortadoğu'yu ve Kuzey Afrika'yı saran isyan dalgasının ardından İslam filozofu Prof.Dr. Tarık Ramazan birkaç hafta önce İstanbul'da yaptığı konuşmada, "Arap Baharı"nın "kazara" başladığını, ancak Arap gençlerinin yıllardır isyanın yolunu yapan "sosyal medya" eğitiminden geçtiğini söyledi.
Tunus'ta iki, Mısır'da da üç yıl boyunca gençlerin sosyal medyayı ve interneti kullanarak "kitleleri nasıl harekete geçirebilecekleri" konusunda eğitim aldıklarına dikkat çekti ve kontrolün yine halkın elinde olduğunu dile getirdi.
Ramazan konuşmasında bir süreç olarak işaret ettiği bu hareketi "Rejim karşıtı demokrasi" hareketi olarak adlandırdı ve henüz tamamlanmadığını söyledi.
Arap Baharı'nın ardından, İspanya'da "öfkeliler", demokrasi için öfkeleniyorlar...
İnternetiniz için, gerçek demokrasi için, öfkelenin... (Fİ/ŞA)